Değerli okuyucularımız, herkese dua ve selamla yazıma başlıyorum. Bugün siyaset, öz amaç ve hedefinden uzaklaştı. Asıl amacı yönetimin kural ve gereklerini yerine getirmek olan siyaset kurumu, maalesef bu vazifeyi menfaat ve bireysel bazı arzu ile isteklere kurban ederek, hizmetten çok bireysel ideallerin doyumsuz emellerine bir araç haline getirmiştir.
Görünürde her ne kadar yönetilen tebaya bir umut ve çözüm odaklı bir beklenti verilse de, bugün bu niyetin ve amacın rengi ile hedefi, amaç dışı ve gayeye ulaşmada bir basamak olarak kullanılmaktadır. Bunu bilmeyenimiz yoktur. Bu algı, yönetimsel anlamda siyaset kurumuna olan güveni sarsmıştır. Hedef ve gayeden uzaklaşıldıkça, bireysel güçlerin artmasına ve çözüm bekleyen sorunların çoğalmasına davetiye çıkarılmıştır.
İşte bugün yönetilen ve yöneten tebada dalgalanmaların olması, karmaşa ve rayına oturmayan bir düzenin ortaya çıkması, hakkı tam anlamıyla verilmeyen siyaset kurumundan kaynaklanmaktadır. Sahte niyetlerle ülke ve millet yönetmeye talip olma iradesi, öz niyetlerle örtüşmediği gibi, içinden çıkılmaz sorun ve sıkıntılarımızı da çözememiştir. Bu durum, büyüyen bir Türkiye’nin gelişim ve kalkınma hayallerinin ertelenmesine yol açmıştır. Sorunları bitmiş, çözüm arayan bir milletin umutları hep ertelenmiştir.
Her insanın muhakkak ki birbirine yapabileceği bir şeyler vardır. Yeter ki derdinize ferman çıkaranlarla, derman arayanları ayırt ediniz. Yönetmeye talip olan iradelerin, siyaset kurumunun ilkelerine bağlı olma niyetinde olup olmadıklarına dikkat etmek gerekir. Çözüm bekleyen sorun ve sıkıntıları omuzlayacak bir anlayışa sahip olmaları şarttır.
Gaye, hizmete taraf bir minvalde tasarruf edilmedikçe, sorunlar çözülmediği gibi daha da içinden çıkılmaz bir hale gelir. Bugün sorun ve sıkıntılarımızın büyüme hızı, ülke gelişim hızını geçmişse, adrese teslim bir siyasi iradenin hâkim olmaması; siyaset kurumunun ilke ve kurallarından ödün verildiğinin işaretidir.
Eğer adil bir yönetim, kalkınamayan, sorun ve sıkıntılarla boğuşan, ekonomik bir cenderenin içinden bir türlü çıkamıyorsa; bu, siyasetin ilkelerine uymadığımızın ve sahte bir niyetle yola çıktığımızın göstergesidir.
İşte yıllardan beri sorun ve sıkıntıları çözmek, iyi bir yönetim ve müreffeh bir ülke olma yolunda verilen söz ve vaatlerin amaca yönelik bir minvalde gerçekleşmemesi; niyetin gayeden sapma göstermesi, genel menfaatlerin özel ve bireysel menfaatlere kayması, bizi ferahlık ve gelişmişlik standartlarına ulaştıramamaktadır.
Bugün ülke olarak, millet olarak hep yerimizde sayıyor ve bu aksaklıkların gerçek nedeninin “niyet kayması” olduğunu bir türlü idrak edemiyoruz.