Kırşehir’in Frekansı Düşüyor mu?

Bir Sosyoloğun Gözünden

Bugün Kırşehir’de yaşanan iki ayrı olay, sıradan bir günün nasıl toplumsal bir çöküşe işaret edebileceğini gösterdi. Biri Valilik binasının karşısındaki bir apartmanın çatısına çıkan bir vatandaş, kiremitleri aşağıya savurdu; diğeri ise Aşıkpaşa Mezarlığı üst geçidinde korkuluklara tırmandı. Her iki olay da aynı sonucu doğurdu: Tedirginlik, merak, endişe ve toplu bir huzursuzluk hali.

Bir sosyolog olarak bu olayları yalnızca bireysel tepkiler olarak göremem. Çünkü bu tür davranışlar, toplumsal yapının artık bireyin yükünü taşıyamadığının işaretidir. İnsanları çatıya ya da korkuluklara çıkaran şey, yalnızca kişisel meseleler değil; görünmeyen ama hissedilen bir kolektif baskıdır. Sosyal bağların zayıfladığı, dayanışmanın azaldığı, ekonomik ve psikolojik yüklerin arttığı bir ortamda bu tür patlamalar birer “sinyal”dir. Adeta toplumun alarm çanlarıdır.

Peki, frekans ne alaka? Frekans burada hem bir metafor hem de bir gerçektir. Düşüncelerimiz, duygularımız ve sosyal ilişkilerimiz birer enerji yayar. Toplumun genel titreşimi, bireylerin davranışlarını doğrudan etkiler. Bugün Kırşehir’de yaşananlar, sadece bireylerin değil, tüm bir şehrin frekansının düştüğünü gösteriyor. Düşük frekansta öfke, korku, kaos ve kopuş vardır. Yüksek frekansta ise umut, şefkat, anlayış ve çözüm.

Vali Bey’in çatıdaki vatandaşı yanına çağırıp konuşması, insani anlamda değerli bir davranıştı. Ama bu tür bireysel müdahaleler sistematik bir çözüm üretmez. Toplumda yaygınlaşan bu tür eylemler karşısında hem sosyal destek sistemleri güçlendirilmeli hem de gerekli hukuki ve psikolojik mekanizmalar devreye sokulmalıdır.

Kimse kusura bakmasın; sorunları olan elbette ki dinlenmeli ama bu dinleme başkalarının huzurunu tehdit eden eylemlerle değil, doğru zeminlerde yapılmalı. Her çatıya çıkan, her korkulukta duran yalnızca kendi acısını değil, şehirde yaşayan binlerce insanın da iç huzurunu rehin alıyor.

Sosyolojik gözle baktığımızda bu bireysel çıkışlar aslında sistemin çözülme sinyalleridir. O halde sorumuzu tekrar soralım: Kırşehir’in frekansı düşüyor mu? Eğer evet diyorsak, onu yeniden yükseltmenin yollarını hep birlikte aramalıyız.