Ninenin torununa fırlattığı terliğin, torununa isabet etmesi sonucunda, Asliye Ceza Hakimi’nin , nineye verdiği 4 yıl, 2 ay hapis cezası orantısız olduğu gibi haksızdır da. Aslında nineye hiç ceza verilemezdi. Bu kararı veren Hakim, toplumun örf ve adetlerini bilmediği gibi, Ceza Kanunundaki hükümleri de bilmiyor. Önce olayı hatırlayalım. 80 yaşındaki Asiye hanım, geceleyin dışarı çıkmak isteyen 18 yaşında ki kız torununun, sokakların tehlike ile dolu olduğunu anımsayarak, onun sokağa çıkmasına diller dökerek izin vermemiş sokağa çıkmaması için ona yalvarmış, sözünü dinletememiş. Bunun üzerine torununun koluna terlik ile vurmuştur. Hakim, önce Asiye hanıma TCK’nun 86. Maddesinin azami haddi olan 3 yıldan ceza vermiştir. Neden asgari hadden uzaklaşarak azami hadden ceza verdiğini de, hukuki olarak açıklayamamıştır. TCK’nun 86. Maddesinde; ‘’Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’ Denilmiştir. Öncelikle olayın cereyan ediş şekli ve anneannenin torununu koruma gayreti nazara alındığında, nineye teşdiden ağırlaştırılmış ceza verilemez. Ona ancak, asgari hadden  1 yıl ceza verilebilirdi. Hakim, yetersiz gerekçe ile teşdiden ceza vermiştir. Bu davranışı , vicdani kanıya ve Yargıtay uygulamalarına aykırıdır. Eylemin terlikle işlendiği göz önünde bulundurularak, terliğin de Yargıtayca silah kabul edildiği hatırlanarak, nineye verilen 1 yıllık cezanın yarı oranında artırılması ve  neticeten ona 1,5 yıl cezaya hükmedilmeliydi. Karar bu nedenle yanlıştır.

            1,5 yıl ceza verildikten sonra, ninenin önceden kasti bir suç işlemediği, ninenin kişiliği ve eylemin yapılış şekli nazara alınarak nineye verilen cezanın, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 231/5 maddesi gereğince ‘’hükmün açıklanmasının ertelenmesi’’ şeklinde dönüştürülmesi gerekirken, hakimin teşdiden ceza vererek bu hakkı da ortadan kaldırması kabul edilemez.

            Nine’nin , Türk Ceza Kanunu’nun 30. Maddesi gereğince cezalandırılmaması gerekirdi. Bu madde de;’’ 1) Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hali saklıdır.’’ Denilmiştir. Örf ve adetlerimiz gereği ninenin vurduğu yerde gül biter. Nine, 80 Yaşındadır. Terlikle  torununa  vurmanın kasıtlı bir suç olduğunu bilmemektedir. O sadece torununun geceleyin sokağa çıkmasını istememektedir. Bilindiği üzere sokaklar tehlike saçmaktadır. Olayın Denizli gibi büyük bir şehirde  geçtiği de nazara alındığında, tehlikenin vahameti daha da korkunç boyuttadır. Onun tek amacı var, o da torununu tehlikelerden korumaktır. Tüm bu durumlar nazara alınarak, suçu işlemediği kabul edilerek nineye, ceza verilmemeliydi.

Her zaman söylüyorum ve yazıyorum, İyi yetişmiş hakimler elinde, kötü kanunlar olsa bile onların, vicdanın kabul ettiği iyi kararlar doğurduğu bilindiği gibi, iyi yetişmemiş hakimler elinde, olayda olduğu gibi mükemmel kanunlar olsa bile, vicdanları yaralayan kararlar doğduğu bir gerçektir.

Not: Bu yazı 14.04.2025 Tarihinde yayınlanacaktır.