BİR YANIMIZ HEP ÇANAKKALE.
Her savaşın kahramanları vardır.Bu kahramanlar bazen bir destana konu olacak kadar büyüklükte ses getirirler.
Bazense sessizce ve kimseye görünmeden,cesaretle büyük zaferlere imza atarlar.
Çanakkale'de ve diğer cephelerde canını kanını vererek şehit olanlar, kendi mutlulukları için şehit olmadılar.
Bizlerin, torunlarımızın huzurlu, özgür, mutlu olmaları için, esir doğmamamız için şehit oldular.
Bugün varlığımızı onlara borçluyuz .
İsimleri ne olursa olsun,kimileri destan yapar,kimileri destan yazar. İşte zafer ÇANAKKALE, işte O kahramanlardan biri (Rabb'im hepsinden razı olsun)
Mehmet Akif ERSOY...
“Gamsız insanlara eğlence gelirmiş yaşamak,
Yüreğin hisli mi işkencedesin talihe bak.”
Daha çocuk yaşta haksızlığa karşı mücadele etmeyi öğrenmişti. Dara düşmüş arkadaşlarına sahip çıkıyordu. Güreşi biliyordu, yüzmeyi biliyordu. İstanbul boğazını yüzerek geçmişti.
İki dil biliyordu.
Yoksullara elinden gelen yardımı yapmaktan sakınmıyordu. Ki ölünce hayata daha çabuk atılıp annesinin yükünü hafifletebilmek için veteriner okumuştu.
Dürüsttü, namusluydu.
Pantolon giydiği için yine püsküllü fes giymeyi ret ettiği için her yerde gâvur Akif diye karşılanıyordu.
Medreseden kovuldu.
Yine Konya da ve Mısır’da böyle kovalandığı ve dışlandığı olmuştu. Hele Konya’da Konyalıları düşmana karşı birlik olup savunalım dediğinde aldığı yanıt yüreğini acıtmıştı.
Neyzen Tevfik'in en yakın dostuydu.
Kurtuluş savaşının bir neferiydi.
Akif inanmış bir Müslüman ve herşeyi tok olan çok düzgün insandı.
Dostları İstiklal Marşı'nı sen yazarsın dediklerinde ödül var, ben böyle bir yarışmaya girmem dedi.. Baskı büyüdüğün de yazdığı şiir İstiklal marşımız olunca, Tacettin dergâhındaki odasına kapandı, bittiğinde parmak uçları kanıyordu. Konan ödülü almıyor, şiirinin altına imza atmıyor sadece "milletimindir" yazıyordu.
İstiklal Marşını yazdığı için verilen 500 lira ödülü almadı. O ödül o yıllar da öyle büyük bir paraydı ki...
Soğuk kış günlerinde arkadaşından aldığı emanet paltoyla idare ediyordu.
Meclisteyken kendisiyle alay edercesine "siz baytardınız, değil mi?" diye soran milletvekiline kibarca; "Evet, bir yeriniz mi ağırıyor?" demesi günlerce konuşulmuştu.
Bir arkadaşı: "üstat yazdıkların çok doğru da ama her doğru yazılmaz. Patronların dediklerine kulak verirseniz yoksulluk çekmezsiniz" dediğinde çok sinirlenmiş ve büyük bir öfkeyle "kuru ekmekle soğan yerim, yine de başkalarına yaranmak için tek sözcük yazmam."
Kurtuluş savaşına çıkarken bir arkadaşı "Ailene para bıraktın mı?" diye sormuştu. Verdiği yanıt, tarihe not düşecek nitelikteydi. "Vatan elden giderken onları nasıl düşünürüm! Vatan elden giderse onlar da gitmiş olur" demişti...
Çok doğru bir insandı..
Çok güçlü dostları olmasına karşın kimseden bir şey istemediği gibi gözlerine de görünmedi...
Bedir savaşı ile Çanakkale savaşını aynı mana ve önem de görmüştür. Bedir Savaşı İslâmiyeti doğurmuş, Çanakkale savaşı da Türkiye Cumhuriyeti devletinin doğumuna öncülük etmiş... "O Bedir Harbi ki, İslam’ın büyük vicdanı" derken Mehmet Akif ERSOY duygu ve düşüncelerini böyle özetliyordu:“Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor tevhidi,
Bedr’inarslanları ancak bu kadar şanlı idi.”
Türkiye Cumhuriyeti Devleti var oldukça bayrağımız ve istiklal marşımız da var olacaktır. Bu vatansever yiğit insanlarımız da gönüllerimizde yüreklerimizde hep var olacaklardır...
Rahmetle saygıyla anıyorum...
Ve şimdiye esas Toprağınızı satmayın adlı İktibasla devam edeyim:
Herkes zannediyorki savaş falan çıkacak vatan için silahımızı, kılıcımızı alıp cepheden cepheye koşup vatanımızı, toprağımızı kurtaracağız eskisi gibi...
Hayır öyle olmayacak artık..!
Sizler çocuğum rezil olmasın şehirde büyüsün, şehirden ev, araba alayım, köyden büyük şehirlere kaçayım derken, kim olduğunu dahi bilmediğiniz insanlar gelecek dedenizin babanızın size miras bıraktığı tarlaları, evleri, köyleri tek tek satın alacak, söz sahibi olacaklar. Siz kurak 5 para etmez dediğiniz toprağınızı 3 kuruş fazlaya sattım kar yaptım diye kasılacaksınız.
1 tane boş arazi bırakmadan işleyecekler, üretecekler, senin benim yapamadığımı yapacaklar. Bizim değerini bilmediğimiz yarım dönüm toprak dahi onların en büyük hayali.
Biliyorlarki Türkiye topraklarına adamı ters diksen düz biter.
Vatanın, topraklarımızın en büyük bekçisi, koruyucusu topraktan üreten köylülerdir.
Tarım arazileri yabancıların eline geçerse,
Türk köylüsü biterse Atalarımızın bize kanıyla, canıyla, aç,susuz kalarak aldığı bu toprakları
hiç savaşmadan kağıt parçası uğruna satarsak, o zaman savaşı kaybetmiş olacağız.
Yatırım yapmak istiyorsanız gidin tarla alın, 49 yıllığına dağlardan arazimi kiralanıyor;
bunu onlara bırakmayın siz kiralayın.Topraktan kalkanla evi, arabayı her zaman alırsınız.
Miras başında kavga edip satılığa çıkarmayın. Paraya ihtiyacınız varsa toprağı işleyen kardeşinize satın.
Miras başında kavga edip bölüşülemeyen, mahkemelik olan tarla satışlarına gidin bakın; adliye önünde farklı bölgelerden haber alıp koşup gelen nereye çalıştığı, kime hizmet ettiği belli olmayan, yüzünü ilk ve son defa göreceğiniz insanlarla dolu.
Savaş çıkacak diye beklemeyin. Savaşın ortasındayız.
Toprak için kan veren atalarımızın, para için toprak satan torunları olduk...
Toprağınızı satmayın...