Halkımız asgariyi, azamiyi nerden bilecek... Allah bilir milletvekillerinden bazı seçilmiş parti askerlerinden kaçı askeri diyordur asgari yerine!
Ellerine tutuşturulan bütçe hakkındaki görüşlerini açıklamak için Meclis kürsüsüne çıktıklarında canlı sağ olsun!
Kürsüye çıkmak zor iştir, yürek ister. Ben kendimden biliyorum. Seneler önce bir Diş Hekimleri Birliği Genel Kurulu’na Kırşehir Delegesi olarak katılmıştım. Önceden hazırlayıp cebime koyduğum konuşma metnini sıram gelince okumak için bekliyorum ki yüreğim yerinden fırlayacakmış gibi çarpmaya, elim ayağım titremeye başladı. Baktım olmuyor vazgeçtim ya oracıkta yığılıp kalsaydım iyi ki geçmişim!
Saadet Partisi sözcüsüne hayran olmamak haksızlık olur. Sen üç koroner arterin tıkalıyken tek sağlam damarla çık ortaya 322 mebusu yerinden hoplatan o müthiş konuşmayı sürdür ve şahane bir seçimle koca Şair Sezai Karakoç’tan kurşun ağırlığında sözlerle bitir.
Ve enfarktüs geçir ölmeye yat! Helal olsun. Allah onu cennetiyle onurlandırsın. O zaten hakikat cennetinin has bahçesinden oraya gelmiş. Ruhu şâd olsun.
Yine aynı görüşten rahmetli Başbakanlarımızdan Necmettin Erbakan’ın bir sözünü burada yeri gelmişken hatırlatmak isterim.
1970’lerde Milli Nizam veya Fazilet Partisi Genel Başkanıydı Necmettin Erbakan. Kırşehir’deki Saray Sineması salonunda yapılan bir kongrede Kırşehir halkına hitap ederken şöyle demişti, hala kulaklarımda:
“İslam’a ve bana göre bir ağır işçinin yevmiyesi alnın teri kurumadan verilmeli. Bu para 1 gram altın değerinden az olmamalıdır.”
(NOT: O tarihte 1 gram altın 10 liraydı. Hiç unutmuyorum. Asgari ücret kat TL oldu acaba?)
Mona-Rosa ve balkon ve anne ve çocuk şiirlerinden müteveffa büyük Türk şairi Sezai Karakoç’la bağlayalım sözümüzü:
“Sen kış güneşi misin, yakarsın ısıtmazsın”