Korona virüsü ile yaşamak
Şefik Tekin
Ülke ekonomimizin krizde olduğu bir süreçte dünyayı tehdit eden koronavirüsü ülkemizi de etkisi altına aldı. İnsanların hem sağlığını hem de ekonomik yönden cebini olumsuz etkiliyor.
Ülkemizin mücadele ettiği olay küresel bir salgın olduğu için tüm dünya devletlerini de tehdit etmektedir. Dünya devletlerine baktığımız da hangi ülke nasıl yönetilirse yönetilsin parası olan da olmayan da, zengin de fakir de görülmeyen bu tehlikeye yenik düştü maalesef. Dünyayı ve dolayısıyla ülkemizi de etkisi altına alan salgına karşı kurumlar, kuruluşlar, bireyler mücadele veriyor ama asıl en önemli mücadeleyi ülkelerin sağlık ordusu veriyor.
Dünyada sağlık sektörünün önemli bir kısmının özelleştirildiği ülkeler virüse karşı daha çaresiz, ancak sağlık sektörünün devlet eliyle yerine getirildiği ülkelerde başarı daha da yüksek sanki.
Koronavirüsü sonrası ülkemizde ekonominin nasıl olacağı ile ilgili çeşitli yorumlar var. Ancak, hani “Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli olur” denir ya, koronavirüsü ile birlikte piyasaların durağanlığı, döviz kurlarındaki artışlar, kıymetli maden fiyatlarının kontrolsüzce yükselişi ve bunun yanında diğer tüketim ürünlerine gelen zamlar geleceğe dair ekonomideki ümitleri yok etmeye yetiyor artıyor bile.
Bu nedenle de; dünya da korona virüsü sonrası birçok alanda değişimler yaşanacak gibi, özellikle ekonomide kamunun ağırlığının artacağı bir döneme girileceği şimdiden görülmektedir. Böylesi kriz dönemlerinde ülkeler liberal politikalardan korumacı politikalara doğru geçiş yaparlar. Zaten buna dair ilk adımların atıldığı bir süredir devam eden ticaret savaşlarıyla birlikte görülmüştü. Koronavirüsü kriziyle birlikte bu süreç daha da hızlanabilir ve korumacılığın kapsamı genişleyebilir. Ayrıca da gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler yerli ve yabancı sermaye ve yatırımların dışarı çıkmaması için yeni düzenlemeleri yapabilirler. Bunun yanı sıra virüsten olumsuz etkilenen bazı büyük şirketleri ayakta tutmak için kamulaştırma politikalarının da devreye girdiğini önümüzdeki süreçte görebiliriz.
Kırşehir’de koronavirüs salgını süresince birçok şirket, personelini uzaktan çalışmaya dair değişik yöntemleri deneme fırsatını da buldu. Yani evden çalışma yöntemi bunun pek de verimli olmadığı, yeteri kadar hizmetin verilemediği açık bir şekilde görüldü. Kırşehir’de alınan kararlara halkın büyük ölçüde uyduğu; işyerlerinin büyük bölümünün kapalı olduğu görüldü.
Salgın sonrasında özellikle hizmetler sektöründe uzaktan çalışmanın daha yaygın olarak kullanılmayacağı artık görülmektedir. Zira birçok sektörlerin hem altyapı hem de halkın taleplerine karşı uzaktan hizmet sunmakta hazırlıksız oldukları görülmektedir.
Salgının küresel olması nedeniyle çözümü de küresel olmalıdır. Ancak basın ve medya aracılığı ile izleyebildiğim kadarıyla ülkemizden birçok ülkelere sağlık alanında kullanılmak üzere malzemeler gönderiliyor. Böylesi bir uygulamanın yerinde olduğunu düşünüyorum. Ancak ABD ve Avrupa birliği ülkelerine baktığımızda zor durumda olan özellikle İtalya, İspanya, Fransa v.s ülkelere koordineli bir şekilde hareket ederek yardım edemedikleri görülmektedir. Tabi hal böyle olunca da birbirlerine olan güven duyguları zedeleniyor. Yani salgın hastalığın sonrasında tüm dünyada her şeyin eskisi gibi olmayacağı artık anlaşılmaktadır.
Şu anda korona virüsü ile yaşamaya çalışıyoruz, tehlike ciddi ve büyük, o nedenle her vatandaşımız kendi tedbirlerini en üst seviyede almalı, önce kendini sonra da yakın çevresini korumalıdır.
Sağlıklı kalmak için evde kalmayı tercih ediyorum, her vatandaşımızın da sağlıklı kalması dileğiyle iyi hafta sonları….
Yorumlar