Kırşehir’in bulunduğu bölge, tarih öncesi çağlardan itibaren yerleşim görmüştür. Antik kaynaklarda bu bölgeyle ilişkilendirilen ilk isimlerden biri "Aquae Saravenae" olarak geçer. Bu Latince ad, Roma dönemine ait olup şifalı sular anlamına gelmektedir. Bölgede sıcak su kaynaklarının bulunması, bu ismin verilmesinde etkili olmuştur. Bu ad, Roma İmparatorluğu’nun Anadolu’da kurduğu termal merkezlerden biri olan Kırşehir’e dair ilk yazılı kanıt olarak değerlendirilir.
Bizans döneminde dini ve kültürel dönüşüm
Bizans döneminde ise şehir, bölgesel bir dini merkez olarak önem kazanmıştır. Bu dönemde bazı kaynaklarda Kırşehir'in "Justinianopolis" ismiyle anıldığına dair bilgiler yer alır. Bu isim, Bizans İmparatoru Justinianus’a atfen verilmiştir ve genellikle onun döneminde inşa edilen şehirleri temsil eder. Böylece şehir, Bizans’ın hem dini hem de mimari etkilerini taşıyan bir yerleşim haline gelmiştir.
Türklerin gelişiyle birlikte isim evrimi
1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra Anadolu’ya Türklerin yerleşmesiyle birlikte Kırşehir de bu kültürel dönüşümden nasibini almıştır. Selçuklu döneminde şehir, "Gülşehri" ve "Şehr-i Kır" gibi adlarla anılmıştır. “Kır” kelimesi bozkır anlamında kullanılmış olup bölgenin doğal yapısını ifade eder. “Şehir” ise yerleşim merkezi anlamına gelir. Zamanla bu iki kelimenin birleşmesiyle bugünkü “Kırşehir” adı ortaya çıkmıştır. Bu adlandırma, hem coğrafi özelliklere hem de Türk dil yapısına uygundur.
Osmanlı belgelerinde Kırşehir
Osmanlı döneminde şehir, resmi belgelerde net bir şekilde "Kırşehir" olarak geçmeye başlamıştır. Bu ad, özellikle 15. yüzyıldan itibaren sürekli kullanılmış ve halk arasında da yaygınlaşmıştır. Osmanlı’nın idari yapılanmasında Kırşehir, zamanla sancak merkezi haline gelmiştir. Bu dönemde şehrin adıyla ilgili farklılıklar gözlenmemiştir, bu da ismin istikrar kazandığını göstermektedir.
Halk arasında anlatılan isim efsaneleri
Kırşehir’in adıyla ilgili halk arasında da çeşitli söylenceler mevcuttur. Bunlardan biri, şehre adını verenin bir Türkmen beyi olan “Kır Bey” olduğudur. Diğer bir efsane ise, bölgenin geniş bozkırlarla kaplı olması sebebiyle bu adın verildiğidir. Her ne kadar bu anlatımlar tarihsel belgelerle netleşmemiş olsa da, halk belleğinde önemli yer tutar. Bu tür söylenceler, şehrin geçmişine olan ilgiyi canlı tutar.
İsimlerin ardında yatan tarihsel anlatılar
Kırşehir’in isim yolculuğu, şehrin geçirdiği medeniyet değişimlerinin bir aynası gibidir. Roma döneminden Bizans’a, Selçuklu’dan Osmanlı’ya kadar geçen süreçte her bir isim, şehrin o dönemdeki konumunu ve önemini yansıtır. Bugün "Kırşehir" adıyla anılan bu kadim yerleşim, aslında binlerce yıllık bir tarihi kimliğin son halkasını temsil eder. Her ad, şehrin tarih sahnesindeki bir durak noktasını gösterir.