Kırşehir'den Bir Yıldız Daha Kaydı

10 Temmuz'da doğdu, “Memleket Hasreti”yle 71 yıl yaşadı, yine doğduğu 10 Temmuz'da hayata vedâ etti

Kırşehir'den Bir Yıldız Daha Kaydı

Şemsi Yastıman'ın bir süredir amansız bir hastalıktan Çanakkale'nin Lâpseki ilçesinde tedavi görmekte iken 10 Temmuz 1994'te vefat ettiğini -geç de olsa- büyük bir üzüntü ile öğrenmiş bulunuyoruz.
Böylece Kırşehir yakın zamanda çok kıymetli bir evlâdını daha kaybetmiştir. Üzüntümüz büyük ve sonsuzdur.
Şemsi Yastıman'ı 1934 yılından beri çocukluk arkadaşımız olması nedeni ile yakından tanırdım. Tertemiz, kadirşinas bir insandı. Sade konuşması, öztürkçe ifadesi ve tatlı hicivleriyle saygın bir kişiliğe sahipti.
Nerede bir memleket meselesi konuşulsa, ne zaman bir Kırşehir şenliği olsa Şemsi Yastıman da o topluluğa büyük ve yakın bir ilgi gösterir, ayrı bir renk ve âhenk katardı.
Ne var ki Şemsi Yastıman şimdi aramızda değil, onu artık gönlümüzde yaşatacağız ne yazık ki...
Dadaloğlu'nun ''Biter biter, Kırşehir'in gülleri biter''ini, Pîr Sultan Abdal'ın ''Şeytan bunun neresinde''sini, ''Bâd-ı sabah''ını, TRT'den ''Siz seyrek seyrek çağırıyor, biz de çeyrek çeyrek geliyoruz'' gibi esprilerini dinleyemeyecek ve seyredemeyeceğiz.
Şemsi Yastıman'ı her hali, tavrı ve davranışları ile bundan böyle göremeyeceğiz. Sevgili Şemsi Yastıman'ı anlamak ve anlatmak son derece zordur. Hele akranları arasındaki unutulamaz hâtıraları asla hatır ve hayallerden silinemez. Herkesçe sevilen, sayılan Şemsi Yastıman'ın ölmez hâtıraları asla hatırlardan ve hayallerden bir an olsun çıkamaz. Onun pek çok izleri hepimizin gönüllerinde sonsuza dek yaşayacaktır.
Pek çok eş dost, arkadaş ve hemşehrimiz bugüne kadar aramızdan ayrılarak ebediyete intikal etmiştir. Hepsine Tanrı'dan rahmet diliyoruz. Ancak her fani aramızdan ayrılırken bizlere Şemsi kadar tarifi mümkün olmayan, böylesine acı bir hâtıra bırakmamıştır. Onun ezikliği içerisinde olduğumuzu da ayrıca belirtmek isterim.
Şemsi Yastıman'ı acı ve tatlı anılarla içimize gömmek isterken hoş bir sada olarak şu boş kubbede kalan sevgili arkadaşımın bütün güzelliklerini hasretle anıyor, bu vesile ile her yaşta bütün hemşehrilerime sevgi, saygı ve esenlikler diliyor, bugüne kadar aramızdan ayrılanlara tekrar rahmetler diliyorum.
Senin kadar seni seven bir arkadaşın olarak hasretle yâdediyorum, kabrinde müsterih uyu sevgili dostum Şemsi Yastıman, ruhun şâd olsun.

MEHMET ALTAY
Şemsi Yastıman'ın çocukluk arkadaşı olan ve bu yazıyı Atatürk Bulvarı No. 73-3, Gölcük-Kocaeli adresinde otururken 26 Temmuz 1994 tarihinde kaleme alarak yayınlanmak üzere çıkardığım gazeteye gönderen “Hanımın Mehmet” lâkaplı Mehmet Altay'dan 1999 yılındaki Gölcük depreminden sonra haber alınamamıştır.

SÜLEYMAN DEMİR Anlatıyor
ŞEMSİ YASTIMAN  

"Türk'ü anlamak için Türk'ü dinlemek gerek" sözünün sahibi Şemsi amca "Aha geldik, aha gidiyok" derdi. Unutulmaz deyişlerini İstanbul'daki Kırşehirliler'in bir araya geldikleri "Helebişçiler" gecelerinde söyler, mecliste bulunanlardan da tasdik bekler, sonra da "İyi dimiş miyim?" der ve muzipçe gülerdi. Hızlı bir araç gaza basıp trafikte yol alsa "Dabakhaneye b.. mu yetiştiriyondeyyos", birine kızdığında "Şu ineğin yidiği naneye bak" derdi. Mektup adresi "Şemsi Yasdıman - İstanbul. Kime sorsan gösterir" idi. Neyzen Tevfik yoldaşı Beşiktaş'taki saz evinin müdavimlerinden idi. Şeyh Süleyman Türkmanî'nin nesliydi. Kırşehir'den İstanbul'a okumaya gelenlere Beşiktaş'ta balık yedirerek ağırlar, "Eğitiminize önem verin, yoksa sizin şu anda balık yuttuğunuz gibi İstanbul da sizi yutar" derdi.
Cep telefonu olmadığı dönemlerde kendisini ziyaret eden tüm öğrencilerin telefonunu alır, ziyaretlerde bulunur, eğitimlerini yakından takip ederdi. Meclislerde efendilik, edep, adap bekler, yanlış yapanı kara listeye alırdı ve bir daha davet etmezdi. Çoğu zaman sihirli şapkasından ceviz çıkarır, sazıyla, sözüyle ikram ettiği sofralarda uzaylılar ile konuşurdu. Kendi elleri ve tarifi ile çemen hazırlar, dostlarına hediye ederdi. Nev'i şahsına münhasır TRT sanatçısı, halk ozanı Şemsi amcadan çocuk aklımla zihnimde kalanlar bunlardı. Yüce ruhlarına rahmet olsun inşallah onun ve tüm cemiyet arkadaşlarının...
5 Temmuz 2021

SÜLEYMAN DEMİR      
1979 yılında İstanbul’da doğdu. Orta ve lise öğrenimini Boğaziçi Lisesi’nde tamamladı. 1997 yılında girdiği İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Bilim Tarihi Bölümü’nden 2001 yılında “Ahiler’in Türk Kültür ve Bilim Hayatına Katkıları” tezini hazırlayarak mezun oldu. 2001 yılında uzun yıllar kurucusu olduğu Ahi Kültürünü Araştırma ve Eğitim Vakfı’nın başkanlığını yapmış olan babası Galip Demir’e akademik camia tarafından bugüne kadar Ahilik konusunda hazırlanmış en kapsamlı eserlerden biri olarak kabul edilen “Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu ve Ahilik” isimli eserinin redaksiyonunda yardımcı olmuştur.
2002 yılından itibaren matbaacılık sektöründe Sade Ofset Matbaacılık Ltd. Şti.’nde sırasıyla üretim, grafik, muhasebe, kalite güvence birimlerinde çalışmıştır. Aile şirketi olan firmada Genel Müdür Yardımcılığı ve İnsan Kaynakları Sorumluluğu görevine devam etmektedir.

HASRET

Ozan şölenlerinde Şahballı çıktı
Senin ölümün Kırşehir'i tümden yaktı
Lâpseki'de kalışın bizleri tümden yıktı
Kırşehir seni ister YASTIMAN

Hani nerde Hacı Taşan, Muharrem
Onlar da değil miydi sana yâren
Bize sitem ediyor bütün elâlem
Kırşehir seni ister YASTIMAN

Yıllar boyu sazını dinlettin
Her fırsatta memleketi anlattın
En sonunda sen bizi aldattın
Lâpseki'de ne işin vardı YASTIMAN

Lâpseki ile Kırşehir arası
Şemsim cebinde yok muydu yol parası
Gurbet ellerinde var mıydı kaybolması
Kanar oldu memleketin yarası YASTIMAN

Mucur, Çiçekdağı, Boztepe, Kaman
Memleket hatırlar seni her zaman
Sen gurbette, biz sılada
Böyle mi olmalıydı YASTIMAN

Gurbette ömür geçirdin
Yükledin yükünü, evini göçürdün
Sıla şerbetinden pek çok içirdin
Memleket seni ister YASTIMAN

Serin olur Kırşehir havası
Koçyiğit yatağı, mertlik yuvası
Her şeyinle kabul eder burası
Kırşehir seni ister YASTIMAN

Oturup ağladım boş mezar taşına
Böyle işler gelir garipsen başına
Sen gittin Yastıman, Neşet sen çok yaşa
Kırşehirliler seni ister YASTIMAN

Sözlerin çok açık, hepsi mertti
Sılanın özlemi içine dertti
Ölümüne Kırşehir gözyaşı döktü
Kırşehir seni ister YASTIMAN

İçimizden böyle geldi, böyle söyledik
Dostlarla oturup kavli karar eyledik
Münevver Yenge, Kenan, Sinan, İnan, Canan
Sizleri yerine eyledik
“Emanetimizi sizlerden” istiyoruz dedik.

Şemsi Yastıman'ın ölümü üzerine Kırşehirli genç folklorcular tarafından yazılmış olan bu şiir 14.12.1994 tarihinde Saim Selçuk'tan alınmıştır.

CAHİL VÂİZ  

Namaz ile Allah kanar zannetme
Hac ile Peygamber anar zannetme
Sarhoş cehennemde yanar zannetme
 Bir gün demhaneye gel de öğüt ver

Diyorsun saz çalmak günahtır gayet
İsbat et Kur'an'da kaçıncı âyet
Biz de öğrenelim bulursan şayet
Sazımı kafama çal da öğüt ver
ŞEMSİ YASTIMAN


ALİ MAZAK'tan ŞEMSİ YASTIMAN'a

Değer biçilirmiş acı keleğe
Darıldın mı sultanım bize feleğe
Sağlığında kaldınsa sökük yeleğe
Yalandır ağıtlar, aldırma gitsin

Demirler'den Galip miydi gelip de bulan
“Şemsi abi” deyip kapında duran
“Güzel abim” deyip derdini bölen
Sinan, Muallâ da bilir mi bilmem

İsterdin meydanlarda bülbülce ötmek
Çıkıp yükseklere aslanca bakmak
Taş beşikte sıkılıp hüsrana düşmek
Kahrolup âleme küstün mü bilmem

Mazağın söylese de nafile ustam
Gözünün ışığı Galibin de yok
Şimdi kim bilecek saklı sırların
Duamız sanadır, sevgi ve minnet
Hak katında makbul olur mu bilmem

İşte, Şemsi Yastıman'ın babası Şekerci Ahmed Ağa'dan 1969 yılında aldığı meşhur Kırşehir Çemeni'nin formülü...

PASTIRMANIN MÂCUNU “ÇEMEN”İN YAPILIŞI
Malzeme:
500 Gram Çemen unu
150 Gram soyulup havanda döğülmüş sarımsak
50 Gram kırmızı biber
25 Gram Karabiber
50 Gram tuz
35 Gram kimyon

Bunlar çinko veya cam bir kap içerisinde tahta kaşık ile harman yapılır. Plâstik, alüminyum, bakır, çelik kaplarda metal kaşık ile karıştırılmaz. Bir ölçü bu harmana iki ölçü de su konularak karıştırılır. En az 5-6 saat bekletilir. Âfiyet olsun.
Not: Çemen unu bir gün suda bekletilirse acımsılığı gider. Bekletilmese de olur. Az yenilmesi tavsiye olunur. Çok yenirse hafif bir terleme ile çemen kokusu tene siner, çevreyi rahatsız eder.
Çemen buzdolabında ağzı kapalı bir kapta durmalıdır. Sıcağa hiç dayanmaz, ekşir ve bozulur.

***

Ayaktakiler, soldan sağa: Haydar Cincioğlu (Adanalı lokantacı, yıl başı yaklaşırken “Yıl başı, yıldız başı” diye bağırarak Millî Piyango bilet satmasıyla popüler olmuştu), Fuat Çetin, Alim Şahin (Öğretmen), Mehmet Karadeli (Bankacı), Niyazi Yerli (Öğretmen), Şemsi Yastıman, Ali Yaparel (Öğretmen), arkasında Faik İnaler'in kardeşi Talât İnaler, Avukat Ekrem Ultav, “Şair Boyacı” Hüseyin Canıtez
Oturanlar: İkinci terzi ve hakem Alaettin Ersin (Bizimle okurken soyadı Tataroğlu idi), Devlet Hastanesi'nde memur Şerafettin Özkeleş, emm'oğlum Şemsi Yastıman'ın ablasının oğlu Faik İnaler