Nereye gidiyoruz?

Uydurduğumuz masalların ardına.

Çamur bulaşığına. Olup bitenlerden.

Başımıza hiç bir şey gelsin istemeden.

Bilediğimiz çıkarların çıkmazına.

Bu ülkeyi hiç acımadan, mahpus ederek karanlığa.

*****

Din ve demokrasi ile şımaran çığırtkanların.

Kitlesi oluyoruz. Kutupların kuyrukçusu, sinir ucu.

Vicdanı bırakarak avuçlarına zorbalığın.

Suçlu şükürlerin kölesi oluyoruz sonra.

Yaldızlı demokrasilerin soytarısı.

Tanrı'ya yenilgi, kravatlı zalimlere çanak ile dönüyoruz.

Toplumu sürüngen bireylere dönüştüren politikacıların, güç ve lütuflarıyla.

Yoksulluğa tapıyoruz sonra.

Mazlumların ah ve acılarını görmezden gelerek.

Kimliğimizden kaçıyoruz.

*****

Savaşın ahlakı yoktur. Gücünde.

En azından bu ülkede.

Şehvetlenen bademcilerin. Tetikçi milliyetçilerin.

Atatürk sömürücülerinin. Amerikan politikaları karşısında. Bir matem gibi kalıyoruz.

Sefaleti, yokluğu, hiçliği. Kederli ve hıçkıran bir şükür yavan demokrasi ile karşıladığımız.

Var oluşumuzun tek haklı gerçeği Tanrı'yı.

Yanı başımızda insanı aldatarak.

Bize sunduğu mücadeleyi, teslim ederek, 3-5 yezide.

Üstelik bile bile.

Güvensizlikle kırbaçlanıyoruz.

İşte, okulda, sokakta, evde. Fabrikada, tarlada, tersanede. Cinsiyetimizle, kimliğimizle.

Yoksunluğun nehrinde yıkanıyoruz.

Tahammülsüzlük bir ustura gibi kesiyor sinir uçlarımızı. Kendimizden koparak dağılıyoruz.

Mutluluğu gösterişe, mutsuzluğu ruhumuza sunuyoruz.

Taptığımız güce, gücün küçük oyuncuları olarak kalıyoruz.

Hayatlarımız uğruna direnmekten korkuyoruz.

Sevgisizliğin yatak odalarında kalıyor.

Kimsesiz eşkâlimiz. Paramparça yalnızlığımız.

Yediğimiz, içtiğimiz ne varsa.

Metal kokan bir keder gibi çöküyor kursağımıza.

Zor ile, zorlayarak yaşıyoruz.

Kitapsız, şiirsiz, örgütsüz, bilinçsiz bir yaşamın.

Yenilgileri olarak kalıyoruz.

22 yıldır bu ülkede. Bizi bizden alan iktidarın.

Bir de stepnesi muhalefetin.

Yenilgileri olarak. Bir başına. Bu ülkede. Çaresiz.