Zehir ve Cevher

İnsan, doğuştan tamamlanmış bir varlık değildir. Hamdır, açıktır ve biçim almaya mahkûmdur. Bu biçimi veren ise çoğu zaman bireyin kendi iradesinden çok, içinde yaşadığı toplumsal iklimdir. Bu nedenle İnsanın içindeki zehri de cevheri de ortaya toplum çıkarır. Bireyin ahlâki ve psikolojik kaderi büyük ölçüde toplumsal şartlarla örülür.

İnsan ne bütünüyle melek ne de doğuştan şeytandır. Varlık olarak her ikisini de taşır. Merhamet de zulüm de, adalet de, hile de insanın fıtratında bulunur. Ancak hangi imkânın gerçekleşeceğini belirleyen şeyler;

Aile yapısı,

Eğitim sistemi,

Ekonomik adalet,

Kültürel değerler,

Hukukun güvenilirliği

ve en önemlisi toplumsal temsil ve örneklerdir.

Adaletin ödüllendirilmediği, liyakatin değersizleştirildiği, dürüstlüğün safça görüldüğü toplumlarda insan, hayatta kalmak için zehrini öne çıkarır. Buna karşılık güvenin, hakkaniyetin ve emeğin kıymet gördüğü toplumlar, insanın cevherini parlatır.

Toplumsal bozulma, bireysel ahlâkı da bozar. Sürekli baskı altında tutulan, değersizleştirilen, umudu elinden alınan insan zamanla savunma tepkisini geliştirir. Bu tepkileri;

bencilliğe,

fırsatçılığa,

öfkeye,

vicdansızlığa

dönüşebilir.

Buradaki zehir, çoğu zaman doğuştan değildi.Hayatta kalma çabasıdır. İnsan, adil olmayan bir düzende erdemli kalmanın bedelini çok ağır ödüyorsa, zehir bir mecburiyeti doğurur.

Cevher, güven ortamında, hakkın teslim edildiği yerde, insanın insan olmaktan utanmadığı toplumlarda ortaya çıkar. Bir çocuk,bir genç vs.

Doğruyu söyleyince cezalandırılmıyorsa,

emeğinin karşılığını alıyorsa,

örnek aldığı kişiler tutarlıysa,

içindeki iyilik cesaret bulur.

Toplum, insanın aynasıdır. İnsan, kendisine nasıl davranıldığını içselleştirir. Sürekli değersiz hissettirilen birey, başkasını değersizleştirmeyi öğrenir.

Saygı gören ise saygıyı üretir.

Bu gerçek, bireysel suçu tamamen ortadan kaldırmaz. Ancak toplumsal sorumluluğu görünür kılar. Her yozlaşmış bireyin arkasında bir ihmal, her kaybolmuş vicdanın arkasında bir sessizlik vardır.

Toplum;

kötülüğü normalleştirirse zehir yayılır,

iyiliği yalnız bırakırsa cevher küser.

Bu yüzden mesele yalnızca iyi insan olmak değil, iyi insanı mümkün kılan bir toplum inşa etmektir.

İnsan, toplumun eseridir.

İnsan, içine doğduğu dünyanın çocuğudur. Elbette seçim yapar. Fakat bu seçimler çoğu zaman toplumun sunduğu seçeneklerle sınırlıdır. Zehir de cevher de insanın içindedir.Ancak hangisinin ortaya çıkacağını belirleyen şey, toplumun hangi davranışı yaşanabilir, hangisini yaşanamaz kıldığıdır.

Çünkü her insan, toplumun aynasıdır.