Bugün ülke nüfusumuzun önemli bir kesimini oluşturan emekliler, uzun yıllar kamuda, özel sektörlerde ve kendi kurdukları küçük ölçekli işletmelerde çalışmanın ardından hayatlarının ikinci bir dönemine adım atarlar. Bu kesim için artık çalışma hayatı sona ermiş ve dinlenme süreci başlamıştır.
Öyle ya artık her şeyin bir sonunun olduğu gibi iş yaşamının da bir sonu olmalıdır diye düşünülür. Ancak maalesef, bizim ülkemizde emeklilik yılları bir Amerika, bir Avrupa ülkeleri, bir İskandinav ülkelerindeki gibi huzur dolu geçmiyor.
Emeklilerimizin başlı başına bir maddi sorunu var, bunun yanında sosyal ve psikolojik sorunları da var. Uzun yıllar çalışan çoğu insanımızın emekli olması, zamanının büyük kısmını dinlenme ve keyif almaya ayırması elbette hayalidir. Ancak emekli olduktan sonra maddi sıkıntılar başlar ve bununla birlikte psikolojik sorunlarda baş gösterir.
Artık emekli insanımız çaresizdir emekliliğini unutur ve yaşamını devam ettirebilmesi için yeniden çalışma hayatına geri dönmek zorunda kalır.
Günümüzde emekli maaşları, genellikle yaşam standartlarını karşılamakta yetersizdir. Ülkemizde enflasyonun yüksek olması, her kesimden insanlarımızın olduğu gibi emekli insanımızın da alım gücü düşük ve bu nedenle de kendini bununla mücadele etmek zorunda hisseder.
Yıllarca emek vererek emeklilik hakkını alan vatandaşlarımızın, temel ihtiyaçlarını karşılamak için bile çabalıyor olmaları gerçekten düşündürücü bir hadisedir. Zaten son günlerde seçim vaatlerinde bulunan belediye başkan adayları bile emeklinin yaşam mücadelesi verdiği,10 bin lira maaş ile geçinilemeyeceğinden senede 10 bira yardım ve günlük bedava ekmek verileceği sözünü bile verebiliyorlar.
Bugün ülkemizde emekli vatandaşlarımız açlığa mahkûm edilmiş kesim olarak artık görülmektedir. Oysa emeklilerimiz yaşadığımız toplumun değerli bir parçasıdırlar.
Emeklilerimiz açlığa terk edilmek yerine yaşadıkları sıkıntılar bir an evvel çözüme kavuşturulmalıdır. Zira bugünün ekonomik koşullarında 10 bin lira gibi bir ücretle geçinmesi çok zor ve bir o kadar da üzücüdür.
Unutmamalı ki, kamunun çeşitli meslek alanlarında çalışarak yıllarca emekli kesenekleri yatıran, çeşitli kurum ve kuruluşlarda alın teri el emeği ile çalışarak sigorta primleri ödeyen ve kendi işletmesini kurarak Bağkur primlerini aksatmadan günü gününe ödeyip emekli olan bu insanlarımızın huzurlu bir yaşam sürmeleri, toplumumuzun genel refahına olumlu katkı sağlayacağı da unutulmamalıdır.