Kırşehir'de Nevruz Bayramı, düzenlenen törenle kutlandı.
Cacabey Meydanı'nda düzenlenen Nevruz Bayramı kutlamalarına, Vali Murat Sefa Demiryürek, Kırşehir Milletvekili Necmettin Erkan, Ahi Evran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Kasım Karahocagil, İl Jandarma Komutanı Jandarma Albay Ahmet Yıldırım, İl Emniyet Müdürü Erdoğan Kartal, kurum amirleri, siyasi partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile çok sayıda vatandaş katıldı.
Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ezgi Metin Basat,
"Teknoloji gelişti ama hepimiz zamanı yakalamamaktan bir taraftan da şikâyet ediyoruz. Değişmeyen bir şekilde doğanın kendi dengesi ve takvimi devam ediyor. Ve yazıdan önce ve kronolojik takvimden önce insanlar da bu takvimi takip ediyorlardı. Çünkü biz bir çizgide ilerlerken doğanın takvimi döngüseldir. Bu döngüsellik içerisinde yapraklar zaman zaman dökülür, ağaçlar uykuya yatar, doğa ölmüş gibi davranır. Bu nedenle ölümde aslında doğa için kayıp değildir. Doğa sonra yeniden canlanır sonra yeniden yeşerir yeniden bereketlenir. Bu yüzden dünyanın pek çok yerinde özellikle güneş ışınlarını benzer şekilde alan kültürler benzer ritüeller üretmişlerdir. Nevruz bu anlamda oldukça önemli bir kültürel miras olarak bizledir. Nevruz Bayramı 2009 yılında UNESCO tarafından kültürel miras olarak kabul edilmiştir ve Türkiye'de bu kültürel mirasını korumak için tüm dünyaya söz vermiştir ve bunu tabii ki İran, Irak, Kazakistan, Kırgızistan, Hindistan’la birlikte farklı ülkelerle ve Türk topluluklarına paylaşmaktadır. Geçmişine baktığımızda biz nevruzla birlikte yani baharın başlaması ile birlikte doğanın uyandığını görüyoruz. Doğanın uyanması çok önemli çünkü bu tarım ve hayvancılığın da bir takım aktivitelere geçmesi demek. Bu yüzden Anadolu'da saya gezme dediğimiz, Mart Bayramı dediğimiz, Mart 9'u dediğimiz, kış yarısı dediğimiz kutlamalar ve Hıdırellez’de buna denk gelir. Çünkü bu tarihlerde hayvanlarda yavrulamaya başlar, tarlaların ekilmesi başlanır. Bolluk ve bereket getirebilmesi için Türkler geçmişten bugüne kadar özellikle kültürlerinde korudukları atalara saygı, doğaya saygı ve bununla birlikte birbirlerine olan iletişimlerini güçlendirmek için farklı ritüeller yapmışlardır. Örneğin özellikle Nevruz gününde nüfus yönünde Anadolu'nun pek çok yerinde ve geçmişten bugüne kadar Türklerin büyük sofralar kurduklarını biliyoruz. Çünkü o sofraya küs oturulmaz hep birlikte yenilir ve bu yemek için hep birlikte destek verilir. Böylece aslında bu baharın uyanışı ile birlikte doğa yenilenirken insanlar da yenilenir. Küslükler kalkar, ataları saygı gösterilir, mezarlık ziyaretleri yapılır ve bazı Türk topluluklarının da özellikle Nevruz’da Ata mezarlarına gittiklerini şeker bıraktıklarını atalarının sevdikleri katkıları yediklerini özellikle lokma gibi helva gibi kokulu yani Ata ruhumuzu huzura erdirecek yemeklerle kutladıklarını biliyoruz. Yine benzer şekilde kısmetleri açılması için gençlerin maniler söyledikleri oyunlar çıkardıkları kırlara gittikleri, özellikle de doğayla iç içe oldukları oyunlar çıkardıklarını biliyoruz. Ve bunun temelinde bir hatırlatma yani doğanın döngüsüne bir işaret bırakma olduğunu biliyoruz. Farklı isimlerle anılmasına rağmen Bereket Bayramı, kış bitimi bayramı, yıl yarısı olmasına rağmen etkinliklerin farklı Türk topluluklarında ve farklı kültürlerde de çok çok benzer özellikler gösterdiğini biliyoruz. Yine bununla birlikte Türklerin İslamiyeti kabulünden sonra da İslami geleneklerle de devam etmiştir. Örneğin Anadolu'nun bazı yerlerinde Nevruz günü bir zeytin dalı'na İhlas Suresi okunarak akan bir suya bırakıldığını biliyoruz. Bu hem barış'ın gelmesi hem bolluğun bereketin gelmesi için hem de günahların arınması için yapılan bir ritüel olarak bugün hala devam etmekte. Çünkü suda tıpkı ateş gibi ve Ataların ruhu gibi Türk toplulukları açısından oldukça önemlidir. Yağmur duasını çıkıldığında okunan dualarla birlikte ve yine evliya mezarlarında ve evliyaların kahramanlıkları anlatılırken de benzer şekilde ritüellere devam edildiğini biliyoruz. Özellikle çocukların Baca Bayramı da denilen Nevruz’da bacaları gezerek dualar okudukları ve büyüklerin de onlara hediyeler, paralar ve şekerler verdiklerini biliyoruz. Bütün bu örnekler bize gösteriyor ki Nevruz doğanın uyanışını kutlamak ile birlikte bireyin toplulukla yeniden bütünleşmesi, yeniden barışın sağlanması, yeniden büyüklerin küçüklerle birleşmesi ve aynı zamanda çok da büyük bir kültürel aktarım olduğunu gösteriyor." ifadelerini kullandı.
Cacabey Meydanı'nda Vali Murat Sefa Demiryürek ve beraberindeki protokol üyeleri tarafından Nevruz ateşinin yakılması, demir dövülmesi ve ateşin üstünden atlanması, halat çekme yarışı ile devam eden Nevruz programı halk oyunları gösterileri, yumurta taşıma yarışması ve fidan dağıtımının ardından sona erdi.