-Ustam, öncelikle ülkemizin durumunu sorayım. İnsanlar perli perişan. Hangi türkünüz uyar bu halimize?
-‘’Kendim ettim kendim buldum’’… Ya da ‘’Hata benim, günah benim, suç benim’’…
-Memlekette zengin fakir ayrımı var mı? Varsa nasıl?
-‘’Zengin isen ya bey derler ya paşa, Fukaraysan ya abdal derler ya cingan haşa’’…
-Neşet Baba, Kervansaray dağlarını dümdüz edip altın arayıp, suyumuzu zehirleyeceklermiş, ne dersiniz?
-“İnsanların en temel ihtiyacı suyu zehirleyecek kadar gözü dönmüş aç gözlülerin para hırsına benin pek aklım ermez gardaşım. Ben bir Başımda ALTIN tacım türküsünü havalandırırım, bir de Kırşehir’in ALTIN oğlu Mehmet Ali ALTIN’a türkü yakarım.
-Ustam, ülke kan ağlıyor, Yoksulluk zirvede, yolsuzluk diz boyu, hırsızlık, adaletsizlik insanları canından bezdirdi. Ormanlar yanıyor, çocuklar katlediliyor. Ne diyeceksiniz bu kötü gidişe?
-“Yıllar önce Mahsuni gardaşımla bir yola çıktık. O, halk yolunu seçti, ben Hak yolunu seçtim. Bu dayanılmaz felaket gidişe ancak Mahsuni gardaşımın türküsü cevap olur: Yuh yuh soyanlara, soyup kaçıp doyanlara.”
-Ustam, tüm bunların eğitimle ilgisi var mı? Cehalet mi bizi bu hale getirdi?
-‘’İsterim ki bu Dünyada hiç kimse cahil kalmasın, Okusun ilmin kitabını, cahilden akıl almasın’’...
-Cahil insan, doğruyu bulamazsa ne der?
- ‘’İlimsizlik, bilgisizlik yüzünden, cehalet hortlayıp çıkar mı çıkar, Sevgisizlik, saygısızlık yüzünden insan insandan bıkar mı bıkar’’…
-Üstad, Naile ablanızın kocası enişteniz Hacı Taşan’dan söylediğiniz Allı Turnam türküsündeki kuşların mekanı Seyfe Gölü kurumuş. 140 kuş türü artık gelmiyor. Bu türkü söylenmeye devam eder mi sizce?
-“Gölü gördükçe, duydukça kemiklerim sızlıyor. Bu mekansız kalan kuşlar bana kahretmesin. Onların sulak alanlarını yok edenlere lanet okusunlar. Eninde sonunda Hacı abimin allı turnaları bunun intikamını alır gurban olduğum.”
-Ustam, sizin türkülerinizin hepsinde ‘’Gönül’’ var. Ne demek bu gönül?
-‘’Kalpten kalbe bir yol vardır görünmez, Gönülden gönüle gider, yol gizli gizli’’…
-Neşet Baba, kadın haklarıyla ilgili ne dersiniz?
-‘’Kadınlar insandır, biz insanoğlu’’…
-Peki kadına şiddet olayları?
-‘’Doyulur mu, doyulur mu, canana kıyılır mı? Canana kıyanlar Hakkın kulu sayılır mı?’’…
-Dünyada barış, kardeşlik için ne gerekli hocam?
-‘’Gel sevelim, sevileni seveni, sevgisiz suratlar gülmüyor canım’’…
-Bunca yoksulluk, sefalet, çekilen acılar kader mi. Alın yazısı mı hocam?
-“Yazımızı felek yazmış, Mevladan değil.
-İnsanı neler kahreder Ustam?
-‘’Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm’’…
-Hayat için, yaşamak için en gerekli şey ne Ustam?
-‘’Aşk biterse yorulur insan. Bir gün ben ölürsem, Neşet yoruldu, gitti deyin’’…
Birkaç kısa soru hocam…
-Özlerseniz?
-‘’Neredesin sen’’
-İlk görüşte aşık olursanız?
-‘’Aldın aklım bir bakışta’’
-Kavuşamıyorsanız?
-‘’Perişan hallarım aşkın elinde’’
-En değerli varlıklarınız?
-‘’İki büyük nimetim var, biri anam, biri yarim’’
-Sitem edecek olsanız?
-‘’Yazımı kışa çevirdin’’
-Buluşmak isteseniz?
-‘’Bağa gel bostana gel’’
-Kaderle aranız?
-‘’Sanki sam yelisin estin bağıma, soldurdun bağımda gülümü kader’’
-Neşet Baba, son olarak ülkemizin bu hale gelmesine neden olanlara bir şey söylemek ister misiniz?
-Onlara babam Muharrem Usta diyeceğini demiş gurban olduğum:
‘’Sebep mezarında yosunlar bitsin
Yılanlar, çıyanlar mekanın tutsun.
Viran olsun yurdun, baykuşlar ötsün
Kimsesiz ellerde kalasın sebep’’
-Kırşehirliler’e son bir mesajınız var mı ustam?
-“Ayağınızın turabı, gönüllerinizin hızmatçısıyım. Şirin gırşârımıza iyi sağap çıhın”
…
-“Peki Atılgan gardaşım,,son olarak bir soru da ben sana sorayım. 35 yıldır bu sütunlarda binlerce yazı yazıp çizdin. Bilerek kimseye iftira, kötülük, zararın olmadıysa da hepimiz gibi hayatın içinde kimi zaman dünya nimetlerinden payımızı almak için kuralların dışına çıktık. Yarın rûz-u mahşerde, ‘size onca yasaklar, günahlar, engeller koydum. Niye bunlara uymadınız da yalan Dünyanın akışına kendinizi kaptırdınız’ derlerse ne cevap vereceksiniz?
-Valla Neşet Baba, Cahildim Dünyanın Rengine Kandım derim, senin elini öper, fırının yanına otururum. Zaten kuru odunumu da kendim götüreceğim, oranın odunları yaş diyorlar.