Almanya’da oynanan Avrupa Futbol Şampiyonasında ülkemiz, sonuçta ne yapar ne der bilemeyiz ancak, turnuvanın başında hemen şampiyonluğu ele geçirdiğimiz bir konu var.

Turnuvaya katılan ülkelerin Futbol Federasyonları, oyuncu kafilesi dışında şampiyonaya izleyici olarak az bir seyirci götürmüşler.

Ama itibardan tasarruf olmaz diyen, biz akıl almaz bir sayıda izleyici götürmüşüz.

Bunlar ne iş yapar, ne yer ne içer, nerede kalır!

Bunların masraflarını kim karşılar.

Bu son soru, sanırım çok komik oldu dediğinizi duyar gibiyim!

Tabiki kim ödeyecek, adamlar TFF tarafından misafir olarak götürülmüşler ve milli takımımızın başarısı için yaban ellerde ter döküyorlar.

Bu kadar fedakârlığa karşın masraflarını kendileri ödeyecek değiller ya…

Biz ne güne duruyoruz, tabiki biz vatandaşlar ödeyeceğiz, bizim boynumuzun borcu.

Şimdi ülkeler bazında turnuvaya götürülen beleşçi, avantacıların sayılarına bir göz atalım!

Bizden sonra, en çok beleşçi listesinde İspanya var, 40 kişi.

Gülesim geldi, 40’ın lafımı olur!

Avrupa’nın hatta dünyanın bizi neden kıskandığını küçük bir örneği bu…

Gelelim sayılara:

İngiltere: 0

İsveç: 14

Fransa: 27

Portekiz: 33

İspanya: 40

Sıkı durun sıra bize geldi.

Türkiye: 613

Anladınız mı farkımızı!

İtibar, İtibar…

Adamlar, bizi kıskanmasınlar da ne yapsınlar!

TFF’nin turnuva öncesi kongreye gitmesi gerekiyordu ve Avrupa şampiyonası öncesi yapılmalıydı.

Ama TFF bunu ısrarla, şampiyonanın sonuna bıraktı.

Neden?

Kongre zamanında yapılmasa idi, TFF ve 613 avanesi bu ballı kaymaklı geziye kesinlikle gidemeyecekti!

Yani anlayacağınız her konuda, yiyebildiği kadar ye…

Felsefe bu!

Yarın bu olanaklar elinizden alınır ve çok pişman olursunuz sonra...

Yeyin efendiler!

İnanıyorum ki, gün gelecek ve bütün soygunların hesabı tek tek sorulacak.

Umarım bu kezde yanılmam!

**************************************

Avrupa Futbol şampiyonasının ilk maçında Gürcistan’ı 3-1’lik skorla yenince sanki Avrupa şampiyonu olduk!

Bu galibiyeti, o kadar çok abarttık ki her ortamda haber kanallarında, hatta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından TV ekranlarında anlatımdı, övünüldü, basında sıradan bir galibiyet arş-u alaya çıkarıldı.

Peki peşinden Portekiz maçı vardı ve mağlup olan sonuç ortada…

3-0 yenildik.

Biraz önce bahsettiğim alanlarda bu konu hiç ama hiç gündeme getirilmedi.

Ne oldu da sus-pus oldunuz…

“Dereyi görmeden, paçayı sıvama”

Diye bir atasözümüz var!

***

2 yıl önce, 15 TL olan Yurtdışı çıkış harcı, büyük bir zamla 150 TL’ye çıkarılmıştı.

Şimdi ki söylentilere bakılırsa, yine bir fahiş bir zam gündemde!

Bu harcın, 1500 TL olacağı söylendi.

Ama şimdilerde 3 bin TL’den bahsediliyor.

150 TL’den 1500 TL’ye çıkması bile fahiş bir zam iken, 3 Bin TL nereden çıktı.

Şimdi, 1500 TL’ye razı olur gibiyiz!

Bu alenen vatandaş düşmanlığı bence!

Birde yurt dışı harcı ne demekse?

Bunun kendisinin saçmalığı bir kenara, birde yapılacak olan fahiş zamlar daha da saçma!

Bir başka acınacak durum, garson ve motokurye bahşişlerine vergi düşünülmesi!

Mehmet Şimşek yalanlıyor ama bu konu durup dururken mi çıktı ortaya…

Bu kesinlikle büyük bir ayıptır!

Koca, koca holdinglerin fahiş vergi borçlarını sıfırla, Avrupa Futbol Şampiyonasına 613 tana avantacı götürüp onları günlerce besle sonra garibim garson ve motokuryelerin minicik paralarına göz koy!

Neymiş efendim, vergi kolaylaştırılması imiş!

Vergi değilmiş!

Yine aklımızla alay ediliyor…

Yıldırım Demirören’e milyonlarda dolar kredi Devlet Bankasından verildi ve geri alınmadı.

Ama, garsona, motokurye ye vergi kolaylığı imiş!!

Ayıptır, Ayıp…