27 Aralık Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 102. Yıldönümü. Bugün anısına 85 yıldır geleneksel olarak yapılan Büyük Atatürk Koşusu’nun bu sene 27 Aralık’ta 86’ncısı yapıldı.

Bu anlamlı koşu öncesinde yanılmıyorsam 24 Aralık’ta Kırşehir de yarışır ve ilk 6’ya giren sporcular 27 Aralık’taki Ankara’daki Büyük Atatürk Koşusu’na katılma hakkı elde eder ve ilimizi temsil eder.

Yıllar önce Kırşehir Öğretmen Okulu Futbol Takımı’nda oynuyorduk. Saygıdeğer Beden eğitimi öğretmenimiz Mehmet Cankalp futbol takımını koşuya dahil etmişti. Bu hem antrenman, aynı zamanda bir taktik anlayıştı.

Biz futbolcular çok hızlı bir çıkış yapacak, rakip koşucuları yoracak, sonra yarıştan çekilecektik. Şimdi buna benzer bir şey pist yarışlarında var. Tavşan atlet dedikleri… Yani biz o zaman bir anlamda tavşan atlettik.

Yarış başladı. Biz 100 metre koşuyor gibi fırladık. Rakipler peşimizde bu arada yarış Atatürk’ün Kırşehir’e gelişinde ilimize giriş yaptığı yer alan Kılıççı Köprüsü’nden başlar, eski Valilik binası önünde son bulurdu.

Bir kilometre kadar son sürat koşuyoruz. Ama ben kafaya koydum, yarışı bitireceğim. Ben temkinli koşuyorum. Kulakları çınlasın Vehbi Kocaöz koşudaki görevini bitirmiş, yarışı bırakmış, yolun kenarından bana sesleniyor, “Bırak oğlum daha ne koşuyorsun, görev bitti” diyor.

Ben de inatlık var, “Hayır oğulum ben koşacağım” diyorum. İlk 6’şya girip Ankara’daki Büyük Atatürk Koşusu’na katılmayı kafama koymuşum.

Yarışın sonları yaklaşırken, önümdeki üç atletin oluğunu çok iyi hatırlıyorum. Bitime 100-150 metre filan var. Yani ben dördüncü oluyorum ve koşuya katılmayı garanti gördüm kendimce…

Bu anlamda çok rahatım. Ön tarafı kontrol ediyorum, ama arkayı hiç düşünmüyorum. Bu rahatlıkla devam ederken, beni üç kişi geçmiş hiç haberim yok. Tabi yorgunluk ta var.  Yarış bitti ve ben kendimi dördüncü oldum yanıyorum. Cankalp öğretmenime dördüncü olduğumu söylüyorum. O da seviniyor. Ama listeleri kontrol ettiğimde 7’nci olduğumu görüyorum.

Bana “Hadi lan üçkâğıtçı bana hani dördüncü oldum diyordun, yedinci olmuşsun ya” diyor ve tabi bende büyük hayal kırıklığı…

İnanmıyorum ve listeleri kendim kontrol etmeye gidiyorum. Ama sonuç hüsran yedinci olmuşum.

Bu benim açımdan büyük bir ders oldu. Ta o yıllarda sonucun maç bitmeden belli olmayacağı dersini almıştım.

Ama bu hayalimi üniversite yıllarda gerçekleştirdim. İstanbul’daki koşularda okul olarak birinci olmuş ve Ankara’daki Büyük Atatürk Koşusu’na katılmıştık takım olarak.

Ne mutlu bana ki böyle büyük bir onuru yaşamak bana nasip oldu.

86’ncı Büyük Atatürk Koşusu’nun benim gençliğimde olduğu gibi tekrar büyük coşkuyla yapılmasını diliyorum.

***

İlk yarının son maçında sahamızda Kırklarelispor’la 0-0 berabere kaldık. Maçla ilgili yorum yapacak doğru dürüst bir şey bulamıyorum. Tatsız, tuzsuz, zevksiz koca 90 dakika boşunca birkaç gol pozisyonu dışında sıkıcı bir maç oldu.

Ben sadece seyircilerimize şu öneride bulunmak istiyorum.

Lütfen şu oyuncu değişikliklerinde hocaya baskı yapmayı bırakın. Takdir hakkını ona verin. Çünkü bir hafta boyunca onlarla birlikte olan, son durumlarının ne olduğunu onlardan iyi bilemezsiniz. Bırakın kararı onlar versinler.

Umarım ikinci yarıya maçlarında daha iyi bir performans gösteririz.

Maçın hakemini diğer maçların hakemleriyle kıyasladığımızda beğendim. Bu anlamda ne seyircilerden, ne de sporculardan pek tepki almadı. Eski bir hakem olarak bundan mutlu oldum. İyi hakem görmeyi de özlemişiz.

***

Son yıllarda izlediğimiz futbol maçlarındaki kalitesizlik bana okul maçlarında her branştaki komediyi anımsattı.

Spordaki bu kalite düşüklüğü her branşta, her kademede var ne yazık ki!..

Bu durum ülke sporu adına beni çok üzüyor. Çünkü ben sporla doğdum, sporla öleceğim. Bir Beden eğitimi öğretmeni, profesyonel futbolcu, profesyonel hakem, gözlemci olarak nasıl üzülmeyeyim.

Geçmiş ve bugünden birkaç örnek vermek istiyorum.

Cacabey Ortaokulu’nda çalıştığım yıllarda kız voleybol takımımızla 4 tane smaçör vardı. Son yıllarda izlediğim okul voleybol maçalarının ismini o yıllardaki maçları düşününce değiştirdim. Ve voleybol adını manşetbol olarak değiştirdim.

Yine emekli olmadan önce izlediğim bir hentbol maçı var ki evlere şenlik! Tiyatroya gitmeye gerek yok!

Bu gibi nice maçlarda nice örnekler anlatabilirim ama gerek yok.

Sevgili meslektaşlarım bana kızmasınlar. Ben onları doğrudan suçlamıyorum. Sorun sistemde.