Yoğun olarak tehlike içinde yaşadığımız bir Dünyada ortak anlam bulmadaki başarısızlığımızın korkutuculuğu ortada.
Böyle bir hayatta şu üç kavram çok iyi analiz edilmeli.
Beden, ruh ve zihin bir ağaç gövdesi bütünlüğü içerisinde ele alındığında, sorunların çözümünde kolaylıklar sağlayacaktır.
Sorun belli, Ruh, Beden, Zihin ilişkisi sistemsel olaraktan vücudumuz üzerinde bir bütünlük sağlamamakta ve bu anlayışta, hayatın anlamı ilginç bir şekilde hızla anlamsızlığa gerilemekte.
İnsan, temelde bir sistemler bütünü. Bu sistemlerin bir kısmı bilinçli kontrolümüz ile işlev görmekte, bir kısmı da biz hiç farkında olmadan tamamen otonom bir şekilde çalışmakta. Bu gelişme sürecinde dış çevre ve maruz kalınan uyaranlar özellikle belirleyici olmakta. Yani insan, donanımda var olan potansiyelleri zaman içinde eklenen yazılımlarla işleyen sistemlerden oluşmakta.
Bedenimiz görünen
Ruhumuz hissedilen.
Zihin hatırlayan.
Bu üçleme anlam olarak hızla buharlaşıyor. Aralarında bir denklem kurulmadığı müddetçe ruh, beden, zihin ilişkisi kaygılarımızı arttırıyor ve bu kaygılar bedenimizde üzüntüleri çoğaltıyor.
Üzüntünün akciğerleri
Kaygının mideyi
Nefretin kalbi
Yalnızlığın troitbezini hasta ettiğini uzmanları açıklıyor.
Tam da burada konumuza destek amacıyla Michael Josephson'ın yazısının bir bölümünü önemine binaen paylaşmayı bir vazife addederek sizlere ulaştırıyorum.
Hazır olun ya da olmayın, bir gün sona geleceksiniz.
O gün geldiğinde Zenginliğiniz, hıncınız, kininiz, öfkeleriniz, hayal kırıklarınız, umutlarınız, tutkularınız, planlarınız ve yapmak istedikleriniz hiçbir önemi kalmayacak.
Öyleyse önemli olan nedir?
Yaşadığımız günlerin değeri neyle ölçülür?
Önemli olan, ne aldığınız değil, ne verdiğinizdir.
Önemli olan, öğrendikleriniz değil, öğrettiklerinizdir...
Önemli olan, doğruluk, dürüstlük, merhamet, fedakarlık ve cesaretle atmış olduğumuz her adımla, başka yaşamları zenginleştirmiş olmanızdır...
Önemli olan, yetenekleriniz değil, karakterinizdir.
Önemli olan, diğer insanları yüreklendiren, onların sizi takip etmesini sağlayan örnek bir insan olmaktır.
Önemli olan, kaç kişi tanıdığınız değil, siz gittiğinizde ebedi bir yoksunluk hissedecek olan insanların sayısıdır.
Önemli olan, hatıralarınız değil, sizi sevenlerin kalbinde yaşayacak olan hatıralarınızdır.
Önemli olan, ne kadar uzun süre hatırlanacağınız değil, kimler tarafından ne şekilde hatırlanacağınızdır...
Önemli bir hayat yaşamak rastlantıyla olmaz…
Önemli olan, koşullar değil, seçimlerinizdir...