İstanbul’dan Antalya’ya uçakla geliyorum. Uçak yükselirken manzara ayrı bir güzel, uçak bulutların yükselince hele ne güzellikler bir görseniz.

       Bütün bulutlar öbek öbek. Sanki koyunlar birbirine yaslanarak yatmışlar gibi. Biraz ilerleyince pamulların arasında insan resimleri . Biraz ilerleyince uçak bulutlar el ele tutuşmuşlar halay çekiyorlar. Şunların resimlerini çekeyim derken, kocaman bir bulut halay çeken bulutların önünü kapattılar. Beyaz bulutların bir zerresi bile kalmadı. Resim de  çekemedim. Aklıma Cahit Kulebi’nin  oratoryasından iki dörtlük geldi aklıma.

     Gök yüzünde kara kara bulutlar

      Başımıza nerden geldiniz

       Bizler konuk severiz ama

        Düşmanları sevmeyiz.

         Gökyüzünde kara kara bulutlar

          Hayın mı hayın

           Bir gün gelir hesabını sorarız

            Buralar da durmayın.

    Benim en sevdiğim şiirlerden biriydi. Her on kasımlar da, milli bayramlar da koro çalışması olurdu. Bazı bölümlerinde koro, bazı bölümlerinde solo okunurdu. Ben hep bu iki dörtlüğü okurdum.  Çok güzel günlerdi o günler. Koşmak oynamak, böyle özel günlerde duygulanıp ağlamak, durmadan gülmek, özgürce her istediğin fikirleri savunabilmek. Özgürce yaşamak en güzel yemeklerden bile çok güzel. İnşallah bir gün , çok yakında güzel günler gelecek.

      Önceden nisan ayı çok sevdiğim aylardan biriydi. Çocukluğum da nisanda yağan yağmurda ıslanmak biz çocuklar için çok eğlenceliydi. Öğretmenliğimde bayrama hazırlamak rontlar, cimnastik hareketleri yaptırmak, koro hazırlamak bütün günlerimizi alırdı.

      İki bin on bir eylül ayıyla başlayan o zor günler iki bin on ikinin , yirmi dört nisanına eşimin hastalığı nedeniyle hastaneler arasında git gelle geçti. Kemoterapiler arkasından ameliyat, tekrar kemoterapiler. Kanser hücresi bitti ama o ilaçlar başka organları da bitirdi. Buu kadar acılardan sonra yirmi dört nisan salı günü vefat etti. Bu acıyı Allahım kimseye tattırmasın. Beni en çok üzen de son günlerinde öleceksem birlikte ölelim, ben korkarım Emine dedi. Ama herkes tekbaşına ölüyor birlikte ölen çok az. Hayırlısı olsun bir gün ben de öleceğim. Ölümü herkes vakti gelince tadacak. Çaresi yok. Ruhun şad mekanın cennet olsun İsmail’im.

     Bu gün bizim cadde çok neşeliydi. Yeni açılan okulda yirmi üç nisan şenlikleri vardı. Öğrenciler trampetler eşliğinde , ellerinde bayraklarla yürüdüler. Şiirler okudular. Bizde çocukluğumuzda trampetler eşliğinde sokaklardan bayram yerine kadar yürürdük. Öğrencilerin cıvıltılarını özlemişim. İyi geldi. Acılar, tatlılar birbirine karıştı. Hayırlısı olsun.

     Yirmi Üç Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun. Artık her şey kutlu olsun. Artık her şey güzel olsun. Sevgili Atatürk’ü mü saygı, minnetle anıyorum. Ruhu şad, mekanı cennet olsun.

“Sana borçluyuz taa derinden 

  Çünkü yurdumuzu sen kurtardın.

    Hasta yorgun düşmüştük.

     Yaralarımızı sen sardın”

 Bayramımız kutlu olsun canım arkadaşlarım. Saygıyla sevgiyle kalın canlarım.