Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, 16.06.20024 tarihinde, AKP Erzurum il Başkanlığı'nın bir toplantısında, Türkiye'deki öğretmenler için: "Dünyada bu kadar büyük bir öğretmen kitlesi, kamu tarafından fonlandırılmıyor" diye demeç verdi.
Aynı bakan bütçe konuşmalarında tarikatlara verilen ihaleleri, onlara aktarılan fonları söz konusu ederek, "Bunlara da alışacaksınız" anlamıyla Meclis’te tepkilere yol açan bir konuşma yapmıştı.
Benim bu köşemdeki yazılarımı okuyanlar çok iyi hatırlarlar. Geçmişte "HEP, DEP, HADEP" adlı üç dizi süren, eleştirel, belgelere dayanan bir yazı dizisi yayınlamıştım. O zamanlar bir grup şiddetle bu yazım aleyhime bir kampanya başlatmış, hiç söylemediğim sözleri söylemiş gibi Kırşehir kamuoyuna yaymışlardı. Başarılı da oldular. Ancak yaşanan olaylar benim analizlerimi doğruladı hala da yazılacak o kadar çok eleştiri var ki… Ayrı konu.
Elbette zamanı gelince o eleştirileri de çekinmeden yazacağım.
Burada güncel olan bir konu üzerinde kısa bir yazı ile sizlere görüşlerimi belirtmek isterim.
Benim dosyalarım arasında çok büyük bir hacimli Kemal Kılıçdaroğlu dosyası var.
Okuduğum kitaplardan aldığım notlar. Gazetelerdeki makalelerden özetler, araştırma ve strateji kurumlarının ilgili araştırmaları…
CHP'nin ideolojik çizgisinden kaydırılması, böyle olunca da birilerine benzeyince de oylarının artacağı tezine dayalı bir parti değişim süreci…
Ulusalcıların, "Kemalistlerin" partiden tasfiyesi, "altılı masa" gibi "hilkat garibesi" bir oluşum. Ve en önemlisi CHP'nin sırtlarından yüzde iki oyu bile olmayan kupon, AKP artığı partilere verilen 36 milletvekilliği. Bu arada "Ekmek için Ekmeleddin" adına "tıpış tıpış vereceksiniz" diyen bir genel başkan ve ona "tıpış tıpış oy veren bir parti tabanı…"
Tabii ki akla mantığa sığdıramadığım bu gelişmelerin kökenine inerek, derinlemesine bir yazı dizisi hazırlamakla meşgulken bir kurultay sonucu CHP'de bazı şeyler değişti.
Analiz yapmak için erken; ancak, şu da var ki, bu yönetim bana göre şimdilik iyi gidiyor. Takip ettiğim araştırma kurumlarının araştırmalarında CHP'nin ivmesini giderek yükseldiğini görüyoruz.
Cumhurbaşkanlığı adayı konusunda bir dayatma olmasaydı. Bir başka aday gösterilseydi, şu anda başka konuları konuşuyor olacaktık. Orası da içimizi yakan ayrı bir konu.
Gelelim ana konumuza: Milli Eğitim bir ulusun kalkınmasında, ileri düzeye gelmesinde en önemli kurumlardan biridir, belki de; ekonomi kadar önemli bir kurumdur.
Gelişmiş ülkelerin geçmişini incelediğiniz zaman, ilk başta Milli Eğitimdeki çağdaş değişimlerle yeni nesiller yetiştirdiğini, onların da ülkelerini müreffeh bir hale getirdiğini saptayabilirsiniz. Örnek mi? Güney Kore, Japonya, Finlandiya, İsveç vs.
Yani kalkınma ve çağdaşlaşma ilk önce milli eğitimden başlar.
Büyük dahi, büyük kurtarıcı Mustafa Kemal Atatürk, bu gidişi görüp Milli Eğitime ve öğretmenlere özel bir önem vermiştir. Onun kurduğu temeller hala bu bakanın görüşleri ve uygulamaları doğrultusunda sapamıyorsa o temelin sağlamlığı sayesindedir.
Sözlerimi bağlamak isterim.
Bir sonraki seçimlerde büyük bir hata yapmazlarsa CHP iktidar olacaktır.
Ekonomiyi düzelttiği anda, önünde Türkiye'yi çağdaş bir ülke yapma yolunda uzunca bir yolu olacaktır. Belki de bizler yaş icabı bu uzun yolun sonunu göremeyebileceğiz. Burada üstüne basarak belirtmek istediğim, CHP'den ivedilikle beklediğim bir konu var: Milli Eğitim’de tarikatların önünü kessinler, Türkiye'yi çağdaş eğitim düzeyine ulaştıracak bir "Milli Eğitim Devrimi" yapsınlar. Yerel yönetimler ve iktidar olduklarında (şimdi çoğunluk CHP'de) tarikatların finans kaynaklarını çökertsinler ki, Türkiye derin bir nefes alsın.
Milli Eğitim ve ekonomi Türkiye'nin en önemli iki temel meselesidir. Tabii ki PKK terör örgütüne de sempatik görünmek için bazı manevralara da girmesinler. Zaten halk genel durumu düzeldiğinde, ekonomi düzeldiğinde, PKK ve diğer (FETÖ/PDY) IŞID gibi terör örgütlerinin köküne kibrit suyu döktüğünde, CHP'ye sonsuz bir avans sağlayacaktır.
Adalet de, bu gelişen sürece bağlı olarak ayrıca doğal olarak kendi mecrasına akacaktır.
Verdiği demeçler ve konuşmaları incelendiğinde bu bakanın eğitimi nereye götürmek isteği anlaşılmaktadır.
18 milyon öğrenciyi bir milyondan fazla öğretmeni ilgilendiren, "Türkiye yüzyılı maarif modeli" adı altında 3.500 sayfayı aşan bir müfredat değişikliğine gitme projesi vardır. Matematikte türev, entegral, limit gibi kavramlar çıkarılmakta, din ve ahlak derslerine ek dini konularda seçmeli derslere yer verilerek 2 saat olan ders süresi 6 saate çıkarılmak istenmektedir.
Elbette dünya ve bilim hızla değişiyor. Buna göre müfredata da eskiyen konular dışında yeni çağdaş konuların konulması, analitik düşünceye sahip yeni nesillerin bilimsel olarak yetiştirilmesi gereklidir.
Tarikatlara aktarılan fonları eleştiren muhalefet partilerine "bunlara alışacaksınız!" diyen bir bakandan beklenti zaten bilimsel niteliği kaybolmuş bir beklentidir.
Öğretmenlere verilen maaşları bile çok gören bir zihniyet, Milli Eğitimin başındadır ve de müfredatı değiştirmek, analitik düşünmeye son veren bir müfredat onun en önemli meselesi haline gelmiştir.
CHP tüm gelişmelerin karşısında alternatif çağdaş bir müfredat çalışması yapmak ve bunu kamuoyuyla paylaşmak zorundadır.
Geçmişte bunu Türkiye İşçi Partisi alternatif bir beş yıllık plan yaparak ve bunu da bir kitap haline getirip kamuya sunarak yapabilmişti. Demek ki doğru uzmanlar, doğru STK'lar, doğru sendikalarla işbirliği yapılarak çağdaş bir müfredat programı yapılabilir ve Türkiye'nin bu zaman diliminde buna şiddetle ihtiyacı vardır.
Türkiye elbette ve elbette bu gelişmeleri aşacak bir alt yapıya sahiptir ve aşacağına da inancım tamdır.