Kırşehir’de buğday hasadının ardından vatandaşların kışlık telaşları arasında bulunan bulgur kaynatma telaşı başladı.

Her yıl Temmuz ayının sonları ile birlikte Ağustos-Eylül aylarında büyük kazanlarda kaynayan hedikler bulgur oluyor. Doğal bulgur tüketmek isteyen ev hanımlarının meşhur bulgur kazanları da bu günlerde kaynıyor. Kırsal kesimlerde oldukça yaygın olan bulgur kaynatma işlemi, kurulan büyük ocaklarda büyük kazanların yerleştirilmesiyle yapılıyor.

Kırşehir'de buğday hasadının sona ermesinin ardından kadınların kışlık telaşları arasında bulunan bulgur kaynatma işlemleri Kırşehir merkez ve köylerinde başladı.

Kırşehir ve köylerinde vatandaşlar, dev kazanlarda büyük bir emekle buğday kaynatarak kış aylarına hazırlık yapıyor. Tarladan hububat hasadının toplanmasıyla kaynamaya başlayan buğdaylardan bulgur elde ediliyor.

Eli nasırlı üreticiler bir araya geldi Eli nasırlı üreticiler bir araya geldi

Hasat yapılan buğdayların yıkanmasının ardından kurulan ocaklar üzerine konulan bakır kazanlarda bin bir güçlükle kaynatılan buğdaylar daha sonra yerlere serilen çadır ve hasırlar üzerinde kurutulmaya bırakılıyor. Kuruyan buğdaylar daha sonra bulgur olmak üzere değirmenlere gönderiliyor. Kimi vatandaş kendi kışlık yiyeceğini hazırlıyor kimi vatandaş ise yaptığı bulgurları satarak ev ekonomisine katkı sağlıyor.

Kırsal kesimde oldukça yaygın olan ve geleneksel yöntemlerle gerçekleştirilen bulgur kaynatma işlemi vatandaşlar arasında birlik ve beraberliği de sağlıyor.

Kırşehir’de her yıl bulgur kaynattıklarını söyleyen Suna Alkan, "Buğdaylarımız tarladan geliyor. Bir gün önce yıkıyoruz ertesi gün sabah kaynatmaya başlıyoruz. Akşama kadar sürekli karıştırarak kaynatıyoruz. Pişince kurumaya bırakıyoruz ve değirmenlere çektirmeye gönderiyoruz. Köy bulgurlarımız böyle oluyor. Her yıl Kırşehir’de geleneksel olarak yapılıyor. Herkes böyle kaynatıyor. Bulgur kaynatmak çok zor oluyor” diye konuştu.

Bulgur kaynatmanın zahmetli olduğunu söyleyen Aslıhan Çetiner ise, “Bulgurumuz tarladan biçiliyor, patoslanıyor, torbalara doldurup eve getiriyoruz. Çeşmenin başına gidiyoruz güzelce yıkıyoruz. Yıkanınca torbalara koyup getiriyoruz ertesi gün kazanlarımız kuruluyor. Buğdayları kazanlara aktarıyoruz, hedik haline geliyor. 3 gün de çadır ve hasırlarda kuruyor. Çok zahmetli oluyor. Yemesi güzel ama yapması çok zahmetli” ifadelerini kullandı.

Muhabir: Fahrettin Toker