Kısaca Tarihçe-i Menzil

Türkiye’de tarikatlar ve cemaatler her zaman gündemde olmayı başaran oluşumlar olduğundan yer yer köşe yazılarımızda konumuz olmaktadırlar. Son zamanlarda bazı yazılarım Menzil Tarikatı odaklı sürdüğünden bu yazımda kısa bir Menzil tarihçesine yer vererek arşivimizde bulunsun istedim.

FETÖ sonrası devlet erkânında köşe başı yer tutan, Siyasal İslamcı çizgili kim siyasilerin halen akıllanmadığını, FETÖ hatalarının şimdi de Menzil ile aynen bir daha yaşandığına milletçe müşahede ediyoruz.

Malumunuz Menzil’in lideri Abdulbaki Erol ölünce Adıyaman Kahta’da 13 Temmuz’da cenaze töreni düzenlendi. Cenaze binlerce çakarlı araçla ilçeye götürüldü. Erdoğan, şeyh için “ülkemizin manevi rehberi” derken Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve beraberindeki heyet de Adıyaman’a taziyeye gitti. Türk Hava Yolları’nın seferber olduğu tören için 15 kilometrelik araç kuyruğu oluştu. Peki, kim bu Menzilciler?

Menzil, ilk defa Adıyaman’ın Kahta ilçesine bağlı Menzil köyünde kurulmuş. Bu tarikatın ilk şeyhi olan Abdülhakim El Hüseyni nüfuzlu bir şeyh ailesinden geliyor. Bitlis’te 1905’te doğan Abdulhakim El Hüseyni, birçok il dolaştıktan sonra eşleri ve çocuklarıyla Menzil köyüne yerleşti. Burada uzun yıllar Nakşibendilik öğretisini yaydı ve müritleri hem yurtiçinde hem de yurtdışında faaliyet gösterdi.

Cemaatin hızla büyümesiyle Menzil köyünün adı 1960’lı yıllarda Durak olarak değiştirildi. Abdulhakim El Hüseyni 1972 yılında öldü. Şeyhin ölümünün ardından yerine oğlu Muhammed Raşid El Hüseyni geçti. Cemaatin çalışmaları daha da hız kazandı. 12 Eylül 1980 yılından sonra ise tarikatın faaliyetleri kamuoyunun dikkatini çekmeye başlayınca Raşid El Hüseyni, Gökçeada ve Ankara gibi zorunlu yerlerde ikamet ettirildi. Ancak sağlık sorunları gerekçe gösterilerek köyüne dönmesine izin verildi. Bu süreçte cemaat siyasiler içinde de örgütlendi. Eski Büyük Birlik Partisi başkanı Muhsin Yazıcıoğlu tarikat üyeliğini gizlemedi. Muhammed Raşid El Hüseyni 1993 yılında yaşamını yitirdi. Yerine kardeşi Abdulbaki El Hüseyni geldi. Menzil en görkemli dönemini de bu ismin şeyhliği döneminde yaşadı. Menzil siyasetle iyice yakınlaştı, devlet kadrolarında holdingleşti.

Abdulbaki El Hüseyni şeyh olduktan sonra cemaat adeta bir siyasal harekete dönüştü. Vakıflar, şirketler, dernekler ardı ardına kurulurken birçok sektörde ve eğitimden sağlığa birçok alanda faaliyet yürüttü. Gavs olarak da bilinen Abdulbaki El Hüseyni şey olduktan sadece iki yıl sonra 1995 yılında Semerkand Vakfı’nı kurdu. İstanbul merkezli vakıf daha sonra cemaatin omurgası haline dönüşecekti. Abdulbaki El Hüseyni şeyhlik kariyerine hızlı başlamıştı. Aynı yıl günümüzde de faaliyet gösteren ve AKP döneminde kamudan aldığı ihalelerle dikkat çeken Nakış Grup kuruldu. Semerkand Vakfı’nın destekçilerinden olan Nakış Grup, müritlerin ucuz işgücüyle hızla büyüdü.

Şirket yeni müritler kazanmak için de oldukça elverişliydi. İşsiz gençlere istihdam sağlayarak büyümeye devam etti. Nakış Grup kendi açıkladığı şirket bilgilerine göre günümüzde 246 merkezi noktada faaliyet gösterirken 48 farklı markaya sahip. Ayrıca 600’den fazla ürün çeşitliliği bulunuyor.

Vakfın kurulmasında 2 sene sonra ise 1997 yılında Semerkand Gıda şirketi ve Semerkand Basım Yayın Grubu kuruldu. Gıda şirketi ile zenginleşmeye devam ederlerken, Semerkand Basın Grubu cemaatin toplum arasında yayılmasını sağladı. Menzil cemaatinin daha sonra holdingleşecek olan basın şirketinin sermayesi dönemin parasıyla 1 milyar liraydı. Başlangıçta şirketin 40 hissesi vardı. Ancak Semerkand 5 yıl içerisinde sermayesini 10’a katlayarak 10 milyar liralık 400 hisseli büyük bir şirkete dönüştü. Şirket daha sonra defalarca sermaye artırımına gitti. Bu şirket altında aktüel dergiler, çocuk dergileri çıkardılar. Adını Bosna Hersek’te bulunan köprüden alan Mostar dergisini 2005 yılında kurdular. Bu dergi tarikat öğretisinin artık siyasal İslamcı ideolojik mücadelesinin sembollerinden birisi oldu.

Menzil, adım adım yükselişini sürdürürken sıçrama noktasını ise AKP iktidarı ile yaşadı. Devlet kadrolarında yer bulurken açtıkları yurtlar ve okullarla örgütlenmelerini hızlandırdı. Dolayısıyla Menzil siyaset yapmaktan da çekinmedi. Seçim süreçlerinde AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlılıklarını açıkladılar. Haberimizin bir sonraki bölümünde Menzil’in AKP iktidarı dönemindeki yükselişini, derneklerini ve ekonomik işbirliklerini aktaracağız.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından geçen aylarda hazırlanan tarikat/cemaatlere ilişkin raporda Menzil de yer aldı. Raporda Menzil cemaatinin sakıncalı, şeyhlerini peygamber gibi gördükleri ve kendilerinden olmayan Müslümanları kolaylıkla “mürted” ve “münafık” gibi ifadelerle ötekileştirdiğine yer verildi. Şeyhin cemaat içerisindeki gücüne dikkat çekilen raporda şu ifadeler yer aldı:

“Mürşid yani tarikatın lideri olağanüstü, hatta bir anlamda yarı ilahi bir konumdadır. Nimetin yaratanı Allah ise de sebebi mürşiddir. Her mümin kişi, ona yapılacak hürmetin aslında Allah ve resulüne yapılan bir hürmet olduğuna inanmalıdır. Allah; yeri, karayı, havayı, denizi, hayvanları, dostu olan mürşidin emrine verir. O mürşid, bunları dilediği zaman istediği gibi kullanır. Şeyhin, dini ilimleri tahsil etmiş olması şart değil. Fatiha’yı bilmeyen ümmi bir kişi, mürşitlik mertebesine ulaşabilir.”

İktidarın desteğiyle devletin önemli kadrolarında kendisine yer bulan Menzil, Adıyaman’da “özerk” bir yaşam sürdürüyor. Çalışmalar belediyeler yerine cemaat mensupları tarafından yapılıyor. Sokakta tek bir kadına rastlamak mümkün değil. Köy ifadesi oldukça mütevazı. Çünkü buranın içerisinde lüks siteler, villalar, devasa türbeler camiler, çarşı, AVM’ler hatta benzin istasyonu bulunuyor.

İlahiyatçı Prof. Dr. Şahin Filiz, Menzil cemaatinin devletle ilişkisine ilişkin değerlendirmelerde bulundu:

“Menzil Tarikat’ının sosyal, ekonomik ve siyasi olarak büyümesine yol açan iktidar Türkiye’yi 15 Temmuz darbe girişimine maruz bırakan FETÖ felaketinden ders almamıştır. Menzil de tıpkı FETÖ gibi paralel din uydurmuştur. Menzil ile FETÖ, aynı kökten türediği için aynı yol ve yöntemi kullanmaktadır. Bu yol ve yöntem, FETÖ’yü nereye ulaştırmışsa Menzil’i de o noktaya kadar getirebilir. Bir tarikatın diğerinden hiçbir farkı yoktur.”

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından daha önce hazırlanan “tarikatlar raporunda”, cemaatin yapısı anlatılmıştı. Adıyaman’ın Kahta ilçesindeki Menzil köyüne yerleşen Abdülhakim Erol tarafından kurulan cemaatin, tarikat yapılanmasına sahip olduğu belirtildi.

“Mürted ve münafık gibi dini terimleri kolayca diğer Müslümanlar için kullandığı” kaydedilen cemaate ilişkin raporda ayrıca şu tespitler yapıldı:

“Mürşid yani tarikatın lideri olağanüstü, hatta bir anlamda yarı ilahi bir konumdadır. Grubun sıralanan görüşleri, sahih İslam anlayışıyla bağdaşmamaktadır. Bu sakıncalı telakkiler, Menzil cemaatinde daha çok vurgulanmakta ve etki sahası daha çok sade halk tabakası olduğu için daha çok yaygınlaşmaktadır. Son zamanlarda Menzil grubunun bürokraside teşkilatlandığı ve kamuda etkinliğini artırdığı yönünde kamuoyunda bir kanaat dillendirilmeye başlanmıştır. Doğru olması halinde bu tezahürün ülkemizde orta ve uzun vadede sıkıntılara yol açacağı değerlendirilmektedir.”

Peki, şimdi ne değişti de FETÖ devletten temizlenince boşalan her yere bu tarikatçılar dolduruldu?