Milli marşlar bir milletin geçmişte yaşadığı sosyal olaylar karşısındaki duygu ve heyecanını yansıtan müzik parçalarıdır. Ülkenin bağımsızlığını dünyaya ilânını, birlik ve dayanışma içinde oluşturduğu güçlü iradeyi simgeler. Bunun yanında vatana duyulan sevgi ve bağlılığı ifade eder. Dünyadaki tüm bağımsız devletlerin bayraklarının yanında, bağımsızlık simgesi olan bir millî marşları vardır.
Osmanlı Devleti’nde bir dönem milli marş olarak II. Mahmut Döneminde bestelenen Mahmudiye Marşı, millî marş kabul edilmesine rağmen her padişah değiştikçe millî marş da değişti. I. ve II. Meşrutiyet Döneminde millî marş konusu gündeme gelmiş ancak bir sonuç alınamamıştı. Dolayısıyla Osmanlı Devleti'nin millî bir marşı yoktu.
23 Nisan 1920’de Milliyetçilik ilkesine dayanan yeni bir Türk Devleti kurulmuştu. Çeşitli cephelerde düşman karşısında mücadele veriliyordu. Kurtuluş Savaşı’nın bu en buhranlı döneminde Millî Mücadelenin amacını ve ruhunu, milletin bağımsızlık istek ve azmini dile getiren, cephede savaşan askere ve cephe gerisindeki millete azim ve cesaret verecek bir milli marşa ihtiyaç vardı.
Bu nedenle Millî Eğitim Bakanlığı Kurtuluş Savaşı'nın anlamını belirtecek ve yeni devletin bağımsızlığının sembolü olacak millî bir marşın yazılması için 1921 yılında bir yarışma açtı. Yarışmaya 724 şiir katıldı.
Yarışmada para ödülü olduğu için Mehmet Akif Ersoy katılmadı. Ancak dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi (Tanrıöver) para meselesinin çözümleneceğini söyleyerek Mehmet Akif Ersoy'dan yarışmaya katılmasını istedi. Çünkü yazılan şiirlerden hiçbiri millî duygularımızı ifade için yeterli bulunmamıştı. Bunun üzerine Mehmet Akif Ersoy, Ankara Hacettepe’de Taceddin dergâhına kapanarak günlerce bütün ruhuyla milletin duygularına tercüman olacak dizeleri düşündü ve sonunda Kurtuluş Savaşı'nın en derin heyecanını yansıtan bir şiir yazdı. Bu şiiri kahraman ordumuza ithaf etti.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 12 Mart 1921 tarihli oturumunda, tarihin derinliklerinden gelen ve sonsuz bir geleceğe uzanan aziz Türk milletinin bağımsızlık ve hürriyet beyannamesi olan “İstiklal Marşı” millî marş olarak kabul edildi. Böylece Türk milletinin, bağımsız yaşama arzusunu dile getiren bir millî marşı oldu. Bu marş çeşitli bestelerle 1930 yılına kadar okundu. İstiklal Marşı'nın bugün söylediğimiz bestesini 1930 yılında Cumhurbaşkanlığı Orkestra Şefi Osman Zeki Üngör yapmıştır.
İstiklal Marşı'nın kabulü, Türk milletinin kurtuluş savaşındaki azim ve kararlılığının bir simgesidir. Bu marş, milletin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesindeki birlik ve beraberliğinin, vatan sevgisinin ve bağımsızlık aşkının, iman ve inancının en güçlü ifadesidir. Mehmet Akif Ersoy'un kaleme aldığı bu dizeler, sadece bir dönemin değil, tüm zamanların ruhunu yansıtan evrensel bir mesaj taşır.
İstiklal Marşımız sahip çıkmamız gereken ruhu, birlik ve beraberliğimizden gelen gücümüzü bugüne taşıyan kurucu bir metin, Türk milletine duyulan sonsuz bağlılığın, bağımsız yaşamanın dışındaki her türlü seçeneği peşinen reddetmiş millî mücadele azminin kutlu bir eseridir.
Millî mücadelenin en çetin döneminde, ayağa kalkmaya karar vermiş milletin bedeli kanla ödenmiş bağımsızlık beyannamesi, millî inancın ve kararlılığın ifadesi olan bu eşsiz eser, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kutsal vatanımızın semalarında yankılanmaya devam edecek, tarihin her döneminde bağımsızlığına ve vatanına yönelen tehditlere birlik ve beraberliğinden ödün vermeden karşı koyan "ezelden beri hür yaşamış" milletimiz, İstiklal Marşında ifadesini bulan tüm kutsal değerlerimize her zaman sahip çıkacaktır.
İstiklâl Marşımızın kabul edildiği bu günü aynı coşku ve gururla kutlamanın mutluluğunu yaşıyor, bu vatanın hür ve bağımsız olarak sonsuza kadar yaşamasını sağlayan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk, onun silah ve dava arkadaşlarını, İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Âkif Ersoy’u, kükremiş sel gibi bentlerini çiğneyerek aşan kahraman aziz şehit ve gazilerimizi bir kez daha rahmet, şükran ve minnet duygularıyla anıyoruz.
Mehmet Âkif Ersoy’un dediği gibi “Yüce Allah bu aziz millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın.”