ÖZEN GÖSTERİLMEYEN GERÇEKLER: HACE BEKTAŞ VELİ Mİ? HACI BEKTAŞ VELİ Mİ?

Hacı Bektaş Veli (1352-1429) 13.yüzyılda yaşamış ünlü mutasavvıftır. Bektaşiliğin kurucusudur. Türkistan’ın Nişabur şehrinde doğdu. Bilinen en önemli yapıtı Makalat'tır. Sohbetler, sözler anlamına gelen bu yapıt Ahmet Yesevi'nin Fakr-name adlı yapıtının açıklaması gibidir. Şiirlerinden çok mutasavvıf kişiliğiyle ünlüdür.

Gerek ilçemin Hacıbektaş olması ve gerekse yazılarımda Türkçe sözcükleri kullanmaya özen gösterme alışkanlığım, bu konu üstüne araştırma yapmama neden oldu. Öğretmen arkadaşım Emin Hasan Doğan’ın da anımsatması bu yazıyı yazmama yöneltti, diyebilirim. Önce bir şiirimle giriş yapayım:

HACE BEKTAŞ

İnsanlığa hizmet ister
Sevgi, saygı, barışa baş
Kardeşlik ve birlik diler
Tan ışığı Hace Bektaş.

Kerametin dalı ağaç
Erdem bin bir cana ilaç
Pişmanlıksa bir ihtiyaç
Yan ışığı Hace Bektaş.

Tembelliğe ödün vermez
Hiçbir zaman fitne sevmez
Adaletsiz toplum çömez
Kan ışığı Hace Bektaş.

Çalışkanın yanındadır
Aklın, bilmin savındadır
Kültür, erdem yolundadır
Şan ışığı Hace Bektaş.

Bilgisizlik düşman, diyen
Bilimi hep önde gören
Türk dilini canca seven
Can ışığı Hace Bektaş.

Muhsin DURUCAN

“Hace Bektaşi Veli mi? Hacı Bektaşi Veli mi? Hacı) Bektaş-i Veli "Eline, Beline, Diline Sahip Ol" derken, Aslında bizlere ne demek İstemişti?  Eline sahip ol... Hırsızlık yapma. Diline sahip ol... Kötü söz söyleme. Beline sahip ol... Zina yapma. Genel anlamda bu şekilde kabullenilmiş ve yaygın olarak kullanılmış bir Hace Bektaş-i Veli sözü….

Ancak, Gerçek anlamda Hace Bektaşi Veli bu sözden yukarıda verdiğimiz anlamı kast etmemiştir. Hace Bektaş Vel’nin gerçek maksadı nedir?  Öncelikle: “Hacı” değil, “Hace” Evet... Aslı böyledir ama O'nun söylemlerini ve hayat felsefesini "eline, beline, diline sahip ol" diyerek basite indirgediğimizden ötürü, hacılıktan, hocalıktan çok daha ciddi ve üstün bir sıfat olan "Hace" sıfatını da "hacı" olarak değiştirmiş, dönüştürmüş bir toplumuz... 

Şüphesiz ki Hace Bektaş-i Veli’nin bu sözleri günümüzde kullanıldığı anlama geliyor olsa da, aslında bu söz daha başka bir derinlik içeriyor... Hace, Anadolu Türkmenlerine o dönem şartlarını göz önüne aldığımızda derin bir mesaj veriyordu.   Şöyle ki; Hace Bektaşi Veli’nin dönemi Anadolu’nun Moğol istilası ile yanıp kavrulduğu, ihanetin, kahpeliklerin kol gezdiği bir dönemdi. Konya’daki Selçuklu Sarayı, Moğolların kuklası haline gelmişti. Moğol istilasına direnen, örgütlenen Türkmenler, Selçuklu saray yönetiminin Moğol işbirlikçisi yöneticilerinin ihaneti sonucu, devlet eliyle katledilir olmuştu… Bunun en bilinen örneği Karamanoğlu Mehmet Bey’dir. Karamanoğlu Mehmet Bey, Selçuklu sarayının Farsçayı resmi dil yapmasına karşılık; Karaman oğlu Mehmet Bey: “Bugünden sonra divanda, dergâhta ve bargâhta, mecliste ve meydanda türkçeden başka dil kullanılmayacaktır...” fermanını yayınlamıştı.   Aynı zamanda devletin içinde ki Moğol işbirlikçileri ile de amansız bir mücadeleye girişmişti. Karamanoğlu Mehmet Bey, bunlara karşı mücadele etmiş ve şehit olmuştur.

Diğer isimlerden biri de, “Ahi Evran” dır...Ahi Evran (Evren) da tıpkı Karamanoğlu Mehmet bey gibi Türk ve Türkmen düşmanı bu şer ittifakıyla mücadele etmiş ve şehit düşmüştür.  

İşte, Hace Bektaş Veli’nin bu sözlerinin altında bir Türk Milletinin kavgası, bir milletin mücadelesinin özü yatar... "Eline sahip çık" ifadesindeki "el", "il" dir. Yani yurt, vatandır...Hace "Eline sahip çık" derken; "İline, vatanına sahip çık demiştir." Hace Bektaş...“Beline sahip çık" ifadesindeki "bel",  “toprak" tır. Toprak Türk milleti için kutsaldır. "Toprak" Vatandır.   Hace, Türk Milletine toprağına (beline) Vatanına sahip çık demiştir. Toprak bellenirse yani işlenirse ürün verir... İşini, toprağını boş bırakma, uğraşından geri kalma, toprağını işle, üretim yap toprağına sahip çık demiştir. Hace Bektaş, "Diline sahip çık" ifadesindeki "dil",  ağzımızın içindeki organ değil, Konuştuğumuz dildir. Yani lisanımızdır. Türkçe dilimizdir...   Lisanına, güzel Türkçemize sahip çıkın ki, Farsçanın resmi dil olması karşısında dilimiz, lisanımız kaybolmasın demiştir.

Hace Bekteş Veli, ne de güzel söylemiş, Lakin anlamanı kavrayan çok az kişi olmuştur. İşte Hace Bektaş Veli’nin bu sözlerinin anlamını kavrayanlardan biri de; vatanına, toprağına, lisanına sahip çıkmak için 19 mayıs 1919' da Samsun’ a çıkan ve milli mücadeleyi başlatan ulu önder Atatürk’tür. Amasya, Erzurum ve Sivas kongrelerinde vatanın düşman işgalinden kurtarılması için çalışmaları başlatan ve örgütlenmeyi sağlayan Ulu Önder, işte bu sözün manasını kavradığı için Ankara’ya gelişinden önce 22 ve 23 Aralık 1919 tarihlerinde Hacı Bektaş İlçesine uğramış, Hace'nin dergâhında 2 gün kalmıştır.

O zaman; Ahi Evran gibi ol, "beline" sahip çık... Karamanoğlu Mehmet Bey gibi ol, "diline" sahip çık... Mustafa Kemal ATATÜRK gibi ol, eline / İline / diline, sahip çık...

Ey Türk Milleti! Eline, beline, diline sahip çık, Uyuma Türk milleti...  

Kaynak: Osmanlı-Türkçe Sözlük, VIII. Baskı, Mustafa Nihat Özön, İnkılap Kitapevi  

Hace: Efendi, ağa, sahip, öğreten, öğretmen, hoca anlamındadır..”.  

(Not: Bu yazı, Sayın Muhlis Ergin’e aittir.)

Kaynak: https://www.denizticaretgazetesi.org/makale/hace-bektasi-veli-mi-haci-bektasi-veli-mi-3258

 

Hacı mı Hace mi? Konusunda Murtaza Demir’in derinlikli araştırması vardır.

 

Kaynak: Hacı mı Hace mi? Murtaza Demir neden ‘Hacı Bektaş Veli’ demiyor - VeryansınTV (veryansintv.com)

 

         Güzel Türkçem başlıklı şiirime dönüş yaparakyazımı noktalamak isterim:

Güzel Türkçem, tatlı dilim
Ağız tadı, bal şekerim.

Düşüncemdir ilmek ilmek
Ak kâğıtta sergilemek.

Anadilim, sıcaklığım
Sesim, özüm, yüz aklığım.

Kırda çiçek, kitapta söz
Petek petek damlayan öz.

Salkım salkım üzüm bağım
Elmam, ayvam, şirin narım.

Şiir şiir kitaplığım
Simge simge al bayrağım.

Güzel Türkçem, sevincimsin
Hem gündüzüm hem gecemsin.

Muhsin DURUCAN