İstanbul Rumeli Üniversitesi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Hasan Morcalı, kanserin erken teşhis ve önlenmesine dikkat çektiği bir açıklamada bulundu.
Morcalı, kanserin doğru bilgi eksikliği, korku ve ihmal gibi sebeplerle tanı konulmasının gecikmesi durumunda tedavinin zorlaştığını vurguladı. Ayrıca, bu durumun sadece hastaları değil, aynı zamanda hasta yakınlarını ve toplumu da olumsuz etkilediğini belirtti.
Teknolojinin gelişmesi ve tıp alanındaki ilerlemelerin, kanserle mücadelede etkin kullanılmasının önemine işaret eden Morcalı, özellikle yapay zeka gibi teknolojilerin sağlık okuryazarlığının artırılmasında büyük önem taşıdığını belirtti.
Dünya genelindeki nüfus yaşlanmasıyla birlikte kanser vakalarının artması bekleniyor. DSÖ verilerine göre, 2040 yılında yaklaşık 29.9 milyon yeni kanser vakası ortaya çıkacak ve bunun sonucunda 15.3 milyon kişi hayatını kaybedecek.
Morcalı, önlemenin, erken teşhisin ve uygun tedavi stratejilerinin hayat kurtarabileceğini vurguladı.
Türkiye'de kanserin uzun süredir en yaygın ikinci ölüm nedeni olduğuna dikkat çeken Morcalı, 2019 yılında 223.087 kişiye yeni kanser teşhisi konulduğunu belirtti. Erkeklerde en sık görülen kanser türünün akciğer, kadınlarda ise meme kanseri olduğunu ifade etti. Bununla birlikte, kanserin gelişiminde çevresel faktörlerin %90 oranında etkili olduğunu ve bunların önlenmesiyle kanserin %30-50 oranında önlenebileceğini aktardı.
Morcalı, kanserle mücadelede her bireyin sorumlulukları olduğunu belirterek, doğru bilgiye ulaşma, kanser taramalarını düzenli olarak yaptırma, sağlıklı yaşam tarzını benimseme gibi adımların önemine vurgu yaptı.
Son olarak, her yıl düzenlenen Ulusal Kanser Haftası etkinliklerinin, kanserle mücadelede toplumu bilgilendirme ve farkındalık oluşturma açısından önemli bir platform olduğunu belirtti. (HABER MERKEZİ)
HER 100 KİŞİDEN 13’Ü BÖBREK TAŞI RAHATSIZLIĞI YAŞIYOR
Böbrek taşı tüm insanlarda en sık rastlanan rahatsızlıkların başında geliyor. Geçmişte erkeklerde daha çok görülen böbrek taşlarıyla; genetik ve bölgesel faktörler, yetersiz sıvı alımı, gereğinden fazla protein- tuz tüketimi ve fazla kilolar nedeniyle günümüzde kadınlarda da yaygın olarak karşılaşılıyor.
Ülkemizde yaşayan her 100 kişiden 12-13’nün hayatının bir döneminde karşılaştığı böbrek taşları zamanında tedavi edilmediği takdirde böbrek yetmezliği gibi hayati risklerle sonuçlanan rahatsızlıklara neden olabiliyor.
Memorial Şişli Hastanesi Üroloji Bölümü’nden Doç. Dr. Fatih Yanaral, böbrek taşlarının nedenleri ve erken tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Ülkemiz böbrek taşı riskini artıran coğrafi bölgenin tam ortasında bulunuyor
Böbrek taşının oluşumundaki en önemli sebeplerden birisi genetik ve bölgesel faktörlerdir. Ülkemiz de böbrek taşına neden olan coğrafi bölgelerin tam ortasında bulunmaktadır. Bu durum da her bireyi böbrek taşı oluşma riski ile karşı karşıya bırakmaktadır. Yüksek coğrafi risk faktörünün yanında günümüzde hızla yaygınlaşan sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşamın neden olduğu aşırı kilolar, yetersiz sıvı alımı, gereğinden fazla tüketilen protein, karbonhidrat, tuz tüketimi de böbrek taşı riskini birkaç kat daha artırabilmektedir.
ASİTLİ İÇECEKLERDEN UZAK DURUN
Böbrek taşı kanda bulunan ve böbrekler yoluyla vücuttan atılan bazı minerallerin idrarda çözünürlüğünün azalması ve idrarda birikmesiyle oluşmaktadır. Tüm hastalıklarda olduğu gibi böbrek taşı riski altında olan kişilerinde taş oluşmadan önce bazı önlemler alması büyük önem taşımaktadır. Öyle ki ailesinde taş hastalığı hikayesi olan kişiler başta olmak üzere tüm bireylerin böbrek taşı oluşma riskini en aza indirmesi için bol su tüketmesi gerekmektedir. Bol su ve sıvı tüketmek böbrek sağlığını koruyarak böbrek taşı oluşma riskini de azaltmaktadır. Ancak sıvı tüketiminin asitli içeceklerle olmaması gerekir. Çünkü asitli içecekler taş oluşumu riskini artırabilmektedir. PH oranı yüksek suların tercih edilmesinin dışında egzersiz ve kilo kontrolü de böbrek taşı oluşumunun önlenmesinde büyük önem taşımaktadır.
BIÇAK SAPLANIR TARZDA AĞRILAR BÖBREK TAŞI HABERCİSİ OLABİLİR
Böbrek taşı olan hastalarda en sık görülen şikayet sırt ve bel ağrısıdır. Böbrek taşı; taşın olduğu böbrek tarafındaki uzun süren ağrılar ya da bıçak saplanır tarzdaki şiddetli ağrılar ile kendisini belli etmektedir. Ayrıca idrar yaparken yanma, idrar renginde değişiklik, bulantı, kusma ve ateş de böbrek taşının belirtisi olabilir.
ZAMANINDA TEDAVİ EDİLMEYEN BÖBREK TAŞI BÖBREK YETMEZLİĞİNE NEDEN OLABİLİYOR
Bir böbrek taşı tespit edildiğinde, tedavi planlamasındaki en önemli faktör taşın boyutu ve böbrekteki yeridir. Taşın boyutu ne kadar büyükse, hastanın taşı kendiliğinden düşürme şansı o kadar azdır. Tıbbi cihazlardaki ve lazer teknolojisindeki gelişmeler sayesinde böbrek taşlarının cerrahi tedavisinde artık kapalı endoskopik yöntemler kullanılmaktadır.
BÖBREK TAŞLARI HERHANGİ BİR CERRAHİ İŞLEM OLMADAN LAZERLE TEMİZLENEBİLİYOR
Kişiye göre planlanan böbrek taşı ameliyatları günümüzdeki teknolojik imkanlarla tedavi edilebilmektedir. Bükülebilir ve ince aletler ile dış idrar yolundan girilerek lazer yardımıyla böbrekteki taşlar kırılabilmektedir. Fleksibl URS isimli bu tedavi sonrası hastanın hastanede yatış süresi genellikle bir gündür. En büyük avantajlarından biri işlemin herhangi bir cerrahi kesi olmadan idrar kanalından girilerek yapılmasıdır. Bu sayede hastalar evlerine ve sosyal hayatlarına daha kısa sürede dönebilmektedir. Özellikle endoskopik taş cerrahisindeki tecrübenin artması ve teknolojideki ilerlemelerle birlikte bu yöntemle böbrekte 2-3 cm'ye kadar olan taşların tamamen kırılarak çıkarılması mümkün olmaktadır. Çoğunlukla büyük ve karmaşık böbrek taşlarının tedavisinde ise perkütannefrolitotomi tercih edilmektedir. Böbreğin içine sırt bölgesinden küçük bir tüp yerleştirilir. Özel aletler yardımıyla bu tüpten böbrek taşına ulaşılır ve taşlar lazer veya ses dalgaları ile kırılarak vücut dışına alınır. Son zamanlarda hastanın ve taşın özelliklerine göre gerekirse bu iki yöntem aynı anda da uygulanabilmektedir. (HABER MERKEZİ)