İçinde bulunulan kötü durum. Sıkıntı, üzüntü, kaygı, tasa olarak bilinir.

Durduk yere birden üzüntü ve kedere kapılır, her şeyi kendimize dert ederiz. Vay çocuklar evlenmedi, annem babam evlerinde nasıl yaşıyorlar, yeni evlenen çocuklar nasıl geçinecekler diye birçok dert üretiriz.

"Her şeye canını sıkma ey gönül,

Ne bu dertler kalıcı, ne de ömür."

Nasıl dert etmezsiniz? Yırtık büyük de yama küçük geliyorsa nasıl bir çözüm üretirsiniz?

Bugün evimdeki çocuklarıma ekmek alamadım diye tasalanırsınız. Paranız yetti de almadınız mı?

Başına gelenlerden şikâyet etmeyeceksin. Bunlar imtihandır. Hayatın imtihanı kâğıt kalem ile olmaz kul kul ile sınanır.

Bazen sırtını dayayacak kimsen olmaz.Yalnız kalırsın.Neden benim yardım edecek kimsem yok diye dertlenirsin.

Bir türkü hatırlarsın ve mırıldanırsın.

"Derdim çoktur hangisine yanayım?"

Unutmayın! Su ateşi yok eder, ateşte suyu. Aktığın yeri de bileceksin, yaktığın yeri de.

Dert etme be gönül!

"Ömür dediğin üç gündür.Dün geldi geçti.Yarın meçhuldür.O halde ömür dediğin bir gündür o da bu gündür."

Bir başkasının fazla ücret alması, evini iyi geçindirmesi, çocuklarını en güzel yerlerde okutması dert edinilmemelidir. Bazı güllerin dikeni görünmez, canın acıdıktan sonra anlarsın.

Gidin bakın o mutluluk şarkıları söyleyen kişilere. Mutlaka bir sıkıntıları vardır. Belki çocuğu hastadır. Evinde geçimsizlik kavgaları vardır. Eşlerden bir tanesi haddini aşarak gereğinden fazla para harcayıp evine alacaklı getirmektedir. Bunları bir düşünün.

"Eski insanlar birbirine ilaçtı.Günümüz insanları ise devasız bir dert!"

Yapacağınız işlerden asla pişmanlık duymayın. Dert etmeyin. Eğer sonucu iyiyse mükemmel, eğer sonucu kötüyse bu bir tecrübedir.

Bir kişi hiç çalışmadan yüklü bir para kazanmış, bunu asla dert etmeyin. Yalan dört nala gider, hakikat adım adım yürüdüğü halde zamanında varır.

Dostoyevsi der ki;"İnsan bir şeyi elde etmek için çabalar. Onu elde edince de

bir kenara atar. Gerçek değerini ise onu kaybedince anlar."

Her şeyi kendinize dert edecek kadar yorulmayın. Kimse size derdinizi paylaşacak kadar vefalı değil. Dert ettikçe başkaları daha fazla sevinir, sadece hakkınızda kulis yaparlar.

Niçin dert ediyorsunuz?

"Yanında çocuk gibi mutlu olduğun kişi,sahip olduğun en değerli kişidir."

Bizimde yükümüz ağırdı ama dert edip, kimseye gel şu yükü birazda sen taşı demedik.

Dert edip de kimseye acınızı göstermeyin. Çünkü, ateşinize odun atacak çok kişi var. Tekrarı olmayan bu hayatı bir başımıza yaşayarak geçip giden ömrü ziyan ediyoruz. Bu dert niye?

Başkalarının bel altı vuruşlarından, bıkkınlık veren kibirlerinden, hastalıklı mantıkla hareket etmelerinden uzak durun.Asla onların bu durumlarını dert etmeyin.

Kalbinde kin ve haset olan insanlardan uzak durun.Gönlünüze taht kurmuş güzel insanlarla dost olun. Belki yıllardır sevdiğiniz birisi sizi tek kelime ile terk etmiştir. Dert etmeyin. O terk ettiğinin bedduasını almıştır. Zamanla sizin dert ettiğinizi o dert edecektir. Onu da aldatacak ve terk eden olacaktır.

Sizi çıkmaz bir sokağa sokup, yolun açık olsun diyenler olabilir veya olmuştur. Niçin dert ediyorsunuz. Kimseye zorla bir şey yaptıramazsınız. Sevmeyene sevdirmek, sevdiğinden de vazgeçirmek gibi.

Sözün özü;"Herkes o kadar haklı ki, insan dertliyim demeye utanıyor."

Hiç kimse başkasının sırtındaki yükün ağırlığını bilemez.Herkes çektiğini bilir. Bizler çok çektik. Kimseye de derdimiz var demedik. Her insanın içinde garip bir yol hikâyesi vardır. Başı sabır, sonu umut.

Dert etmeyin yüreği sevgi dolu güzel insanlar, sevgili arkadaşlarım. Melekler kapı kapı dolaşırken, bin melek çalsın kalbinizin kapısını Allah'ım yüreği yanmış, gözyaşları içine akmış, ümitleri zorda olan tüm kardeşlerimize ferahlık versin.

Unutmayın! Dert dirhemle girer, batmanla çıkmaz...