Projeler ve çalışmalar konuşuldu Projeler ve çalışmalar konuşuldu

Son yıllarda dünya çapında artan bir trend olarak öne çıkan dijital göçebelik, özellikle uzaktan çalışma esnekliğine sahip profesyonellerin dünyayı gezerken çalışmasını sağlayarak, geleneksel iş normlarını kökten değiştiriyor.

Dijital göçebeliği dünyanın farklı bölgelerindeki dijital göçebeler ve uzaktan çalışmanın öncüleriyle yaptığı röportajlarla üç bölümlük dosya haberde derinlemesine ele alan AA muhabiri, serinin ilk haberinde dijital göçebe kavramı ve yükselen dijital göçebelik trendini inceledi.

Kovid-19 salgınının getirdiği büyük belirsizliğin ardından, birçok birey kendisini yaşam tarzlarında yakalanması zor bir istikrarsızlıkla boğuşurken buldu. Y ve Z kuşağı gibi genç nesiller üzerindeki ekonomik baskı, tüketici önceliklerinde önemli bir değişime yol açarak onları geleneksel katı yaşam kavramlarından uzaklaştırıp daha uyarlanabilir bir yaşam tarzına yöneltiyor.

Bu değişimin ortasında, bazen iş için seyahat etmek yerine “çalışırken seyahat etmek” olarak kavramsallaştırılan dijital göçebelik yükselişe geçti. Öyle ki uzaktan çalışabilme becerisi sadece bir avantaj değil, bir gereklilik haline geldi ve profesyonelleri hem iş fırsatları hem de kişisel özgürlük sunan ortamlar aramaya itti.

Bu yükselen trende uyum sağlamak için, 50'den fazla ülke artık dijital göçebelere özel vizeler sunuyor ve genellikle 12 aya kadar kalış izni veriyor. Dijital göçebeler birçok ülkede turistik vize ile kalabilirken, dijital göçebe vizeleriyle daha uzun süre kalmanın yollarını arıyor.

Demand Sage’in raporuna göre, dünya çapında 35 milyondan fazla çalışanın benimsediği dijital göçebelik, teknolojik yeniliklerin, değişen toplumsal değerlerin ve girişimci ruhun doruk noktasını temsil ediyor.

Dijital göçebeliğin farklı yüzleri

Modern bir kavram olan dijital göçebelikte serbest çalışanlar olduğu gibi, maaşlı dijital göçebeler, dijital göçebe işletme sahipleri, deneysel dijital göçebeler ve koltuk göçebeleri de bulunuyor.

Grafik, yazılım, veri, geliştirici, metin yazarlığı, dijital pazarlama gibi işleri dijital göçebelerin çoğunlukla çalıştığı sektörler olurken, dünya çapındaki dijital göçebelerin yarısını ise (16,9 milyonu) Amerikalılar oluşturuyor.

Niş bir yaşam tarzı tercihi olarak başlayan bu akımın bugün geleneksel iş ve konum kavramlarına meydan okuyan küresel bir harekete dönüştüğü söylenebilir. Teknolojik ilerlemeler sürdükçe ve toplumsal tutumlar değiştikçe, dijital göçebelik, bireylere profesyonel ve kişisel yaşamlarında benzeri görülmemiş bir özgürlük ve esneklik sunuyor.

Hibrit danışmanlıktan freelance grafikerliğe: 3 yıl, 15 ülke

Vizesiz ülkeleri seçenlerden internet hızını önceleyenlere, dinginlik için sakin yer arayanlardan deniz, kum ve güneş isteyenlere dijital göçebelerin ekonomik, sosyal ve kişisel durumları onların bir sonraki destinasyonlarını belirliyor.

Kendi evi gibi hissettiren bir yer bulma arzusuyla İspanya ve Meksika'ya yaptığı ilk seyahatlerini AA muhabirine anlatan Amerikalı Ariana Nicole, bu seyahatlerin sonunda "bavulunun tek yoldaşı" haline geldiğini söylüyor. Hareketli şehirlerden huzur veren sakin manzaralara, 3 yıl önce yolculuğa başlayan Nicole’ün pasaportunda şu anda bir düzineden fazla ülkenin damgası bulunuyor. Nicole, "Tam zamanlı göçebe olmak, işimle gezme tutkumu harmanlamamı sağladı." diyor.

Başlangıçta bilişim teknolojileri danışmanlığı alanında hibrit çalışan Nicole, işverenini, zamanının ötesinde bir kavram olan uzaktan çalışmayı benimsemeye ikna etti ve sonunda sosyal medya aracılığıyla freelance(Bağımsız, serbest) grafik tasarım ve içerik oluşturmaya geçiş yaptı.

Geçen yılın önemli bir bölümünü farklı manzaraları ve kültürleri keşfederek geçiren ve 15’e yakın ülkede dijital göçebe olarak yaşayan Nicole, kalbini Kolombiya’nın fethettiğini söylüyor.

Nicole’ün bir sonraki destinasyonunu seçerken karar verme süreci spontane olurken, aynı zamanda stratejik de düşünüyor. Onu genellikle İspanyolcaya olan ilgisi ve diğer gezginlerin tavsiyeleri yönlendiriyor.

Ancak sürekli seyahat etmenin cazibesi beraberinde zorlukları da getiriyor. Nicole, dünyayı dolaşma maceralarının ortasında istikrar ve rutin özlemi çeken dijital göçebeler arasında yaygın bir duygu olan seyahat tükenmişliğinden yakınıyor. Nicole, salgın sonrası dijital göçebe kavramın popülaritesinin oldukça arttığını ancak şu anda yavaşladığını kabul ediyor.

İş ve seyahat tutkusunu harmanlamak ne kadar mümkün?

Papel Popov da eşiyle Rusya'daki bir finansal teknoloji start-up'ı için uzaktan çalışmaya devam etmek üzere salgının ardından 2020 yılında Gürcistan’a gitti, ardından Türkiye’ye geldi.

Dijital göçebeliğe tamamen geçiş yapan Popov, son dört yıldır çoğunlukla Türkiye'de kalıyor ve zaman zaman diğer ülkeleri ziyaret ederek dijital göçebe yaşam tarzını sürdürüyor.

Dijital göçebeliğin kendisine sağladığı özgürlüğün, hem çalışmasına hem de seyahat etmesine olanak sağladığını vurgulayan Popov, Tayland gibi ülkelerde hızlı internetin uzaktan çalışma verimliliği için önemine dikkati çekiyor.

Bu küresel göçebe topluluğunda Ariana ve Popov’a katılan Amerikalı Jess Parvin de, şu anda dünyanın çeşitli köşelerinden dijital göçebe kariyerini sürdürüyor. Grafik tasarım geçmişi olan Parvin’in dijital göçebeliğe yolculuğu, özgürlük ve esneklik arayışıyla başlarken, freelance çalışması, onun eşiyle birlikte seyahat etmesini kolaylaştırdı.

Avrupa'nın Arnavut kaldırımlı sokaklarından Güneydoğu Asya'nın güneşli sahillerine, Parvin’in dizüstü bilgisayarı onun sınırları olmayan bir dünyaya açılan portalı olarak hizmet veriyor. Parvin, "Freelance çalışmak bana tutkularımı harmanlama özgürlüğü verdi.” diyor.

Yalnızlık ve dil

Meksika'dan gelen ve şu anda ABD’de yaşayan Sergio Sala ise web tasarımı ve YouTube içeriği oluşturma konusunda uzmanlaşmış 10 yıllık deneyimi olan bir dijital göçebe. Sala'nın 50'den fazla ülkeyi kapsayan seyahatleri, modern dijital göçebeyi tanımlayan çok yönlülüğün altını çiziyor.

Topluluk ve yerel bağlantılara öncelik veren Sala, genellikle güçlü bir dijital göçebe varlığının bulunduğu destinasyonları seçerken, seçimlerinde spor ve kişisel ilgi alanlarını da dikkate alıyor.

Yalnızlık ve yabancı dil engelinin zorlayıcı olduğunu söyleyen Sala, dijital göçebeler için vizelerin karmaşıklığını ve yeni yerlerde konaklama bulmanın zorluğunu vurguluyor.

Çeşitliliği ve cazibesi nedeniyle Sala için memleketi Meksika özel bir yere sahip olurken, Tayland ise güvenliği, doğası ve dijital göçebe topluluğu nedeniyle Sala’nın bir başka favori destinasyonu.

Sala, dijital göçebe olmayı düşünenlere, bu yola çıkmadan önce istikrarlı bir çevrimiçi gelir elde etmeyi tavsiye ediyor. 

Kaynak: Anadolu Ajansı