TATİL DÖNÜŞÜ

Tatil sözcüğü bazen çok güzel bir türkü ezgisi gibi gelir kulaklarımıza, bazen de içimizi karartan, insana eziyet veren bir his verir. “Nereden çıktı hocam tatilin eziyeti mi olur” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Biraz sabır efendim anlatayım.

Tatil her zaman güzel, her zaman gerekli ve her zaman da keyiflidir. Bu tatil olgusu Türkiye gündemine 70 li yıllardan sonra iyiden iyiye yerleşen bir yaşam kültürüdür. Yıl boyunca yoğun bir çalışma düzeninin, insanı hem bedenen hem de ruhen yorması kaçınılmaz bir gerçektir. Özellikle yaz aylarına denk getirilen en az on beş-yirmi günlük bir deniz veya yayla tatili yorgun bedene etkili bir ilaçtır. Ama tatilin de, herkese göre farklılıkları vardır. Kimi deniz sever, kimi gezmeyi, kimisi bir yaylada dinlenmeyi ister. Hangisini yaparsan yap, en iyisi gazeteyi, kitabı, haberleri terk edip, telefon ve bilgisayarla uğraşmadan kafayı iyice boşaltmak gerekir.

Uzun yıllar yoğun çalışmaların bir getirisi olarak, bir tatil beldesinde bir küçük ev sahibi olmuştuk. Mayıs ayı girdimi gözümüz yola bakar oluyoruz. Hemen hazırlanıp, palas pandıras yollara düşüyoruz. Bir hafta on günü bulan temizlik ve yerleşim telaşından sonra, ağaç, çiçek, sebze, meyve, çayır-çimenle sarmaş dolaş bir yaşam başlıyor. Üç ay-dört ay-beş ay gibi bir zamanı hızla dolduruyoruz. Hızla diyorum, çünkü zaman çok hızlı geçiyor. Okullar tatil olunca torunlar da geliyor ve yaşamın güzelliği işte o zaman zirve yapıyor.

Böylesi bir düzen, bizim için bir yaşam biçimi haline döndü. Ama benim maksadım, kendi yaşamımı anlatmak değil, herkes için kısa da olsa bir tatilin, hem kültürel ve sosyal açıdan, hem de insan sağlığı bakımından önemini vurgulamak ve anlatmaktır. Bir de yurdumuzun güzellikleri iç ve dış turizm bakımından dünya çapında önemli bir değere sahiptir. Gezip görmek, tanımak, incelemek, öğrenmek insanın bakış açısını değiştirdiğini sosyal bilim uzmanları her fırsatta anlatıyorlar. Bir münazara sorusu vardır; “Okuyan mı çok bilir, gezen mi çok bilir?” diye. Bunu fikir olarak tartışanlar, tartışmaya devam etsinler, ben şunu söylemek isterim. Okuyarak gezenler daha çok bilirler.

Şimdi gelelim en baştaki içimizi karartan eziyet veren konuya. Tatilin tam ortaları iken, bir yakınınızın ciddi bir hastalık veya ölüm haberini alıyorsunuz. Uzaklarda olduğun için hemen gelmen mümkün olmuyor, istediğin saatte ulaşım araçları bulamıyorsun. Geri dönmen gerekirse, oda ayrı bir derttir.

Bu konuyu kimseler yaşamasın dileklerimle tatilin bir başka yönüne de dönmek istiyorum. Eskilerin tabiri ile “İnsan beşeri bir varlıktır.” İnsan yaşamı toplumsal bir olgudur. Bu yaşam biçimi aile, köy, kasaba, şehir, ülke gibi büyüyerek giden toplumsal bir düzendir ve insanlar da bu düzenin birer parçalarıdır. İşte bu karmaşa düzen içinde gezilerin, tatillerin insanlara sunduğu güzel şeyler vardır. Başka insanlar tanımak, başka değişik yerler görmek, gezilen yörelerin kültürel ve folklorik özelliklerini tanımak, insanın hayata bakışını değiştirdiği herkesin bildiği bir konudur. Bu gezi ve tatilleri son yıllarda oldukça yaygınlaşan yurt dışı turlarla gerçekleştirmek çok daha önemlidir. Yurt gezilerini bir şekilde yapma şansı yakalanır ama yurt dışı geziler içinde turlar bayağı uygun şartları sunmaktadırlar. Olanaklar uygun olursa gezip görmekte fayda vardır

Bu arada Türkiye gerçeğinde tatil olanağı olmayan, tatil sözcüğünü hiç düşünmeyen insanımızın varlığını da kabul etmemiz gerekiyor. İşte böyle bir ülkeyiz zenginimizle, yoksulumuzla iç içe yaşıyoruz. Ama sosyal bir devletin görevi tüm insanlarının huzur, mutluluk, refah ve güvenliğini sağlamaktır. Ne kadar sağlanıyor yorumu okuyanlarıma bırakıyorum.