Bizim sokakta bir telaş. Anneler evlerde börekler, baklavalar yapıp fırınlara pişirmeye götürüyorlar. Rahmetli anneciğim su böreğini çok güzel yapar. Göçmen sobamızın fırınında pişirirdi.

      Biz çocuklarda da bir sevinç, bir heyecan. Aşağı, yukarı koşturup duruyoruz. Çok sevinçliyiz. Neden mi? On bir ayın sultanı Ramazan ayın Sultanı Ramazan ayı geldi. Bu akşam anneler, babalar teravih namazı kılmaya gidecek. Biz de birimizin evinde toplanıp namaz kılmaya çalışacağız. Bahçemizdeki muslukta sırayla abdest alıp sevinçle  içeri girip, namaza duruyoruz gaz lambasının ışığında. Fakat o namazlar bir türlü kılınıp bitirilemiyor. Her sefer yeniden başlıyoruz ama gülmekten kılamıyoruz. Neden gülüyoruz, neye gülüyoruz bilemiyorum

      Biz namazı bir türlü bitiremeden annemle babam camiden gelmiş oluyor. Herkes evine gidiyor. Kardeşim amannn biz daha namazı bitiremedik değil mi abla diyor. Annem; hadi yatın artık. Bak gece sahura kalkacağız, diyor İlk gün , ilk sahur. Çok heyecanlıyız. Hemen yatıyoruz amahemen uyumuyoruz. Yorganın altında yine gülüp dururken uyumuş oluyoruz.

        Davulcu Mehmet amcanın davul çalarak gelirken söylediği türkü mü, mani mi ne olduğunu anlamadan kapımıza, penceremize haydi uyanın diye vurmasıyla kalkıyoruz. Çoktan uyandık ama Mehmet amcanın kapımız penceremize vurmasını bekliyoruz. Çünkü Mehmet amcada aşağı sokaktan komşumuz. Ne büyük eğlenceydi bu Allahım!

       Annem soframızı hazırlar. Biz de buz gibi suyla elimizi, yüzümüzü yıkıyoruz. El yüz yıkamadan kesinlikle sofraya oturulmazdı. Yemeğimizi yedikten sonra dişlerimizi fırçalayıp, elimizi , yüzümüzü yıkayıp, yapardık.

Sabah kalkınca ben orucum der, öğleye kadar bir şey yemezdim. Yarım gün oruç tuttum diye sevinirdim. Çocuk olmak çok  güzel. Geriye dönmek mümkün olsa keşke. Oruç tuttum diye çok sevinir, sokağımızda koşar oynardık. Ta ki  güneşin batmasına kadar. Sonra tüm arkadaşlarımla birlikte top beklemeye giderdik . Yüksekçe bir yere çıkardık Apiliyi görebilecekmiş gibi.

      Topu patlatanın adıydı Apili. Hepimiz birden haydi Apili patlat şu topu diye hep birden bağırırdık. Ama saati gelmeden boş yere çırpınırdık. Top patlayınca hepimiz evlerimize kuşlar gibi top atıldı diye bağırarak ve koşarak evlerimize giderdik.

       Bir ay boyunca hep böyle neşe içinde geçer. bayrama bir hafta on gün kala bayramlık entarilerimizin diktirilmesi telaşı başlardı. Annemle babam konuşur babam gider . Basmadan kumaşlar alır terziye götürürdük. Bundan sonra oyun alanımız terzinin  kapısı olurdu. Her gün sorardık bitti mi teyze diye. Biz terzinin kapısını beklerken annem de evimizi kireçle badana yapar, bayram temizliği yapardı. Elblselerimiz dikilir, evin işi biter. Arife günü annem bizi arife suyu ile yıkardı. (Bu uygulamayı ben çocuklarıma hep uyguladım. Bilmem neden arife suyunun kutsallığına inandım ) sabah bayram akşam olacağı için, annem akşamdan ellerimize kına yakar, ellerimizi bir bezle bağlardı. Uyurken elimize bağlanan bezler çözülür, ellerimizdeki kınalar bembeyaz yatağımıza dökülür, yorganımıza bulaşırdı. Annem bu konuda bize hiç kızmazdı.

       Mübarek on bir ayın Sultanı Ramazan evlerimize, yurdumuza ve tüm dünyaya barış ve huzur getirsinAllahım!

      Hepimize Ramazan mübarek olsun. Hepimize sağlıkla, huzurla acısız ve üzüntüsüz bayrama erişmek nasip et Allahım!

   Saygıyla, sevgiyle kalın canım arkadaşlarım