15.yy'da Japon hükümdarının çok sevdiği çay kâsesi kırılır, ustalar kâsenin parçalarını birleştirip, çatlakların üzerini altın tozu ile daha da belirginleştirirler.

Hükümdar onarımı çok beğenir ve bu onarım şekli, bir el sanatı -Kintsugi- haline gelir. Hatta kırıkları özel tozlarla kaplı objeler, eski halinden daha değerli hale gelir.

Kintsugi, Japon felsefesi Wabi-Sabi’ye dayanır.  Buna göre, bir eşya ya da insan, bir hasar görür, bir acı çeker ise bundan bir ders alır ve bu konuda bir anısı olur.

Bu nedenle artık önceki halinden daha güzel ve değerlidir.

Bu bakış, nice güzelliğin kırılınca değerini yitirdiği dünyada, kırılmaya bir yok oluş, bir değersizlik değil de yeni bir varoluş biçimi olarak bakan harika bir yaklaşımdır.

LeonardCohen'in sözlerindeki gibi;

“Kusursuzluğu unutun. Her şeyde bir çatlak vardır, ışık içeri böyle girer.”

Yaşam yolculuğunda çatlaklarımız,  can kırıklarımız vardır elbet. Gizlemek, görmezden gelmek yerine, her birini sevecenlik ile taşıyalım.

KUSURLULUĞUN MÜKEMMELLİĞİNE SAHİP OLABİLİRİZ...

 NOT:

Artık ormanlar yanmasın.

Yangınlar her sene çıkıyor, idarenin elinde ciddi imkanlar var ama sonuç almaya yetmiyor. Standart yöntemlerle mücadele, ancak bir yere kadar mümkün. Yanan yerler daha önce de yangından etkilenmişti. Dron sistemi çok daha etkin kullanılmalı. Gerekirse buna uygun tasarımlar sipariş edilmeli. Neticede bu yangınların çıktığı mevsim belli. Önlemek söndürmekten daha önemli.