Kırşehirli müzisyen 38 yaşındaki Yaşar Apaydın: "Hiç kursa gitmedim, eğitim almadım, bu işin mektebini de okumadım. Kulağımız bu müziklere aşina olduğu için heves de vardı, demek ki ekmeğimiz de bundanmış"

 

5 soruda yetkisiz çakar ve ruhsatsız silahlara yönelik düzenlemenin merak edilenleri 5 soruda yetkisiz çakar ve ruhsatsız silahlara yönelik düzenlemenin merak edilenleri

UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı'na 2019 yılında müzik alanında dahil olan Kırşehir'de müzisyen 38 yaşındaki Yaşar Apaydın, abdal kültürünü yaşatmaya çalışıyor.

Çocukluğunda ünlü halk ozanı Neşet Ertaş'ı dinleyen Apaydın, müzik serüvenine 2007 yılında düğünlerde, asker uğurlama eğlencelerinde ve özel günlerde sahne alarak başladı.

Organizasyonlarda ilk zamanlar solist olarak sahne alan, 2012 yılında ise bağlama çalmaya başlayan Apaydın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sürekli Neşet Ertaş'ın videolarını izlediğini belirterek, "Düğünlerde sahne aldığım ustalarımdan da etkilendim. Mızrap tutarak, 'pençe atma' derler bizde, onlar gibi yaparak bağlama çalmayı öğrendim." dedi.

Müzik eğitimi almadığını belirten Apaydın, "Hiç kursa gitmedim, eğitim almadım, bu işin mektebini de okumadım. Kulağımız bu müziklere aşina olduğu için heves de vardı, demek ki ekmeğimiz de bundanmış. Saz çalmaya başlayıp türkü söyleyince daha fazla talep gördüm. Düğünlere, konserlere, özel eğlencelere tek gitmeye başladım." diye konuştu.

Apaydın, televizyon, radyo programlarına katıldığını, kendisini sürekli geliştirdiğini ve daha fazla tanındığını söyledi.

KIRŞEHİR DIŞINDA DA SAHNE ALIYOR

Geçen yıl TRT'de "Sen Türkülerini Söyle" yarışmasının elemelerine, 2 kez TRT Radyosu'nda Gülşen Kutlu'nun programına, TRT Müzik'te "Zamane" programına katıldığını anlatan Apaydın, “Çağrıldığın yerde erinme, çağrılmayınca görünme derler bizim burada. Sadece Kırşehir değil, Ankara, İstanbul, Antalya, İzmir, Bursa'da etkinliklere katıldım. Hemşehrilerimiz, Kırşehirliler gecelerine davet ediyor, ben de gidiyorum. Halkımız, söylediğim türküleri sosyal medyada paylaşıyor, insanımız da görüyor, düğünlerine, konserlere, festivallere davet ediyorlar." ifadelerini kullandı.

Bağlamasına Neşet Ertaş'ın fotoğrafını işlettiğini, Ertaş ile yıllar önce çektirdiği fotoğrafı cep telefonunda sakladığını belirten Apaydın, büyük ustaların türkülerinde yaşanmışlık, dert, aşk olduğunu, hepsinin sözlerinin duyguyla yazıldığını ve halen insanları etkilediğini vurguladı.

"İDOLÜM NEŞET ERTAŞ"

Apaydın, "İdolüm dediğim, rahmetli Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş'tır. Muharrem Ertaş, Çekiç Ali, Hacı Taşan, Bahri Altaş, Dursun Uçar gibi ustaları da kendime örnek aldım. Bunlar, izinden gidilecek insanlar. O ustaların izinden gidiyorum, o geleneği devam ettirenlerden biriyim acizane. Bozlak kültürü ölmemeli." dedi.

Apaydın, gençlere sahip çıkılarak abdallık geleneğinin devam ettirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

ABDAL KÜLTÜRÜ

Orta Asya ve Horasan'dan Anadolu'ya göç eden Türkmen aşireti Abdallar, düğün, sünnet ve özel günlerde müzisyenlik yaparak Türkmen kültürünü yansıtmaya çalışıyor.

Karacaoğlan ve Dadaloğlu'na ait şiirlerin yanı sıra sözü ve müziği kendilerine ait olan eserler de icra eden Abdallar, bozlak ve türkü geleneğinin yaşatılmasına katkı sunuyor.

"Bozkırın Tezenesi" olarak bilinen Neşet Ertaş, babası Muharrem Ertaş, Çekiç Ali, Hacı Taşan, Bahri Altaş, Dursun Uçar, bu kültürle özdeşleşen isimler arasında öne çıkıyor.

Kaynak: KIRŞEHİR (AA) - SERKAN GÜNER