Toplumsal hayatımızda değerler erozyonu yaşadiğımızdan yakınıyoruz sık sık. Son yıllarda birçok insani,ulusal,evrensel erdemimizi yitirdiğimiz,sanırım tartışma götürmez bir gerçek.
Hayat görüşümüze,dünyayı kavrayışımıza göre farklılaşsa da toplumsal olarak git gide kötüleştiğimiz,çürüdüğümüz,bozulduğumuz günlük hayatımızda birçok alanda somut,açık olarak görünüyor,duruma seyirci kalarak yaşıyoruz bu gidişatı.
Artık her şeyin bir fiyatı var;ne yazık ki, her şey satın alınabilir,her şey satılabilir.Elbette,bunun dışında yaşayanlar var;ancak,toplumumuzu saran güzel ve zengin hayat yaşama,kolay kazanma,rahatlık,bolluk içinde olma heves ve ihtirası bir hastalık olarak toplumumuzda yaygınlaşıyor.Hiçbirimiz yaşadığımız hayatın sorumlusu olmak,hesap vermek istemiyoruz. Hiçbirimiz, değerimize,topluma karşı gorevlerimiz olduğunu düşünmüyoruz.Toplumsal,ahlaki kurallar,etik değerler bizi bağlamıyor artık.
Aile hayatımızda,mesleğimizde bağlı olacağımız,özen göstereceğimiz,koruyacağımız erdemlerimize değer ve önem vermez hale geldik.
Bu ifadeler ağır ama özellikle siyaset,bürokrasi gibi kamusal alanlarımıza bakıldığında bu eleştirilerin haksız olduğu söylenemez maalesef.İnsanların ve toplumların barış,kardeşlik,eşitlik,özgürlük, adalet gibi evrensel ve vicdani değerlerini koruyamaması,geliştirememesi büyük yıkımlar getirir.
Bir toplumda herkesin kusursuz,mükemmel olması,üstün niteliklere sahip olması mümkün değildir.Ancak toplum vicdanının,genel kamuoyunun asgari müşterekleri vardır;bu asgari müştereklerin iyi düzeyde olduğu,büyüklüğü o toplumu sağlıklı yapar,birbirine bağlar.Örneğin zulme,adaletsizliğe,haksızlığa,ayrımcılıklara kötülüğe karşı olmamak toplumu çürütür ya da toplumsal olarak sağduyulu olmak, sorunlar karşısında ortak anlayışı gösterebilmek,toplumsal parçalanmaları önler.Acıda ve sevinçte birlikte olamamak, son yıllarda çokça yaşadığımız üzere değerlerimize saygıyı da bize kaybettirir.
Bir toplumda siyaset kişilerinin,toplumun önde olanlarının,hakimin,savcının,doktorun,öğretmenin,bakkalın,manavın saygınlığı yoksa,toplum birbirine olan saygısını kaybetmişse o toplumda ciddi sorunlar vardır.
Paranın,mevkinin,hak etmediği itibarı görmenin peşinde değerlerini feda edenler çoğaldıkça toplumsal çürüme,kirlenme büyür.
İktidar olma,iktidarda kalma,güç sahibi olma insanların gözünü kararttıkça ,toplumsal kirlenme toplumun her kesimine genişler; rüşvet,hırsızlık,rantçılık,bireycilik,bananecilik,toplumsal sorumsuzluklar ülkeyi sıkıntılara sokar;maddi manevi ülkenin bütün değerlerine bigane yeni kuşakların yetişmesine yol açar.
Cennet gibi bir ülkede yaşadığımız söylenir hep.Ülkemizin cennet olma potansiyelini,doğal ve insan güzelliklerini,kültürümüzün zenginliğini; her şeyimizi heba etmekten,tüm guzelliklerimizi kaybetmekten bizi kurtaracak biri mi var?
Niçin ormanlarımız,yeşil alanlarımız,suyumuz,toprağımız,insanımız,çocuklarımız için "iyi",duyarlı,sağduyulu olmuyoruz? Niçin toplumsal kaygılarımız az? Niçin bir araya gelemiyoruz,yanlışların,kötülerin,yozlaşmanın,hırsızlığın,uğursuzlugun önünde set olmuyoruz? Niçin yalnızca yakınıyor,toplum olarak inisiyatif oluşturmuyor,irade geliştirmiyoruz ?
Onurlu bir insan,kendisine yapılmasını istemediğine karşı kendini korur,toplumsal onurumuz,içimizdeki ihtiraslı,çıkarcı,kendi rahatı,mutluluğu için yaşadığı topluma kötülük yapan kişileri niçin durdurmuyor?Bir toplumu fikirlerden daha çok değerler geliştirir,korur.Değersizleşmek istemiyorsak, tüm güzelliklere,bizi biz yapan erdemlere,iyiliğe sahip çıkmamız gerekir.
Ülkemizde cezaevi masum insanlarla doluyor;suçlu kişiler yargılanmıyor,ceza almıyorsa,bizim duyarsızlığımızdandır.
Okullarımızda,üniversitelerimizde niteliksiz öğretim,"değer"siz çocuklar,gençler yetişiyorsa,bizlerin sorumsuzluğundandır.
Bugün sokaklar suç üretiyor,uyuşturucularla gençlerimiz zehirleniyorsa,bizim aldırmayışımızdandır.
Bugün işini iyi yapanlar,işini liyakatla yapmayanlardan daha az saygı görüyor,hak ettiği yerde olmuyorsa,bizim nemelazımcılığımızdandır.
Bugün hastanelerde hastalar, parası kadar tedavi alıyorsa,para için bebekler öldürülebiliyorsa,değerlerimize sahip çıkmayışımızdandır.
Bugün çocuklarımız sözlü sınavlarda kayırmacılığa ayrımcılığa uğruyor,atanamıyor,iş bulamıyorsa biz,sesimizi çıkarmadığımız içindir....
Toplumsal yaralarımız o kadar çok ki; biz bu kötü durumdan ancak birbirimizi severek,birbirimize inanarak,güvenerek,birbirimize dayanarak kurtulabiliriz.
Sağlıklı,dayanışmacı toplum olabilmek ortak değerlere sahip çıkmakla mümkün ancak.