Bizim kadınlarımız ne isteyeceğini, nereye kadar gideceğini bilir.
Köyde çalıştığım yıllarda hiç unutmadığım anımlarımdan biri daha. Köyde ev bulamadığımız yıllarda öğretmenler odasında oturuyoruz.
Lojmanda biri erkek, diğeri kız iki çocuklu bir arkadaşım oturuyor. Bir gün canım sıkıldı. Onlara gitmek istedim. Kapılarına kadar gittim. İçerden tartışma sesleri geliyor. Kapıyı çalsam mı çalmasam mı? diye düşünürken kapıyı çalmış oldum. Kapıyı açtılar. Ne yapıyorsunuz siz ? Dedim. Öğretmen arkadaşım yeni pijama istiyor. Dedi. Karısına baktım. Ne oluyor diye başımı salladım. Hafta sonu Ankara’ya gideceğiz ama ben aynı pijamayla gitmek istemiyorum.
Pijama sizin bildiğiniz gibi süslü püslü kumaştan değil. Desenli basma ya da pazenden, sadece eteğin altından giyilen bir etek altı.sen neden istiyorsun dedim. Eltim yine aynı pijamayla gelmiş der. Derse desin siz her hafta Ankara’ya gidiyorsunuz dedim. Her hafta bir pijama dikersen hiç bir kıymeti kalmaz dedim. Güldük. Öğretmen arkadaşıma da senden pırlanta mı istiyor dedim. Hadi hadi bir çay koyalım da içelim dedim.Bir çay yaptık? İsmail de geldi. Konuştuk güldük. Okulun olmadığı bir gün güzel geçti. İşte bizim kadınlarımız nereye kadar gidebilir, ne isteleyebilir. İşte bu kadar.
Ankara’nın köylerinden sonra Yenimahalle’deki evimize yerleştik. Burada çok değişik düşüncelerde insanlar vardı. Çatışmaların olduğu 1980’de geldik. Hepimiz binaya yeni taşındık, herkesi tanımaya çalışıyorum, onlar da beni. Ben gelmeden gün başlatmışlar. Beni de çağırdılar. Çünkü çocuklarım küçükler. Çoçuğu büyümüş olan komşularımız çocuk istemiyorlar.
Bana hoş geldin demeye geleceklermiş. Şimdi ben ne yapacağım. Çalıştığım köylerde elektrik yoktu. O yüzden fırınım yok. Doğrusu türlü türlü, pasta , börek, çorek de yapabilecek bilgimde yoktu. Pastanelerden pastalar aldırdım eşime.
Bir komşum vardı, apartmanda yaşı en büyük olan Pakize ablacığım çaydanlığımı bardaklarımı çay kaşıklarımın temizliğini beğendi. Çayı içiyor ama pastalardan hiç yemiyor. Neden yemiyorsun Pakize ablacığım dedim. Ben pastaneden alınan börekleri, pastaları yemem dedi. Çok mahcup oldum. Alt komşum sen üzülme ben sana gösteririm. Dedi kulakları çınlasın Meral hanımcığım sonraları çok güzel şeyler yaptık. Pakize ablamlayla da çok iyi anlaştık. Çok sağolsunlar, sen merak etme kızım ben kızlarına göz kulak olurum derlerdi.Çok iyilikleri de vardı. Nur içinde yatsın.
Çocuklar büyüdü. Büyüdüler. Birı Siyasalda , biride Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldular. Ayper Genel cerrah, Selda da Garanti Bankasında çalışmaya başladı.Ayper Antalya’ya tayin oldu. Ankara’ daki evi satıp Antalya’dan ev alıp oraya taşındık. Oradaki komşularımızda yeni yeni yerleşiyorlardı. Kısa sürede kaynaştık. Her birimizin yaşanmışlıklarında dönüm noktaları da var. Yine günler burada da devam ediyordu. Birbirimize gelip gidiyoruz.
Akşam akşam kapı çalınıyor. Oğlum kapıya bak diye anne sesleniyor. Oğlan kapıyı açıyor. Baba zil zurna sarhoş, arkasında ikitane erkek. Çocuk sesleniyor, anne babam. Kalkıp bakıyor anne. Kapıda eşi içmiş içmiş zil zurna sarhoş . Çekil şuradan biz film seyretmeye geldik. Deyip içeri giriyorlar. Filmi koyup seyretmeye başlıyorlar. Evin erkeği salonun ortasına upuzun sızmış. Adamlarda hiç kıpırdama yok. Film bitmiş hala oturuyorlar. Evin kadını durmadan uyuma oğlum deyip duruyor.
Sabah ezanı okunuyor. Bir seccadeniz varsa namaz kılalım deyince kadıncağız çileden çıkıyor. Siz nasıl bir adamsınız kocamın halini görüyorsunuz çabuk defolun gidin çabuk deyip adamları kovmuş ama artık bıkmış yetti artık. Kocası aklına estikçe dövüyormuş. Senden boşanacağım yetti artık deyip durmuş. Kocası ayılınca da ben gidiyorum demiş. İki kızıyla oğlunu da alıp çıkmış gitmiş. Hiç bir geliri yok. Olsun demiş. Namusuna zarar vermeyecek her işi yapmış. Kızlar zaten liseye gidiyorlarmış. Büyük kızı turimde çalışmaya başlamış. Oğlan bir kasap dükkanın da çalışmış. Kendisi ile küçük kızı bir butik açmışlar ne kadar zor olursa olsun, öyle bir kocayla yaşamaktan kat kat güzelmiş.
Tam son cümleyi yazacakken son çalıştığım köydeki kadınlar okulun arka tarafından dört beş kadın sırtlarında odun şeleklerini sırtlamışlar zorlukla getiririyorlar işte bizim kadınlarımız. Her durumda çekilemez denen bu hayatı çekilir yaparlar.
Sizi kimse yenemez. Yeter ki siz hayata sıkı sıkı sarılın. Kimsenin kulu olmayın.
Tüm canım arkadaşlarıma saygı ve sevgiler.