Sevgili dost ve Canım arkadaşlarım... Yaranlarım. Güzel hemşehrilerim. Dostlarım. ahbaplarım....
Yaşım seksen olmaya bir kaç ay kaldı. Yaşamım içerisinde bazen pohpohlandım, bazen okkalandım, bazen de olduğumdan fazla gösterilerek şişirildim. Bu taltifler ne içindi hala anlamış değilim.
Bize kalmayacak dünya için çok yoruldum. Hiç bir hırsım ve beklentim olmadığı halde, kendimi boş yere olduğumdan fazla yıprattım.
Kimsenin uğradığı sıkıntı karşısında, kötü durumuna sevinip ellerime kınalar yakmadım. Onlarla birlikte ağlayıp, dertlerine yardımcı olmaya çalıştım.
Büyükten küçüğe, zenginden fakire arzuları doğrultusunda giderek onları hoşnut etmeye, onların gönüllerini mutlu etmeye çalıştım.
Nerede olursa olsun, insanları bunaltacak şekilde çok ve anlaşılmaz konuşmalarla ağız kavafı yapmadım. İnsanların gördükleri ve düşündükleri gibi olmaya çalıştım. Asla yamuk yapmadım.
Kadere inandım. Bir kadere, bir de gönlüme gücüm yetmedi. Zamanla ikisi de beni yerle bir etti. Bazen ara bozucu, nifahçı münafık ağzı kara insanların arasında kalıp istediğim gibi yaşayamadım.
Çalıştığım yerlerde karşılıklı boş gürültü, ağız dalaşı dinledim. Bazende sözle avutmaya çalışanların ağız tamburasına şahit oldum.
Çalıştığım yerlerde sürekli yan oyunu ile karşılaştım. Hesapta içe oynayanların daha fazla itibar gördüğünü üzülerek seyrettim. Hüznüme dost olmayanı, yüreğime dert ettim.
Tüm çalıştığım yerlerde ve insanlar arasında ustalıkla büyük vurgunlar yapıp ığrıp çevirmedim. Yaptığım tüm işlerimde yanlış davranarak asla yan basmadım.
"Şükür etmeyi bilmeyen, dilenmeyi meslek edinir."
Dostlarım!
Hangi işi yaparsanız yapın. İşe başladığınızda herkes iyidir. İnsanların ilk söylediklerine değil, son yaptıklarına bakacaksınız. İyi insanların içerisinde başka insan olduğunu da hatırınızdan çıkarmayacaksınız.
İyi niyetinizi gösterin, merhametinizi gösterin. Ama yaranızı saklayın. Çünkü yaranızı daha da derinleştirecek çok insan var.
Öyle an geldi ki, eski bir tanış gibi boynumuza sarılıp şaşırtacak şekilde yan kesicilik yapmaya çalışan vay babamcılık işleri ile uğraşan kişilerle karşılaştık. Bu sebeple hayatımız zirüezber oldu. Yapacağımız işlerimizi şaşırdık.
Zaman oldu sebebini bilemediğim bir terk edilişle karşılaştım. Bazı insanlar ruhsatsız silah gibidir. Kayıtları yoktur ama, cinayetleri çoktur.
Nerede olursam olayım ağzıma ayar çektim. Belalı yerlerden kaçmaya çalıştım. Belalıların kodeste nasıl kaldıklarını, sürekli dışarıyı hayal ettiklerini ve tövbekar olduklarını gördüm.
Bana zor insansın diyorlar. Oysa ki düştüğümde bir el vereni, kalktığımda iki elimle tutarım. Bazen de peki diyorsun. İnandığın için değil, tükendiğin için.
Hz. Ali der ki; "Sakın insanın iyisi ile kötüsünü bir tutma. Çünkü eşitlik, iyileri iyilikten soğutur."
Sözün özü; "İnsanı hayat yormaz, insanı insan yorar. Kırar, harcar, kandırır, aldatır, kullanır ve atar."
Tek bir tesellim var dostlarım. Seksen yaşına aylar kalmışken;
Şükürler olsun gözlerim görüyor, ellerim tutuyor, kimsenin taşımasına muhtaç değilim. Yoruldum, kırıldım, beklentilerim belki olmadı ama Sağlığımdan dolayı Yüce Allah'ıma şükürler ediyorum.
"Yüreğiniz cennet gibi güzel, cennet sizin gibi özel yüreklerle dolsun. Vücudunuzda sağlık, evlerinizden bereket eksik olmasın. Can dostlarım.
En kalbi saygı , sevgi, hürmet ve muhabbetlerimle....