Kıymetli Dostlarım,
Yazar Nihat Genç'ten yıllar önce, daha sonra Yargıtay'da daire başkanı olan can dostum, " Ne düşünüyorsam korkusuzca ifade ediyor" diye söz etmişti.
Ondan sonra daha dikkatli takip ettim. Kendisi ile yüzyüze geçen sonbaharda Gönüllerde Birlik Vakfı'nda kısa bir tanışmamız olmuştu. O zamana kadar gözümde kavgacı,hırçın, doğrucu, vatansever ve kimseye eyvallahı olmayan N. Genç'i daha iyi anlamış ve sevmiştim. Bazı fikirlerine katılmasam da.
Yiğitlik, Ahiliğe kabulün ilk şartıdır. Ve yiğitlik, kutsallarımıza karşı bir saldırı olduğunda önüne arkasına bakmadan, ince hesaplar yapmadan karşı koyabilmektir. Benim için uğruna ölümü göze alabileceğimiz üç kutsalımız:
- Kültürümüzün, medeniyetimizin kök saldığı Altay'lardan Tunaya vatanımız; Dünya'ya cihan hakimiyeti götüren Türklüğümüz ile Allah ve Resulü'nün getirdiği esaslar...Vatanı olmayanın dini de, bayrağı da olmaz. Onun için, ne vatansızlığı ne soysuzluğu ve ne de dinsizliği kabul ederiz. Bunlara karşı yapılan saldırılara " adam sen de" diyemeyiz, aldırırız. Hakk'ı tutar kaldırırız.
Çanakkale'deyiz...Uzaklara dalıyorum; aklıma vatanseverliğin, yiğitliğin en özgün ifadesi olarak, tam karşıda, savaşta, hatıra defterine " Vatanım ha ekmeğini yemişim, ha uğruna bir kurşun..." diye yazan Anadolu'nun kınalı kuzusu geliyor...Dualar, fatihalar gönderiyorum.
Kalemiyle ve kelâmıyla yiğitlik mertebesini hak eden Karadeniz'in hırçın, yiğit ve vatanperver evladına rahmet diliyorum. Duamız odur ki, kutsallarımıza karşı mücadele edenlerle aynı şekilde mücadele eden ve " Hakkı tutup kaldıran " kalem erbabının, Türkiye ve Türklük sevdalısı, adalet savaşçısı yiğitlerin çoğalması...