Bir bayram sabahı düşünün. Güneş yavaşça doğuyor, camilerden tekbir sesleri yükseliyor. Evlerde sabah telaşı var: kahvaltı hazırlanıyor, büyüklerin eli öpülüyor, çocuklara bayramlıklar giydiriliyor. Her şey yerli yerinde. Her şey olması gerektiği gibi. Ama bir şey eksik. Bir masa başında bir sandalye boş, bir telefon hala çalmamış, bir gönül hâlâ kırık. Çünkü herkes birbirine küs.

Kurban Bayramı, sadece bir hayvanın kesildiği bir gün değildir. O bir hatırlamadır; insanın nereden geldiğini, nereye gittiğini ve neye ihtiyaç duyduğunu yeniden hatırlayışıdır. Bir teslimiyet, bir arınma ve en çok da bir yaklaşma çabasıdır. Allah’a, kendimize ve birbirimize yaklaşmak...
Ama yaklaşamıyoruz. Çünkü aramızda mesafeler var. Fiziksel olan değil, duygusal olan. Bir tartışma, bir yanlış anlaşılma, bir incinme... Zaman geçiyor ama araya giren sessizlik, zamanla bir duvara dönüşüyor. Bayram gelip çalıyor kapımıza ama biz hâlâ içeriye kimseyi buyur edemiyoruz. Çünkü herkes birbirine küs.
Oysa bu bayram, barışın bayramıdır. Hz. İbrahim’in teslimiyetiyle, Hz. İsmail’in gönüllü razılığıyla başlayan bu büyük hikâye, insanın en büyük sınavına işaret eder: bağışlamak. Bazen birini bağışlamak, bir kurban kesmekten daha zordur. Hele ki o kişi, en yakınındaysa. Hele ki o kişi, seni en çok incitense.
Bayram sabahı elini uzatamıyorsan, bir mesaj bile atamıyorsan, gönlünde hâlâ bir öfke taşıyorsan, o kurban kesilmiş midir gerçekten? Kurban, hayvanın boynuna bıçağı dayamak değil midir sadece? Asıl kurban, nefsi kesmek değil mi? Asıl bayram, kırgınlıkları gömmek değil mi?
Ama modern zamanın insanı ne yazık ki içine kapanık, gururuna düşkün ve iletişimden yoksun. Araya düşen bir lafı onaracak yüreği büyütemiyoruz. Bir "özür dilerim" demek zor geliyor. Çünkü her şeyin ölçüsü değişti: değer, anlam, hatta bayram...

Artık bayramlar tatil oldu, mesajlar hazır metin... Ziyaretler unutuldu, sarılmalar azaldı. Kırgınlıklar ise kök saldı. Ve biz bayram sabahı, kurban eti dağıtırken, kırılmış bir kalbin adresini unutmuşuz.
Peki ne yapmalı? Belki ilk adımı atmakla başlamalı. Bir mesaj atmak, bir kapı çalmak, bir "nasılsın?" demek... Belki geçmişin yükünü bir an için bırakmak. Çünkü bu bayram da geçecek. Ama küs kalınan o kişi, bir sonraki bayramda olmayabilir. Unutma, bazı pişmanlıklar için bayramlar da yeterli olmayabilir.

Bayram temennim :

- Yeryüzündeki her nerede olursa olsun,insan katliam ve vahşetin durması.

-Paraya tapanların biraz utanması.

- İyi insanlara sağlık ve huzur.
Görüşmek üzere.

Herkese sağlıklı ve huzurlu bir bayram dilerim.