YA SABIR ve METANET

               Bu yıl kış ülkemize ve Kırşehirimize erken geldi. Kar yağışları kuru geçen ve suya hasret kalan topraklara ilaç gibi geldi.

                Her alanda kuruyan, çölleşen ülkemiz bir de su krizi ile karşı karşıya kalacağız. Allah esirgesin bu hepimiz için çok kötü olur.

                Ülkemizde insanlar çaresiz, geçim sıkıntısı ile karşı karşıya. Elektrik. doğalgaz, akaryakıt ve diğer ürünler ateş pahası. İnsanların alım gücü iyiden iyiye düşmüş, büyük bir darboğaz içinde kıvranıyorlar.

                Bu kışın zor geçeceği ortada. 12.500 liralık emekli maaşı ile bu kışı nasıl geçirecekler merakla bekleniyor. Yeni yılda alacakları zammın şimdiden gelen yeniden değerleme artışları ile ellerinden alındığını bilmem nasıl idrak edecekler ki?

                Anketlere ve halkın söylemlerine bakılırsa AKP’nin halka verebileceği vaatlerin artık sonunun geldiğinin ifadesi. Ömrünün yarısını Ak Parti iktidarı ile geçiren, altmış beşini aşmış emekliler, ümitlerinin bittiğini ve kaderleriyle baş başa kaldıklarını görüyorlar. Zaten ülkemizi yönetenler de her gün çeşitli vesilelerle bunu ilan ediyorlar. Ediyorlar etmesine de biz hala bunu anlamamakta ısrar ediyoruz.

Artık emeklileri, hükümetin sırtında bir yük olduğunu düşünen yetkililer, düşüncenin neticesini bir erken seçimle hiç bir şeyin değişmeyeceğini bildikleri için (neye dayanarak söylüyor veya düşünüyorlar bilinmiyor) bu kanıya varmışlar.

Emeklilere üç el plastik hacı tespihi yeterli olacaktır! Hemi vakit geçirirken derdini unuturlar, hemi de lahavle çekerek tam ramazan ayında ahireti için dua ederek öbür dünyasını daha hayırlılar gurubuna katarlar. Fakat hacı baba bir gerçeği unutmamalı, (bu dünya zenginler öbür dünya fakirler içindir) hafızların çok kıymetli sözleri. Yani zengin şeyhler ve dört çekerli arabalarla hava atan ve yüksek kademe aylık alan imamlar, öbür dünyada ümitlerini kesmiş olmalılarken, bu dünyada ne yaşarlarsa kar zihniyetiyle şaşalı yaşama devam edecekler. Eğer bu söylem doğru ise kendileri niçin uymuyor. Eğer yanlış ise neden halka bunu dayatmaya çalışılıyorlar.

Emekli ve düşük gelirli yaşlı kesimlere, ömrünün sonunda rahat bir yaşamı reva görmeyen iktidar, bazı elit firmaların vergisini silmek yetmemiş ki, ucuz kredinin yanı sıra bir de teşvik primi vererek onların daha huzurlu ve rahat yaşamlarına katkı sağladığı iddiaları ortada dolaşıyor.

Hasta garantili hastaneler, araç garantili köprüler ve yollarda alınan adeta haraç derecesine varan fahiş fiyatlarla, fakir ve vefakâr milletin anasına küfür eden (ben misliyle iade ettim) kimseleri kollamaya devam edilmesi kendileri için daha yararlı olacağı düşünülmüş olmalı.

Taşıma et ve gıda ile piyasayı kontrol etmenin sonunun neye yaradığını düşünmek, zaman kaybı olarak değerlendiriliyor. Üretici ve aile işletmeleri yerine, ilacından yemine kadar ithal edilen hayvanların hiç bir zaman çözüme yardımcı olamayacağı düşünülmüyor galiba.

Sokakları ve kıraathaneleri üniversite diplomalı gençlerle dolduran sorumsuzca hareket eden ve hiç bir zaman sorumluluk üstlenmeyen, atama yöneticilerle vurgun ve soygunlara devam nereye kadar devam edecek?

Atatürk düşmanlığı ile laikliğe karşı gelenlere selam niteliğinde verilen mesajlar, çözüme çare olarak düşünmek çaresizliğin bir çıkar yol olduğunu savunmak, durumun vahametini gözler önüne seriyor.