Gündem

Yayılan korku ortamına karşı nasıl baş edilebilir?

Psikolog Seda Sert: 

Detayları gazetemize anlatttı

Türkiye’de son zamanlarda artan kadın şiddetinin ve cinayetlerinin ardından başta kadınlar olmak üzere vatandaşlar kendini güvende hissetmiyor psikolog Seda Sert ile yayılan bu korku ortamına karşın nasıl baş edilmesi gerektiğini konuştuk.
Son zamanlarda sıklıkla gündemde yer alan kadın şiddetine ve cinayetlerine karşı bir korku kültürüne yol açtığı görülüyor. Özellikle kadınların sokakta dahi kendilerini güvende hissetmedikleri bir dönem yaşarken bunu nasıl aşabileceğimize dair sorular oluşuyor. Art arda yaşanan olaylar üzerine psikoterapist Seda Sert ile görüşerek olayların üzerimizde bıraktığı etkileri konuştuk.
Yaşanan olayların ardından kadınların daha tedirgin hissettiğini ve bu durumun nasıl aşılacağını sorduğumuz psikoterapist Sert, “Aslında üzerine konuşacağımız konu kadınların tedirginlikleri üzerine neler yapılacağı değil erkek egemen toplumunda yaşanan cinayetlerden ve şiddetten kadınlarımız ve çocuklarımızı koruyabiliyor muyuz? Bir kadın olarak ben de dahil korku kültürü yayılmış durumda cezaların caydırıcı olmaması ile erkek egemenliği artmış görünüyor. Öncelikle işlenen suçların cezalarına ilişkin caydırıcı şekilde uygulanması gerekiyor. Daha da öncesine gidersek toplumsal olarak toplum bilincini uyandırmak bireyleri şiddetin yayılmaması adına bilinçlendirme ve şiddet karşısında kendimizi nasıl koruyabileceğimiz hakkında çalışmaların yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bu tür problemler ve felaketler yaşanmadan önce yapmamız gereken çok şey var çünkü bir kadını çocuğu koruyamadıktan bir bireyi hayattan kopardıktan temel hak olan yaşam hakkını elinden aldıktan sonra ne yaparsak yapalım o kişiyi tekrar geri getirmeyecek” dedi.
Psikolog Sert, “Aynı zamanda kadınları da bilinçlendirmeye çalışıyoruz herhangi bir şiddet karşısında bu duygusal ya da fiziksel olabilir neler yapılabileceği hakkında görüşmeler yapıyoruz. Aynı zamanda KADES, Mor Çatı, kadın sığınma evleri gibi devletin bize sağladığı korunma yolları hakkında da kadınlarımızı bilgilendirmeye çalışıyoruz” şeklinde devam etti.
Yasal yaptırımların yetersizliğine vurgu yapan Psikolog Sert, “Kadın ya da erkek fark etmeksizin insanların bencillikle ve geliştiremedikleri egolarla kısaca cahillikleriyle öfkelerini pervasızca etrafa aktarmaları hepimizi tedirgin etmekte. Aynı zamanda yaşanan bu son katliam haberlerine baktığımızda toplumun buna maruz kalması da psikolojik olarak bizi yıpratmakta” diye konuştu.
Tahammül edilmesi zor olan acıların yaşandığını söyleyen Psikolog Sert, “Her birey bu toplumun bir parçası ve sağlıklı bir toplum için her bireyin sağlıklı bireyler olarak yetiştirilmesi gerekiyor aynı zamanda kadın ve erkek birbirini tamamlayan yapıya sahip bundan dolayı herhangi bir cinsin diğer cinse üstünlüğü olmadığını yaşayış tarzımızla yansıtmamız gerekiyor” dedi.
Psikolog Sert, “İnsanın ilkel yapısına baktığımızda kadın ve erkek doğası farklılıklara sahip. Kadınlar anne olabilirliği olduğu için yaratılış bakımından oksitasyon hormonunu rahatlıkla salgılayabilir bu hormon çocuğa uzun yıllar bağlı kalıp bakımını üstlenebilme konusunda bize yardımcı olmakta. Erkekler ise testosteron hormonlar ile saldır ya da kaç hormonu diyoruz öfkelendiklerinde daha saldırgan hareket edebiliyorlar dediğim gibi bu bizim ilkel yaratılış prensiplerimiz de var fakat insani olarak gelişerek büyüyerek öğrenerek ahlaki değerlerimizle birlikte hissettiğimiz duygulardan önce bunları nasıl yönetebileceğimizi öğrenmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Psikolog Seda Sert toplumsal hayat içinde sorumluluk sahibi olan insanların konuşarak her şeyi halledebileceğini ancak kendini ifade etmekte sınırlarını çizmekte zorlanan insanların şiddete başvurduğu anlattı. Toplumumuzda vazgeçebilmenin öğretilmediğini vurgulayan Sert, “İlişkilerde yaşanan sorunları fark ederek bunu konuşma yoluyla çözmeye çalışmak iyilikle sevgiyle ve anlaşarak orta yolu bulmak denenmesine rağmen ilişkinin hala sağlıklı bir şekilde ilerlemediği fark edildiğinde bireylerin hem kendilerini hem de karşı tarafa zarar verme durumunu dahi göze alarak ilişkiyi devam ettirmesi de sağlıklı bir durum değil” şeklinde ifade etti.
Psikolog sert bu tür cinayetlerin çıkma sebebinin “Kendini otorite olarak gören bireyin isteklerinin yapılmadığında kısaca karşı taraf kendisine itaat etmediğinde benlik kavramı değersizleştiği için bireyler benim istediğim şekilde hareket etmiyorsun beni yok sayıyorsun şeklinde düşünerek kendisinden daha üst bir otoriteyi kabul etmediği için karşı tarafı tehdit olarak görüp onu ortadan kaldırmak üzerine yapılan planlar dahilinde cinayetler işleniyor” ifadelerine yer verdi.
Dolayısıyla bu katliamların şiddetin ve korkunun temelinde çok çeşitli nedenler olduğunu ekleyen Sert, “Yine de her bireyin bu konuda da sorumluluğu bulunmakta her birimiz elimizden geldiğince kadın veya erkek ayırt etmeden şiddeti önce içimizde bitirmek gerektiğini düşünüyorum yaşanan durumlara baktığımızda toplumsal olarak psikolojik baskı ve korku hissetmemiz normal” diye ekledi.
“Çocuklarımızı doğru eğitmek lazım “
Çocuk yetiştirme konusunda ailelerin bu dönemde yükünün daha fazla olduğunu ifade eden Sert,” Ailelerin çocuklarını erkek egemen toplum yargılarını yıkmak adına özellikle erkek çocuğu ebeveynlerinin özveriyle çocuklarının kalplerine vicdan merhamet vefa duygularını ilmek ilmek işlemesi gerekiyor. Sonuçlarla ilgilenmekten ziyade nedenlerle ilgilenmek ve problem yaşanmadan en başından doğru şekilde evlatlarımızı nasıl yetiştireceğimiz hakkında bilgi sahibi olursak daha sağlıklı bir topluma kavuşmak mümkün” ifadelerini kullandı.
Sert, yaşanan problemlerden kaynaklı kız çocuklarını daha korumacı yetiştirmenin de farklı problemlere yol açacağını, kız çocuklarının bireyselleşen özgür hissetmelerine ve bir problem yaşadıklarında ne yapabileceklerini seslerini nasıl daha yüksek çıkarabileceklerini öğretmekte ebeveynlerimizin görevi olduğunu vurguladı.
Kültürümüzde var olan sen çocuksun sus sen kızsın gülme aferin oğlum gibi cinsiyetçi yaklaşımların yanlış olduğunu bilmekte fayda olduğunu söyleyen Sert, “Özetle evlatlarımızın kalplerine sevgi tohumunu ekmemiz gerekiyor” diye ailede kullanılan dilin önemine dikkat çekti.