Çok küçük bir kızın da ne hayalleri olurmuş. Evimiz çarşıya ve yazlık sinemaya yakındı. Her filmin değişmesinde hayal kurmaya çok müsait filmler gelirdi. Özellikle kanun namına( bu filmin adını ve konusunu hala hatırlarım), Dikmen Yıldızı ve benzeri filmler.
Hemen hemen her film değişiminde sinemaya giderdik. Sinemadan sonra Dikmen yıldızında ki kız gibi pantolon giyer ata biner düşmanlara savaşanlara yardım ederdim hayallerimde. Eskiden televizyon yok, çoğu evlerde radyo yok, düşlerimiz hayallerimz vardı. Hayallerimde uçsuz bucaksız çayırlarda at koşturur. Ok atar yarışmalar kazanırdım. Nihal Adsız’ın romanındaki Almıla gibi.
Eskiden televizyon hiç yok radyoda herkeste yok. Belediyenin yaptığı yayınlardan haberleri, Yurttan Sesler yayınından türküleri ve Türk sanat müziği programından şarkıları dinlerdik. O zaman ilçemizde huzur vardı. Kimsede silah yoktu. Kimse aile kavgalarında karısını , ya da başka yabancıları öldürmez, darp etmezdi. Herkes birbirini tanır. Kimse kötülük düşünmezdi. Uzak, yakın komşulara akşam oturmalarına gidilir. Orada büyüklerden biri çocuklara masal anlatır, bazen matematikten sorular, problemler sorar yarışmalar yaptırırdı. Gündüzleri okul dönüşü oyunlar oynardık. Bizim sokağımız hep akrabalarımızdı. Yaz günleri kadınlar elişlerini eline alır, kimin kapısının önü müsaitse sulanıp süpürülür, bır kilim bir kaç minder getirilir , hem elişlerinl yaparlar, hem de blz oynarken göz kulak olurlardı. ( ben şimdi öyle düşünüyorum).çünkü en küçük tartışmalarımızda bizi uyarırlardı. Uzak köylerde, uzak mahallelerimizde halamlar, teyzemler vardı. Onlara da ara sıra giderdik. Gitme araları uzayınca ben rüyamda koşarak şu köşeyi dönünce onlara giderdim. Sabah da babama ; rüyami anlatırdım. Babam da onlar düş değil kızım, düşünce kafanı boş şeylerle doldurma derdi. Çünkü oralaraarabayla, traktörle, at arabalarıyla gidilirdi. Bizim de onlarımızdan hiç biri yoktu. Babamın bağ bostana gidecek bir boz eşeğimiz, sütünü sağmak için bir ineğimiz, bir kaç tavuğumuz ve bir de kedimiz vardı. Daha ne olsun. Öyle herkesin arabası yoktu. Herkesin radyosu bile yoktu. Bizim de yoktu. Şimdi düşünüüyorum da iyi ki de yokmuş. Şimdi dünyanın her köşesindeki insanların dertleri ile dertleniyor. Üilemizde doğru yapılmaya işlere kızıyoruz. Sürekli stres. Dünyanın her köşesinden acılar üzüntüler. Kötülük yeryüzüne çıktı.
Şimdi senin derdin ne diyeceksiniz: benim derdim çocukken kurduğum hayaleri tekrar ta içten kursam diyorum. Halama teyzem gitmek değil derdim. Akşam kurduğum hayalleri taaa derinden kursam, yeni yıl akşamı haya kurarken uyuyup kalsam. O hayallerimle yatakta dönüm dursam. Annemin hayali başıma gelse eskiden olduğu gibi daha ne uyuyorsun kızım dese. Gözümü açınca tv de haberler bu ülke artık uyandı. Bundan sonra her şey daha güzel olacak dese. Yeni yılda bütün hayallerim gerçekleşse ne olur. Belli olmaz belki de olur.
Neyse yeni yılımız kutlu olsun. Sağlık olsun, vicdan merhamet versin Allahım bizi yönetenlerin içlerine adalet duygusu versin. Ülkemiz cennet bahçesi olsun, sadece bizlerin olsun. Herkes kendi ülkesinde mutlu olsun.
Sağlıkla sevgiyle kalın can arkadaşlarım.