Kişinin kaliteli bir uyku alabilmesi için yeterli "melatonin" hormonu üretimi gerektiği ancak modern şehir hayatıyla gün ışığından ziyade uzun süre ofis ortamında mavi ışığa maruz kalınmasının melatonin metabolizmasını bozduğu belirtildi.

Kırşehir'de Organ ve Doku Bağışı Haftası etkinlikleri başladı! Kırşehir'de Organ ve Doku Bağışı Haftası etkinlikleri başladı!

Türk Toraks Derneği 2. Başkan Yardımcısı ve Uyku Bozuklukları Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sağlığın korunması için düzenli ve kaliteli uykunun büyük önem taşıdığını söyledi.

Zihni ve bedeni dinlendiren, gün içinde beyinde ve vücutta biriken atıkların temizlendiği bir süreç olarak tanımlanan uykunun, kişiyi yenileyen, iyileştiren ve bedeni sabaha hazırlayan süreç olduğunu belirten Çuhadaroğlu, kaliteli bir uyku alınamadığında kişinin sabah daha yorgun uyandığını ve gün içinde verimli olamadığını, sosyal ilişki kurmada zorlandığını, dikkatini toplayamadığını ifade etti.

Vücudun ve beynin dinlenebilmesi, hücrelerin kendini yenileyebilmesi için özellikle tıpta "rem" olarak isimlendirilen derin uyku halinin büyük önem taşıdığını dile getiren Çağlar Çuhadaroğlu, "Kaliteli bir uyku için, genellikle gece 23.00-24.00 gibi yatağa gitmek, erişkinler için gün içinde 6-7 saat uyku öneriyoruz. Bunun bölünmemesi gerekiyor." dedi.

Prof. Dr. Çuhadaroğlu, uykuyu "rem" ve "no-rem" olarak ikiye ayırdıklarını aktararak, şu bilgileri verdi:

"Bir kişinin bu iki uyku halini de belli bir oranda yaşaması gerekiyor. Kişinin uykusunun dörtte birini rem aşamasında geçirmesi en iyisidir. Rem uykusu, sabaha karşı olan, ağırlıklı rüyaların görüldüğü zamandır. Rem uykusu, gündüz öğrenilenlerin kişinin kendisine mal ettiği yani beyinde tutulan, arşivlenen bir dönemdir. Örneğin, sabah olan sınava uyumadan gitmek önerilmez. Çünkü, bilgi arşivlenmiyor. Az uyumak da önerilmiyor, çünkü esas bilgiyi beyne yerleştirecek süreçten feragat edilmiş olunuyor. İlk 3-4 saat, daha kasları dinlendiren bölümdür. O nedenle, uykunun vazgeçilmezi 'rem' dir."

Uyku bozukluklarının da derin uykuya geçiş için bir sorun olabildiğini, bunların mutlaka belirlenerek tedavi edilmesi gerektiğinin altını çizen Çuhadaroğlu, "Uyku apnesi, horlama, istemsiz bacak hareketleri, huzursuz bacak sendromu olan kişilerde derin yani rem uykusuna girilmesi zorlaşır." bilgisini verdi.

"Yüksek dozlar kullanılmamalı"

Çuhadaroğlu, uyku sorunu bulunan kişilerin çeşitli takviye ürünler kullanabildiğini ancak bunların mutlaka hekim kontrolünde belirli bir tanı konulduktan sonra kullanılmasının uygun olduğunu vurguladı.

Bunlardan birinin, etken maddesi "melatonin" olan ve kişinin uykuya geçişini kolaylaştıran bir hormon olduğunu aktaran Çuhadaroğlu, şunları kaydetti:

"Bu takviye ürünlerin, harcıalem kullanılması doğru değildir, kesinlikle yanlıştır. Ancak artan şehir yaşamı, yoğun stres ve uyaranların sayısı arttığından uyku problemi yaşayan kişi sayısı maalesef artıyor. Bu dış etkenlere maruziyete bağlı, vücudun melatonin üretiminde sorunlar olmaya başladı. Çünkü, gündüz gün ışığı alındığında beyinde melatonin devreye girerken, uzun süre plaza ya da ofis ortamında çalışıldığında yüksek binalar arasında kalındığı için gün ışığını görememek, bilgisayar, cep telefonu, televizyon gibi cihazlardan yayılan mavi ışığa muhatap olunması, melatonin metabolizmasını bozuyor. O yüzden, modern yaşam melatonin üretimini ve kullanımını bozuyor diyebiliriz."

Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu, gereklilik halinde dışarıdan melatonin takviyesinin kullanılması gerektiğini de vurgulayarak, "Bu mutlaka hekim kontrolünde ve önerisinde kullanılmalı. Özellikle ABD'de 20 miligrama kadar artan oranlarda kapsüller mevcut. Bu kadar yüksek dozlar kullanılmamalı." uyarısında bulundu.

Uyku bozuklukları içinde en sık horlama, uyku apnesi, uykusuz bacak sendromu ile karşılaşıldığına dikkati çeken Çuhadaroğlu, uykusuzluğun trafik ve iş kazalarına da yol açtığını sözlerine ekledi. (AA)

Editör: Çiğdem Sönmez