Kırşehirliler, Kırşehir merkez ve ilçelerinde yapılan altın madeni arama çalışmaları hakkında ne düşünüyor?

Kırşehir’in ormanları, yaylaları, meralar, köyleri ve özellikle suyu tehlike altında. Kırşehir’de Boztepe, Çimeli, Körpınar, Karacaören, Dağ Çiftliği (köpekli dağı), Cemele Terziali (Bozçal) , Akçakent Meşe ormanları, Özbağ, Kızılcaköy, Karahıdır, Çuğun gibi noktalarda altın madeni arama çalışmaları yapılıyor. Özellikle Kervansaray dağları sondaj çalışmaları ile delik deşik olurken 20 Aralık 2024 tarihinde İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplanacak. Biz de Kırşehir Çiğdem Gazetesi olarak Kırşehir halkının yapılan altın madeni arama çalışmalarından ne kadar haberdar olduklarını ve altın madeni arama çalışmalarını nasıl değerlendirdiklerini sorduk.

“HALKIN DAHA İYİ BİLİNÇLENDİRİLMESİ GEREKİYOR”

Kırşehir’de yapılan maden arama çalışmalarından bilgisi olup olmadığını sorduğumuz Hayrettin Çelebi, basından takip ettiğini ve durumun pek iç açıcı olmadığını ifade etti. Basında yeteri kadar yer almadığını ve halkın bilinçsiz olduğunu söyleyen Hayrettin Çelebi, “Sivil toplum örgütlerinin daha da bu işi halka daha iyi şekilde yansıtması gerekiyor. Yani ortada bir maden çalışmasının olduğu doğru ama bu çalışma ne ölçüde yapılıyor? İşte siyanürle mi aranıyor yoksa farklı metodlarla mı aranıyor? O konu hakkında halkın detaylı bir bilgisi yok. Biz sadece basın yayın organlarında gördüğümüz kadarıyla değerlendirebiliyoruz. Orada da anladığımız kadarıyla siyanür kullanıldığıyla alakalı bilgiler var. Eğer bu doğru ise çok vahim bir tablo ama yok değilse doğrusunu bir an önce ortaya çıkarılması gerekiyor. Halkın daha iyi bilinçlendirilmesi gerekiyor. Bunun için de kimlere görev düşüyor? Sivil toplum örgütlerine görev düşüyor. İlgili beldenin veya belediyelerin belediye başkanlarına görev düşüyor. Onlar bu konuyla alakalı daha detaylı basın açıklaması yaparlarsa halkı daha iyi bilgilendirilmiş, bilinçlenmiş olur.” dedi. Maden çalışmalarının su kaynaklarını azaltmasıyla ilgili olarak Çelebi, “Suyla alakalı cumhurbaşkanlığının talimatıyla bir çalışma yapıldı. Belli bölgelerde su kaynaklarının daha iyi değerlendirilmesi amacıyla işte yeni mandıra ve ahır inşaatlarının durdurulması ruhsatlarının verilmemesi işte su ihtiyaç belgelerinin gerçekten ihtiyaca yönelik verilip verilmediğinin araştırılması ve çok elzem olmadığı takdirde su ihtiyaç belgelerinin düzenlenmemesi alakalı talimat var. Bununla alakalı işte ilk etkilenen ilçelerden biri de kendi memleketim olan Boztepe ilçesi. Şu an oraya isteseniz dahi su kaynaklarının korunması amacıyla işte yeni hayvancılık işletmesi açılamıyor. Derin su sondajı vurulamıyor. Bu konuyla alakalı çalışmalar var. Ama ne derece verimli veya ne derece doğru bir karar o tartışılır. Çünkü belli bir bölgelere kısıt koyup da diğer bölgeleri açtığın zaman bir anlam ve önemi kalmıyor. Çünkü Boztepe'de bu kısıtlama var ama Boztepe'nin farklı bir komşu ilçesinde yok. Örnek vermek gerekirse Özbağ. Yani orada yapılıp da orada yapılmaması da biraz garip ve saçma geliyor açıkçası.” diye konuştu.

“AMAÇLARI ÇİFTÇİLİĞİ ÖLDÜRMEK”

Maden arama çalışmalarına ve maden çıkarılmasına karşı olduğunu ifade eden Eskidoğan köyünden Ali Can, “İstemiyoruz ama devlet baba bize zorla bu işi uygun görüyor. O yüzden de biz o köye yakın olduğumuz Eskidoğanlı köylüyüm. Zararını bütün köylüler görecek yani çevre köylerde. Daha yetmedi şimdi devletin dozerlerini göndermişler Kanal boru döşemeye, göle su götürecekler. Köyün suyu lağım suyu karışacak. Yani o köyde hayat bilmiyorum, yaşanır mı yaşanmaz mı? Devletin kendisi buna karar versin. Gelip aynı köyde yaşıyorlarsa yaşasınlar. Amaçları çiftçiliği öldürmek başka bir şey değil yani. Ben söyleyeceğim bunlar yani.” ifadelerine yer verdi.

“HAYVANLARIN SUYU GİDECEK”

Eskidoğanlı Köyünden olduğunu ifade eden İlyas Yağmur, “Şimdi lağım gelecek. Borular geldiler, boşalttılar. Orada bütün hayvanların o suyu içecek. İnsanlar onunla tarlasını, bahçesini sulayacak. Hep hastalık şeyleri. Aynısı orada olacak. Bir de artı altın nereden araba olursa oradan her çeşit hastalıklar ortaya çıkıyor ve bütün bitkiler ölüyor. Ağaç dahi ekilmiyor yani oralarda. Siz daha iyi biliyorsunuz. Ama devlet yaptırdığı zaman mecbur yaptırıyor. Hiçbir şey yapamıyorsun. Ama gerçekten yani çok kötü. Yani köylü için yani özellikle o civardaki köylülerin hepsini etkileyecek.” şeklinde konuştu.

Kırşehir taksi esnafından Selahattin Demir madeni internetten gördüğü kadar bildiğini ifade ederek yaşanan susuzluğa dikkat çekti. Selahattin Demir, “Susuzluk olarak zaten Türkiye'de var ki bir diyor ki her yerde var Kırşehir. Kızılırmak bile kurudu. Yani ister istemez madencilikte hep kurutuyor.” dedi.

Şirketlerin su yetmemesi durumunda tankerlerle su çekeceğini söylediğimiz Selahattin Demir, “Kızılırmak'ta su var mıymış? Kalmış mı? Ben görmüyorum yani Kızılırmak'ta su kalmadı, balıklar ölüyor. Değil mi? Balıklar ölüyor. Bu su nereden kesildi? Demek ki sondaj vurmuşlardır yani buna.” ifadelerini kullandı.

“YETKİLİ İNSANLARIN BUNA DUYARLI OLMASI GEREKİYOR”

Tarımı ve hayvancılığı bitirecek bir proje olduğuna vurgu yapan Ali Dağ, “Kırşehir'de Boztepe ilçesinde yapılıyor bildiğim kadarıyla. Biz de zaten Seyfe Köyü'nde doğma büyüme oralıyız. Yani bu civardaki bütün köyler de dahil olmak üzere tarıma, hayvancılığı bitirecek bir proje. Yani siyanürün kullanılacağı bir proje bildiğim kadarıyla. Yani bu da bizim çevredeki yaşayan köylü ve ilçedeki halk için zehirli bir tehlike demek. Bizim bildiğimiz kadarıyla. Yani buna tamamen karşıyız zaten. Bunun için köyde ve diğer komşularla, arkadaşlarla, köylülerle diğer komşu köylerine gerekli şikayetimizi adliyede gerekli mercilere bildirdik. Yani bunun için de devletimizin elinden gelen hükümetimizin elinden gelen duyarlılığı göstermesini istiyoruz. Yani bunun için biraz daha çevre halkını mağduriyet etmemelerini istiyoruz.” dedi.

Bu çalışma ile susuzluğun yaşanabileceği hakkında ne düşündüğünü sorduğumuz Ali Dağ, “Zaten kuruyor Seyfe Gölü. Yani drenaj kanalının açılmasından dolayı bilgisiz yapılandan dolayı bilinçsiz yapılan hayvancılıktan dolayı zaten kurudu. Bir de iklimsel olaylardan dolayı en son 2007 yılında kurumaya başladı. Seyfe Barajı ve Seyfe Gölü şu an tekrar Seyfe Barajı canlandırılmaya çalışılıyor. Ama ne kadar el yapımıyla canlandırılabilir oda bir muamma keşke kurumadan önce müdahale edilmiş olsaydı halkı ve bütün doğayı mahvetmemiş olurlardı. Onun için yani burada sadece ilgili mercilerin, yetkililerin buna duyarlı olması gerekiyor her şeyden önce. Yetkili insanların buna duyarlı olması gerekiyor. Halkın yapabileceği hiçbir şey yok. Var ama tabii ki çoğunluğu sağlayamadığı için bazı vatandaş Onun için pek şey yapamıyorlar. Faydalı olamıyorlar yani. Toplumsal kuruluşların, sivil toplum örgütlerinin bunu yapması gerekiyor.” ifadeleriyle konuşmasına son verdi.

Muhabir: Ayşe Hilal Deliorman - Gurbet Erul