Silahların gölgesinde zor yaşam

Yıllarca silahların susmadığı, savaşın kol gezdiği Ortadoğu yine karışık. Suriye, İran, Irak, Mısır, Libya, Lübnan, Afganistan bu coğrafya da yıllarca silahlar susmak bilmiyor.

Kimi yerlerde iç çatışmalar, kimi yerlerde devletlerin birbirlerine saldırmaları beraberinde yıkım, harabeye dönmüş yerleşim yerleri, kan ve ölümler maalesef normal yaşamın bir parçası haline gelmiş gibi sanki.

İsrail ve Filistin iki komşu ülke geçinemediler ve yine birbirlerine girdiler. Zaten bu bölgede yıllarca savaş hiç durmadı ki, Filistin toprakları İsrail işgalinden hiç kurtulamadı ki, şimdi de önce Filistin topraklarından başlatılan saldırılara İsrail devletinin karşılık vermesiyle bölge alev topuna döndü adeta.

Şehirler kullanılmaz hale gelinceye kadar yakılıp yıkılıyor, her iki taraftan da olmak üzere birlerce insan yaşamını yitiriyor. Her geçen gün mağduriyetler artıyor. Zira İsrail Filistin’e verdiği elektrik, su, doğalgaz gibi yaşamsal ihtiyaçları kestiğini duyurdu. Bunun da ötesinde bölge halkına gıda girişini de engellediğini bildirdi.

Peki tüm bunlar olup biterken, dünya devletleri sadece seyretmekle yetiniyor. Kimi devletler İsrail’i desteklediklerini ve hatta Ortadoğu’da devletlerin sınırların yeniden belirlenmesini bile dile getiriyorlar.

Öyle anlaşılıyor ki, Filistin’in yeteri kadar savunma silahları olmadığından kendisini savunamıyor, her iki ülkede silah ve ekonomik bakımdan dengeli olmuş olsa savaşmaya cesaret edemez ve bu savaş çıkmaz, dünya devletlerinin de olup biteni seyretmesine fırsat verilmezdi.

“Savaşın kazananı olmaz” ilkesinden hareket edersek, her iki tarafın da şimdilik insan kaybının yanı sıra ekonomik kayıplarının da bir hayli yüksek olduğu muhakkaktır. Başlangıçta Hamas gurubunun saldırısını ve peşinden İsrail işgalini izliyoruz.

Savaşın gidişatına baktığımızda sanki bütün hesaplar, Filistin ve İsrail’le sınırlı kalmayacak ve Ortadoğu coğrafyasının büyük bölümünü kapsayacak gibi. En azından şu anki görüntü o yönde. Zaten birçok yerleşim yerleri yıkılmış, yakılmış harabeye dönmüş, birçok tesisleri kaybolmuş Filistin’in bunları yeniden inşa edilmesi ve eski haline getirilmesi hiç mümkün görünmüyor.

Evet, saldırıyı başlatan Hamas gurubu yani Filistin, İsrail ise bunu fırsat bilip hemen karşılık verdi ve yakıp yıkmaya, asker sivil demeden öldürmeye, Filistin topraklarını işgal etmeye devam ediyor.

Batılı ülkelerin Rusya Ukrayna savaşında gösterdikleri hassasiyet ve yaptırımları bu kez İsrail’e karşı yapmaları bekleniyor ama oradan hiç ses yok.

ABD ise daha ilk günden İsrail e destek açıklaması yaptı bile. ABD İsrail’in haklılığını savunurken aslında savaşın, ölümlerin devam etmesini de istiyor bir anlamda. Savaşın kazananı olmaz, kaybedeni diline, dinine, ırkına bakılmadan insanlar olduğu unutulmamalıdır. Silahların gölgesinde yaşam zordur, ama maalesef bu bölge insanı yıllarca zor yaşamın içinde hayatlarını idame ettirebiliyorlar. Silahın ve ölümlerin olmadığı, kanın akmadığı savaşsız bir ülke ve savaşsız bir dünya istiyorsak büyük lider Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh cihanda sulh” sözü rehberimiz olmalıdır.