Korunmak amacıyla tehlikelerden kaçarak güvenilir bir yere çekilmek.
Kelime çok açık, bir tehlike durumunda, güvenli yere sığınma.
Tehlike bitimi ise geldiği yere geri dönme.
Dünyamız, tarihin en bunalımlı dönemlerinden birini yaşıyor...
Bizler de bunalımın orta yerindeyiz.
Sığınmacılar yoğun yerleştikleri bölgeleri mekânsal olarak değiştirmekte, dönüştürmektedir. Bu, göçmenlerin yoğunlaştığı dünyanın birçok şehrinde görülen bir olgu olmakla beraber, Türkiye’nin bu sayıda göçmen ve sığınmacı için hem ekonomik, hem kültürel anlamdaki hazırlıksızlığı, böylesi mekânsal dönüşümlerin bir işgal olarak algılanmasına da katkı sunmaktadır.
Kızıldeniz'den gelen balon balığı misali;
Akdeniz'e, oradan Ege'ye geldi. Sonra zaman içinde biz bu balıkları Karadeniz'de görür olduk. Bu balıklar geldikleri yere hakim oluyorlar, diğer türler üzerinde baskınlık kuruyorlar o bölgenin yerli balığına ve diğer biyolojik canlıları üzerinde olumuz etkiler yapıyorlar.
Kimsenin tercihine karışacak değilim. Herkes dilediğini seçer. İster Türk olarak devam eder yaşamına ister başka bir aidiyet ismi seçer (ki bu durum ev sahiplerinin hoşgörüsüdür... )
Ben daha sonradan yapılan kıvırmalara karşıyım. Dürüstlük isterim. Neysen osundur...
Ben Arılar gibi iki mideye sahip değilim. Zira arılarda ki bu iki midenin biri yemek için, diğeri nektar depolayıp bal haline getirmek için .
İyiler şifa bulsun deyiii.
Lakin nankörlerde bu şifadan faydalanıyor ne diyebilirim.!?
Lafı fazla uzatmadan şuraya gelmeye çalışıyorum.
Yaşam alanı Kızıldeniz ve okyanuslar olan deniz canlısı balon balığının son yıllarda Karadeniz'de balıkçıların ağlarına takılmaya başlandığı ve balon balığının Karadeniz'e göç ettikleri ve üreme yaptıkları yerin normal şartlarda Karadeniz olmadığının bilindiği halde "Peki neden Karadeniz'de bu türler göç etmeye başladı sorusu ile bu durumun ülkemizde ki sığınmacılar, göçmen ve göç sorununa kıyasla;
Özellikle yaşam alanı Kızıldeniz olan balon balığının Karadeniz'deki diğer canlılar üzerinde olumsuz etki yarattığı, ülkemizdeki yabancı insan göçmen sığınmacıların durumu ki; Geçmişte bu göçlerin nice imparatorlukları yıktığını tarih bilimcileri çok derin tespitlere dikkat çekiyorlar.
Bu sebeple;
2011 yılında Suriye iç savaşının başlaması ile gerçekleşen sürede, Orta Doğu’da yaşanan siyasi krizler sonucu göç olayları önemli bir boyut kazanıp çeşitli sorunlara neden olduğu görülmektedir. Türkiye’nin daha önce karşılaşmadığı bu denli bir göç dalgası ülkeyi etkisi altına almıştır.
Türkiye bir çarpıtmalar ülkesi. Birbirine, her daim arka çıkan, etle tırnak misali terimler; "İslam" ,"Türklük" ve "Çağdaşlık" saçma şekilde kavgaya tutuşturuluyor. İslam Dünyası'na açılması tarihsel genlerinde olan Türkiye'ye, İslam Dünyasından kapasitemizin üstünde göçmenler alınarak, toplumsal soruna sebebiyet veriliyor. Bu sorunlara karşı deneyim ve gözlem yoluyla elde edilmiş bilgiler ve kazanılmış tecrübelere sahip Milliyetçi gelenek akla ziyan tartışmalarla uğraşıyor. Her yanı saran bu akıl tutulmasının geçmesini ve yeni sorunlar, tartışmalar yaratmak yerine dünyanın içinde bulunduğu tehlikelerin farkına varmak ve içeride birlik ve bütünlüğü gerçekleştirmektir.
Bu yüzden sorunun çözümü için hem uluslararası düzeyde hem de ulusal ölçekte ayrıntılı planların yapılması elzemdir. Aksi takdirde sadece popülizm değil, istikrarsızlık ve huzursuzluk yaratacak toplumsal gerginlikler, göçmen ve sığınmacı karşıtı tutum ve tavırlar da artacaktır.
NOT:
Bozkurt işareti siyasi bir işaret değildir. Türk Milletine ait, Türk Milleti'nden olduğunuzu gösteren, sportmenliğe uygun, sevgi ve barış dolu bir işarettir. Kimliğimiz yok sayılamaz.
Bunu hazmedemeyen Avrupa’ya “Türkler geliyor” sendromunu yeniden yaşatan bu gençlerin alınlarından öpüyor, başarılar diliyorum.