Anadolu toprakları bizim. Kahramanlarımız ALPASLAN’LAR, SELÇUKLU SULTANLARI, OSMANLI PADİŞAHLARI, GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜMÜZÜN bize hediyesidir. Bu ülkede “Ben TÜRKÜM, ben MÜSLÜMANIM” diyebiliyorsak, önderlerimize borçluyuz. Kurtuluş Savaşımızı kazanan ve cumhuriyetimizi kuran ATATÜRK’ÜMÜZE VE SİLAH ARKADAŞLARINA BORÇLUYUZ. Emanet aldığımız vatanımızı ve cumhuriyetimizi korumak, yaşatmak ve ilelebet müdafaa etmek bizlerin asli görevlerimizdendir.
Bugünlerde altın madeni tercih edilir olmakta. Zeytin ağaçlarının kesilmesine ve yeraltında bulunan altın madenlerini çıkarma sevdasına kendilerini kaptıranlara. Burada bilmemiz gereken konu şudur. Altın madenlerinden zeytin ağaçlarının ve onlardan üretilen sofralık zeytinlerimizin ve onlardan elde edilen zeytinyağlarımızın daha kıymetli olduğunu bilmemizdir. Bir kere ağaçlar nesli içinde en uzun ömürlü ağaçlardan biri zeytin ağaçlarıdır. Yaşadığı süre içerisinde hiç hastalanmayan ağaçlardan biri olduğuna. Her yıl ürün verdiğine. İnsanların sağlığını en iyi koruyan bir bitki olduğuna bakınız. Bu durumlar insanlar için paha biçilmez önemdedir. Ama ikide bir zeytin ağaçlarımızın kesilmesine ve altında altın madeni olduğu için, madencilerin kazançlarını artırma, ceplerini para ile doldurma sevdasına düştük.
1950’lerde İspanya’nın Türkiye üzerinde oynadıkları oyunu anlatmıştık. Zeytin ağaçlarını ve aşı yapıldığı fidanları satın aldıklarını, Akdeniz ve Ege Denizi ve Marmara Denizinin dağ yamaçlarındaki fidanları, kökleriyle satın aldıklarını ve bunu iyi sayan bir yönetimimiz olduğunu anlatmıştık. Kaz Dağları halkımızın, zeytin ağaçlarının kıymetini bildiklerini ve zeytin ağaçlarımızın kesilmesine direndiklerini ve kesilmesini engellediklerini de şerefle görmüştük. Ne hikmetse şimdilerde zeytin ağaçlarımızın sökülmesine ve altından altın madeni işletilmesine gayret ettiklerini görüyoruz. Bu durum Alpaslanlara, Selçuklu Beylerine, Osmanlılara ve Fatih Sultan Mehmetlere ve de ne çok sevgi ve saygı duyduğumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüze hakaret anlamı taşıdığını görmezden gelmektedirler.
Şunu açıkça söyleyim. Zeytin ağaçlarını kesmenin ve altında altın madeni aramaların savunucularını, ne Türklükle ne de Müslümanlıkla uzaktan yakından ilgileri alakaları yoktur. Dünyada zeytin üretimini en birinci ülkesi benim güzel yurdumdur. Benim Türkiye’mdir. Ancak dünyada beşinci ülkeyiz. Bin yıl ömürlü zeytin ağaçlarını yetiştirin. Altın madenlerinin kıymeti neyse, altının kıymetini bine katlayan zeytin ağaçlarını dikelim. Ülkemizin geleceğini garanti altına alalım. Sizler hiç mi bilmiyorsunuz? Akdeniz çevresinde yaşayan insanların daha sağlıklı ve daha uzun ömürlü olduklarını? Bırakınız uzman doktorları diyet uzmanlarını sıradan insanlarımız bile, Akdeniz mutfağı ile beslenen insanlarımızın daha sağlıklı yaşadıklarını bilirler.
Bak kardeşim zeytinyağımızın rengini bilmeyen yoktur. Altın sarısındadır rengi. Baktığımız zaman insanı yüzüne gülen altın sarısıdır. Hele zeytinyağının soğuk sıkma olanını hep söylemektedirler. Soğuk sıkma zeytinyağları tüketin demektedirler. Bir de tereyağı ile beslenmemizi sürekli anlatmaktadırlar. İyi de bu ülke insanlarını, sağlıklı beslenmelerinden ve uzun ömürlü olmalarından yöneticilerimiz sorumludur.
Altın madeni toprakları siyanürle yıkanarak ayrıştırılır. Maden çıkarıldıktan sonra ocak kapatılır. İşler üç beş sene sonra biter. Geriye zehirlenmiş tonlarca toprak ve zehirlenmiş tonlarca su kalmaktadır.
Şu bilgiyi de öğrenmenizi isterim. Tüm ülkelerin ortak kararları şudur. Dünyada zeytin ağaçları ile sakız ağaçlarının kesilmesi yasaktır. Bu ağaçları kesmek suçtur. Eğer altın madeni çıkarmak isteniyorsa, Erzurum’un bir ilçesinde, kayalarla kaplı, üzerinde dikili bir ağacın bulunmadığı gibi yerlerde maden çıkarma işleri yapılmalı. Üzerinde zeytin ağaçları bulunan alanlarda altın madeni arama işi yaptırılmamalıdır.
Size söyleyeyim. Türkiye’de zeytin ağaçlarımızın kesilmesine en çok sevinen ülkeleri biliyor musunuz? Söyleyeyim. İspanya ve İtalya’dır. Nedenini siz düşünün!..