Coşku veya endişe gibi his ve duygu eksikliğine bağlı umursamama, duyarsız ve kayıt olma durumudur.
Umursamaz olmak duyarsız insanlara mahsustur. Nasıl mı?
Bugünü ele alırsak, dışarıda son derece bir soğuk var. Bağ, bahçe ve tarlalardaki sebze ve meyveler tedbir almadığımız için soğuktan etkilendiler kullanılmayacak hale geldiler.
"Umursamaz tavırlarımız yorgunluğumuzdan."
Neleri umursamadık?
Hani havalar soğudu dedik ya! Kış geliyor kış!!
Evlerimizde bulunan kombilerimizin ve peteklerimizin bakımlarını yaptırdık mı? Kapı ve pencerelerimizden soğuk gelmesin diye tedbirler aldık mı? Kış yiyeceklerimizi alarak gerekli stoku yaptık mı?
Yok canım...
"Bazen umursamaz olmak, en yerinde cevaptır."
Umursamaz olalım amma, ya bir kaç metre yükseklikte kar yağarsa?! Besicilik yapan insanlarımızın vay haline? Hayvanların yiyecekleri tedarik edilmemişse soğuktan ve açlıktan hepsi telef olmaz mı?
Umursamak ile ilgili çok güzel bir söz:
"Umursamaz olduğumda benimdi. Biraz umursadığımda, benim gibiydi. Fazla umursadığımda benim değildi."
Ne denir bu söze?
Bir sporcu düşünün. Karşısındaki insanı küçük görüp, kendisini yenemeyeceğini düşünerek o sporcuyu küçük görür ve umursamaz.
Umursamayan insanın içinde başka bir insan vardır. Karşısındaki sporcuyu sürekli yener. Hiç çalışmadan ve umursamadan müsabakaya çıkan bu şahıs ağızının payını çabuk alır, ya kolu kırılır, ya gözü şişer, ya da minderde sedye ile götürülür.
Asla umursamaz değilim. Herkesin benden daha bilgili, daha yetenekli, daha kabiliyetli olduğunu düşünerek tedbirli hareket ederim.
İvan Pavlov der ki;
"Asla bildiğini sanma. Gerçekten çok bilgili olsan da, "Ben cahilim" diyebilecek cesaretin daima olsun."
Ne kadar bilirsek bilelim. Başkalarının fikir ve düşüncelerini, gücünü daima hesap edelim. Umursamaz olduğumuz zaman başımıza güller değil karlar yağar.
Sevdiğin birisini ne kadar umursamazsan umursama, adını duyduğun zaman veya kendisini gördüğünde yüreğin "CIZ" eder.
Hiç kimseyi umursamaz birisi olarak görmeyin.
"Her insan özler. Kimisi geçmişini, kimisi kalbindekini, kimisi de kalbinde hayal ettiği kişiyi."
Demek ki bazı şeyleri umursayan insanlarda varmış.
Bazı şeyleri umursamazlıktan gelmeyin. Bana bir şey olmaz diyerek kendinizi avutmayın.
"Silahlar çekildikten sonra,
Mermiler kimseye saygı göstermez."
Hz. Mevlana der ki; "Unutma! Yağmurun en şiddetlisi en kara bulutlardan çıkar."
Bu buluttan yağmur olmaz diye yeise kapılmayın. Umulmadık bir anda şiddetli bir yağmur yağar, tüm umutlarınızı sel alır gider. Şu insandan bir şey olmaz diye düşünmeyin. "Az söz söyleyen adamın, derin bir düşüncesi, özlü bir fikri vardır."
Unutmayın !
"Her acı bir ders verir, her ders bir insanı değiştirir."
Hatıralarım arasında umursamadığım bir olayı arz etmek isterim.
Birleşik sınıflı köy okulunda tek derslikli yerde öğrenciydik. Kış günü göğsümüze kadar kara saplanarak okula gidiyorduk. Ayakkabı yürürken dil atıyordu. Kabanın ne olduğu bile bilmiyorduk. Sadece üzerimizde siyah bir önlük beyaz bir yaka vardı. Kitap defter ise ondan bundan temin ettiğimiz kitapları kullanıyorduk.
Kar çok yağmıştı. Kışın hayvan dışkılarını belli bir yerde toplarlardı. Orası yumuşak olduğu için aklı evvel bazı kişiler çocukları orada güreştirirlerdi. Bir genç vardı ki ! Ensesi pek kalın, gözlerinin üzeri etli iyi beslenmiş tosun gibiydi. Her gelen çocuğu, oradaki hayvan dışıklarının üzerinde yatırır, bazı kendini bilmezlerde o duruma gülerlerdi.
O çocuğun rakibi yoktu. Herkes ondan çekiniyordu. Bir kaç kişi beni pohpohladı. Olduğumdan fazla gösterdi. Bu tosun gibi olan çocuğu bir dalışta yeneceğimi söyledi .Elimden kitapları aldı ve Yem atar gibi beni çocuğun önüne attılar. İçimde o çocuğu yenerim diye hiç umursamıyordum.
Daha hayvan dışkılarının üzerine çıkar çıkmaz ensesi pek kalın çocuk beni havlandırdı ayaklarımdan çevirerek bir el arabası gibi sürdü, burnumu hayvan gübrelerinin arasına soktu. Şaşırmıştım. Bırakmıyordu yakamı. Her tarafımı hayvan dışkısına sürdükten sonra geriye çekilerek küçük dili gözükünceye kadar güldü.
Herkes seyrediyor ve acı acı gülümsüyorlardı. Umursamadığım bu kişinin gazabına uğramış, ağzımın payını aldıktan sonra evimizin yolunu tutmuştum. Bu gün yaşlandım ve geriye doğru baktım. Umursamadığımın cezasını böyle ödemiştim. Hala ne yaptığıma gülerim.
Sözün özü;
"Ne kadar gülersek gülelim, vardır içimizde bir hüzün."
İşte böyle sevgili dostlar. Her acı insana bir ders veriyor. Ben dersimi aldım. Şimdi herkesi umursar oldum.
Şimdi bize kalmayacak dünya için çok yoruldum. Artık her şeyi çok umursuyorum.
Gönlünüz şen, sağlığınız daim, sofranız bereketli olsun canım arkadaşlarım sevgili dostlar. Hoş kalın...