Nüfusumuz artarken…



2019 yılı nüfus hareketlerine göre Kırşehir’in ilçe ve beldeleri boşalıyor, il merkezi nüfusumuz ise artıyor…
Geçen yıl şehir merkezi nüfusu 3 bin 482 kişinin arttığı Kırşehir’in şehir merkezi nüfusu bu yıl 5 bin 330 kişi artarak 144 bin 364’e yükseldi.
Yani bu nüfus artışı demek oluyor ki insanlar artık köylerde değil, şehir merkezinde yaşamak istiyor. Böyle olunca da köyler, beldeler, hatta ilçeler boşalıyor, şehir merkezleri kalabalıklaşıyor.
Bu doğru mu?
Elbette ki hayır. Ancak ne yaparsanız ki modernlik bizleri şehirlerde yaşamaya zorluyor. Bu da köylerin her geçen gün boşalmasına neden oluyor.
Şehir merkezinde nüfusun 5 bin 330 kişi artması borçlu ve maddi sıkıntılı günler yaşayan Kırşehir Belediyesi’nin işine gelecek. Hiç olmazsa nüfusa göre İller Bankası’ndan pay alan Kırşehir Belediyesi’nin eline biraz daha fazla para geçecek.
Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu buradan gelecek parayla ya borçlarını ödemeye devam edecek, ya da 31 Mart seçimlerinde Kırşehir halkına verdiği sözleri yerine getirmek için Kırşehir halkına gerçekleştireceğini vaad ettiği projeleri hayata geçirecek.
Geçen yıl Kırşehir’in nüfusunun 6-7 bin artmasının ardından iki olan milletvekili sayımız üçe yükselince sevinmiştik. Ancak artık milletvekillerinin hükümet nezdinde fazla bir sözleri kalmayınca ha iki olmuş, ha üç olmuş pek de önemi kalmadı. Eskisi kadar milletvekillerinin bir gücü ve yaptırımının olmadığı ifade ediliyor. Çünkü dışarıdan kabineye atanan bakanlar, milletvekillerinin istek ve dileklerini dikkate almıyor, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ya da parti kurmaylarının söylemleriyle hareket ediyor.
Bu durum özellikle milletvekillerinin yoğun eleştirilerini aldığı, hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Meclis’te partisine mensup milletvekillerinin istek ve taleplerini dinleyip, çözmeleri için nöbetçi bakan bile bıraktığı söylemleri ortalıkta yaygın bir şekilde dillendiriliyor.
Öyle ya da böyle nüfusla birlikte milletvekili sayısının artması, yani Kırşehir’in Meclis’te daha güçlü bir şekilde temsil edilmesi önemli. Ancak son iki-üç yıldır ülkemizde yaşanan ekonomik sıkıntılar ve krizlerin faturası Kırşehir’e ağır oldu. Kırşehir’de bırakın yeni yatırım yapılmayı, devam eden yatırımlar bile durdu. Devletin yapması gereken rutin işlerin dışında tek bir çivi çıkılmıyor dersek siz değerli okurlarımızı yanıltmamış oluruz.
Çünkü yatırımlar askıya alındı. Devam eden ve bitme noktasına gelenlerin dışında yeni bir yatırım yok. Hükümet yaşanan ekonomik krizi yatırımları durdurarak çözmeyi, kemer sıkma politikasıyla aşmaya çalışırken, milletimizin büyük kısmı yaşanan ekonomik kriz nedeniyle büyük sıkıntı içinde boğuşuyor adeta!
İşte Aralık ve Ocak ayı doğalgaz fatura bedelleri ortalama 500 liranın üzerinde oldu. Şubat ayı faturası kaç para gelecek, şimdi bunu kara kara düşünen vatandaş, geçim sıkıntısı yaşıyor.
Kış mevsiminde kabarık doğalgaz ve elektrik faturaları ile baş etmeye çalışanlar, diğer yandan çarşı pazarın şişkin fiyatları ile mücadele etmeye çalışıyor.
Çünkü son bir yılda her iki tüketim maddesine yüzde 50 ve üzerinde zam geldi. Buna karşılık, işçi, memur ve emeklinin maaşındaki artışlar bu zammın çok altında kaldı. Yüzde 4,5 ve 6 oranındaki maaş zamları yaşanan enflasyonun oldukça gerisinde kaldı. Bir yanda vatandaşı yakından ilgilendiren tüketim maddelerine devasa zamlar diğer yanda emekçi ve emekliye verilen mini zam!
Böyle bir ortamda vatandaş nasıl rahat geçinebilsin?
Asgari ücret yılbaşında yüzde 15.3 oranında zamla 2 bin 324 lira oldu. Ne var ki, aradan geçen bir ay gibi kısa sürede neredeyse eriyip gitti. Çünkü çarşı pazar, ısınma ve aydınlatma ürünleri fahiş oranda arttı, artıyor. Doğal olarak ücret ve maaşlara yapılan son derece düşük, günün koşullarına uzak zamlar fiyatı her geçen gün artan temel tüketim maddelerine yetişemiyor.
Kırşehir’de işsizlik büyük sorun. İş bulamayan, ya da işini kaybeden insanlar büyük çıkmazda. Umarım bu durum istenmeyen üzücü olaylara neden olmaz. Çünkü umudunu kaybeden insanlar başka arayışlara yöneliyor. Tıpkı geçtiğimiz hafta gazetemiz bürosunun altında 25 yaşında bir gencin intihar ederek yaşamına son vermesi gibi…
Evinde işsiz olan, iş bekleyen aileler çalmadık kapı bırakmıyor. İstihdam yaratacak yatırımlar yeterince gerçekleştirilmiyor. Daha fazla istihdam için, daha fazla üretime, daha fazla yatırıma gereksinim var.
Şehrimizde insanlar bir yandan işsizlikten bunalmış çareler ararken, diğer yandan geçim sıkıntı içinde yaşamaya devam ediyor ne yazık ki…
Kırşehir merkezin nüfusu bugün her ne kadar 145 binlerde gibi gözükse de kayıt dışı olan Suriyeli, Afganlı ve Iraklı nüfusla birlikte sanırım 160-170 binler civarındadır.
Artık Kırşehir’in sokaklarında Türkçe konuşandan çok başka dillerde konuşan yabancılar ağırlıkta.
Kırşehir’de köyler boşalıyor. Daha çok Ankara’ya da başka illere giden kırsal kesim nüfusu ile birlikte tarım yapacak potansiyel nüfusunda büyük kayıp yaşanıyor. Çünkü ataları tarım yapan yeni yetişen nesil tarımda gelecek olmadığını, ektiğinin karşılığını alamadıklarını, hatta zarar ettiklerini düşünüyor.
Böyle olunca da köylerdeki nüfus şehirlere hatta başka şehirlere göç ediyor. Göç edenlerin yerine Suriyeli, Afganlı ve Iraklılar yerleşiyor.
Maalesef Kırşehir’in nüfusu artıyor, ama sosyo kültürel yapısı gittikçe bozuluyor.
Kırşehir insanı ne yazık ki günden güne kendi memleketlerinde yabancı konumuna geliyor, dışarı çıkamıyor. Cadde ve sokaklar yabancıların adeta işgali altında.
Elbette biz yabancı düşmanı değiliz. Ama kültürümüz erozyona uğruyor, giderek yozlaşıyor, bozuluyoruz.
Onlara devlet bir şekilde katkı sundukları için onlar ne iş bulursa az-çok demeden çalıştıkları için bizim kendi insanımız boşta kalıyor, iş bulamıyor, büyük sıkıntıya giriyor. Bu durumu ülkemizi yönetenler de çok iyi biliyor.
Elbette dışarıdan gelenlere ülke ve millet olarak bağrımızı açtık, onları misafir ettik. Artık ülke olarak onlara daha fazla katkı sunacak halimiz kalmadı ne yazık ki!.,
Kırşehir’in bütün cadde ve sokakları, kaldırımları, parkları mültecilerle dolu. Kırşehirliler artık parklara ne kendileri gidiyorlar, ne de çocuklarını gönderiyorlar. Çünkü mülteciler çocuklarını başından atmak için parklara bırakıyor onlar da akşama kadar parktan çıkmıyorlar, kırıyorlar, döküyorlar, çevreyi tedirgin ediyorlar.
Evet, Kırşehir’in nüfusunun artmasını değil, sağlıklı, huzurlu ve mutlu insanların yaşadığı bir kent olması en büyük dileğimiz.

***

Sevdiğim bir söz

“Sırtından vurana kızma, ona güvenip arkanı dönen sensin. Arkandan konuşana da darılma, onu insan yerine koyan yine sensin.” Charles Bukowski

***

Biraz da gülelim!

At hırsızı!

Çerkezin biri at çalmış!
Oğluna “Al bu atı pazara götür sat. Ben gidersem tanırlar!” demiş.
Oğlu da pazara götürmüş.
Avşar’ın biri gelmiş, ata bakmış, ’Bunun ayağı sakat’ demiş.
Oğlan da “Hayır sakat değil” diye karşılık verince, Avşar “Bir bineyim o zaman” demiş.
Avşar, ata binmiş, gidiş o gidiş!
Oğlan akşam eve gelmiş, Çerkez “atı sattı!” diye heyecanlanmış.
“Kaça sattın oğlum?” diye sormuş.
Oğlu da “Vallahi baba geldiği fiyata gitti” demiş.