SUYUMA, TOPRAĞIMA DOKUNMA.

Kırşehir’li uyan; toprağın tarumar edilecek, susuz kalacaksın. (KOÇ-FERMAS) DEMİR EKSPORT A.Ş. DEFAŞ şirketini kurmuşlardır. Bu şirket, Kırşehir altın madeni projesi için 7 bölgede altın aramak için ruhsat almıştır. 14 yıl boyunca ruhsat aldığı bölgelerde arama yapabilecektir. Alınan 7 ruhsattan 3’ü için altın arama faaliyeti başlamak üzeredir. Bu yerlerden birisi, Boztepe ilçesine 640 metre mesafededir. ikincisi Çimeli Köyüne 393 metre mesafededir. Üçüncüsü ise Körpınar Köyüne 883 metre mesafededir. Bu maden sahaları hayvan çiftlikleri ile sınırdır. Altın arama faaliyetinde 45 patlama için 67.680 kilo dinamit kullanılacak. 12.000 anfo toz halinde bulunan patlayıcı madde kullanılacaktır. Bu bölgelerde hayvancılık, çiftçilik ve tarım faaliyetleri yapılamayacaktır. Bu sahalar 5.855 hektarlık alanı kapsamaktadır. Buradan üç milyon ton cevherin çıkarılacağı bunun iki yüz bin tonunun zenginleştirilmiş cevher olacağı, 10 bin kamyonun çalışacağı belirtilmiştir. Kentin trafiğinin alt/üst olacağı anlaşılmaktadır. Bir milyar sekizyüz milyon zehirli toprak atığının nerede toplanacağı bilinmiyor. Toprak ve su zehirlenecek, insanlar kanser olacak ve ölecekler, bitkiler, hayvanlar zehirlenip yaşamlarını yitireceklerdir.

Toprak sadece maden çıkarılacak bir kaynak değil, üzerinde hayat kurduğumuz, aidiyet hissettiğimiz bir şeydir. Altın çıkarılacağı belirtilen topraklar şehitlerin kanıyla sulanmış, gazilerce bizlere emanet edilmiş, uğrunda ölünen vatandır. Altın, değerli ama; temiz su, işlenebilir toprak, sağlıklı yaşam alanı çok daha değerlidir. Kırşehir kurak iklimin hüküm sürdüğü, daha çok fakir insanların yaşadığı bir kenttir. İnsanlar geçimlerini tarım faaliyetinde bulunarak, hayvan besleyerek sağlamaktadır. Şuanda susuzluk Kırşehir’de yaşayan insanları vurmuştur. Bir de altın arama bahanesiyle yeraltı suyu zehirlenecek, felç edilecektir. Bir Kırşehirli olarak altın istemiyorum, toprağıma ve suyuma kimse dokunmasın. Kırşehir’e reva görülen haksızlıklar yeter.! 20 Temmuz 1954 tarihinde; “Kırşehir’li bana oy vermiyor, BÖLÜKBAŞI’na oy veriyor.” Diyerek, 1867 yılında bucak, 1869 yılında ilçe, 1870 yılında sancak, 1924 yılında il olmuş bir kadim şehri, Adnan MENDERES 6429 Sayılı yasayı çıkartarak Nevşehir ilçesini il, Kırşehir’i ona bağlı bir ilçe haline getirmiştir. Bu haksızlık ve zulüm yapılırken Kırşehir’e bağlı Çiçekdağı ilçesi doğumlu Adalet Bakanı’da sesini çıkartmamış, haksızlığı sineye çekmiştir. Akıl sahipleri Kırşehir’e yapılan bu haksızlığa tahammül etmemiş. Bana oy verilmiyor diye bir şehirde yaşayan insanların cezalandırılmasını içlerine sindirememişler ve yoğun talepler sonucunda 1 Temmuz 1957 tarihinde, Parlemento’da onaylanan 7001 Sayılı Kanun ile Kırşehir yeniden il yapılmış ancak daha önce kendisine bağlı olan Avonos liçesini, Gülşehri ilçesini, Hacıbektaş ilçesini ve Keskin ilçesini kaybetmiştir. Böl, parçala ve yut sloganı devreye konulmuştur. Şimdi de toprakları, suyu zehirleyerek, insanları açlığa ve sefalete itilmek istenmektedir. Kırşehir’lileri duyarlı olmaya, sularını ve topraklarını korumak için çabaya davet ediyorum.

Okuyucularıma en içten dileklerimle hayırlı günler temenni ederim.