Pet türü plastik, selüloz ve tekstil atık sularının geri dönüşümünde kullanılmak üzere 3 ayrı enzim geliştiren moleküler biyolog Begüm Esra Aytan:
"Kimyasal geri dönüşüm süreçleri, ek kimyasal ve ekipmanın yanı sıra yüksek ısı kullanımını da gerekli kılarken çevre dostu enzimler yüksek ısıya ihtiyaç duyulmadığı için enerji tasarrufu sağlıyor ve operasyonel maliyetleri azaltıyor"
Plastik ve selüloz atıklar ile tekstil atık sularının geri dönüşümünde kimyasal kullanımının önüne geçebilmek amacıyla çevre dostu enzimler geliştiren moleküler biyolog Begüm Esra Aytan, bu enzimlerle yapılan geri dönüşüm işleminde yüksek ısıya ihtiyaç duyulmadığı için enerji tasarrufu sağlandığını ve operasyonel maliyetlerin azaldığını söyledi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının verilerine göre 2019'da atık işleme tesislerine geri kazanım amacıyla gönderilen atık miktarı 11 milyon 196 bin 504 ton, bertaraf edilmek üzere gönderilen atık miktarı ise 7 milyon 777 bin 422 ton olarak gerçekleşti. Beyan edilen tehlikesiz atığın yüzde 47,29'u geri kazanılmak üzere atık işleme tesislerine, yüzde 32,85'i ise bertaraf edilmek üzere düzenli depolama ve yakma tesislerine gönderildi.
Atık miktarını azaltmak kadar uygulanan geri dönüşüm yöntemlerinin biyolojik olması da doğanın korunmasına katkı sunuyor. Biyolojik geri dönüşüm için de genetik mühendisliği teknikleriyle geliştirilen enzimler kullanılabiliyor.
Fiziksel ve kimyasal geri dönüşüm süreçlerine alternatif olarak biyolojik enzimler geliştiren Geneon Biyoteknoloji kurucusu Begüm Esra Aytan, AA muhabirine çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Türkiye'de ve dünyada geri dönüşümün genellikle fiziksel ve kimyasal olarak yürütüldüğünü, kendilerinin ise bu işlemin tamamen biyolojik bir şekilde yapılması amacıyla yola çıktıklarını belirten Aytan, "Bunu yapmak için gen teknolojisini kullanıyoruz ve istediğimiz herhangi bir atığı geri dönüştürecek olan tamamen biyolojik enzimleri mikrobiyal kültürleme yöntemiyle üretiyoruz. Bakterilerden ilham alarak doğaya göre çok daha hızlı ve tamamen biyolojik proseslerle aynı enzimleri üretiyoruz." dedi.
Aytan, kimyasal geri dönüşüm süreçlerinin ek kimyasallar ve ekipmanın yanı sıra yüksek ısı kullanımını da gerekli kıldığını, çevre dostu enzimlerin ise yüksek ısıya ihtiyaç duyulmadığı için enerji tasarrufu sağladığını ve operasyonel maliyetleri azalttığını vurguladı.
- "Açığa çıkan ham maddeler tekrar kullanılabiliyor"
Üç farklı enzim geliştirdiklerini ve bu enzimlerin; pet türü plastiği ve selülozu parçaladığını, tekstil atık sularının geri dönüşümünü sağladığını kaydeden Aytan, enzimlerin su şişelerinde, gıda ambalajlarında kullanılan polietilen tereftalat denilen pet türü plastiği tamamen biyolojik olarak parçalayabildiğini ve tamamen biyolojik bir ürün olması sayesinde açığa çıkan ham maddelerin her sektörde tekrar kullanılabildiğini aktardı.
Kimyasal geri dönüşüm işlemiyle plastiğin parçalanması için 200 ila 400 santigrat derecede değişen sıcaklıklarda yaklaşık 15 farklı kimyasal ile pahalı ekipmanların kullanıldığını anlatan Aytan, geliştirdikleri enzimle, 40 santigrat derecede ve zararlı kimyasalların bulunmadığı bir süreçle plastiği ham maddelerine ayırabildiklerine dikkati çekti.
Selülozu doğada olduğundan çok daha verimli ve hızlı çalışır bir hale getirerek parçalayan bir enzim geliştirdiklerini bildiren Aytan, şöyle devam etti:
"Bu enzim bitkisel veya hayvansal atıklardan elektrik enerjisi üreten biyogaz sektöründe kullanılıyor. Burada en büyük problemlerden biri, içerisinde selüloz gibi çok büyük moleküllerin bulunması ve bunların gaz verimini dolayısıyla elektrik üretim verimini düşürüyor olması. Bizim burada yaptığımız iş ise bu tarz büyük molekülleri önden parçalayarak içeride 5 kata varan bir verim artışıyla çok daha hızlı bir gazlaşma ve elektriğe dönüşüm işlemlerini sağlıyor olmamız."
Tekstil atık sularının geri dönüşümünde kullanılmak üzere geliştirdikleri enzim hakkında da detaylar paylaşan Aytan, "Bu, bakterilerimizle ürettiğimiz, tekstil atıklarının içerisindeki boyar maddeleri parçalayan bir enzim. Parçalama aktivitesi sayesinde hem boyanın renk verme özelliğini kaybetmesini sağlıyor hem de toksinlerinden arınmasını sağlıyor. Dolayısıyla enzimle muamele ettiğimiz su, boyama işlemlerinde tekrar tekrar kullanılabiliyor." diye konuştu.
Türkiye'nin dünyadaki tekstil sektöründe öne çıkan 5 ülkeden biri olduğunu hatırlatan Aytan, buna bağlı olarak üretim sürecinin çok fazla su kullanımını gerektirdiğini, tekstil atık suların geri dönüşümü için geliştirmiş oldukları enzimin su tasarrufuna katkıda bulunduğunun altını çizdi.
- İhtiyaca özgü enzimler geliştiriliyor
Son kullanıcı için olabildiğince kolay, kendi sistemlerine rahatça entegre edebilecekleri, mümkünse ekstra ekipman almadan geri dönüşüm sürecini uygulayabileceği bir reçete hazırladıklarını ifade eden Aytan, ihtiyaca özgü enzim geliştirme süreci hakkında şunları söyledi:
"Firmadan atıklarını alıyoruz, karakterize ediyoruz, laboratuvarımızda çalışıyoruz. AR-GE aşaması bittikten kısa bir süre sonra da kendilerine bir reçete sunuyoruz. Bu reçetede ürünü hangi sıcaklıkta, nasıl ve ne sıklıkla kullanmaları gerektiğini, ekstra ekipman gerekip gerekmediğini iletiyoruz. Özellikle tekstil ve biyogaz sektöründe neredeyse hiç ekstra ekipman gerekmeden yalnızca enzimleri ilgili tanklara uygulamak suretiyle kullanım sağlayabiliyoruz."
Hedeflerinin; kimyasalla yapılan her şeyi biyolojik olarak yapabilmeyi sağlayacak enzimler geliştirmek olduğunu dile getiren Aytan, yakın zamanda dünyanın en büyük tekstil firmalarından biriyle ortak proje gerçekleştirecekleri bilgisini paylaştı. İSTANBUL (AA)