Geçtiğimiz günlerde gittiğim İzmir’de ustam, Kırşehir’in duayen ve yaşayan canlı tarihi, yılların gazetecisi, değerli ağabeyim Sayın Dursun Yastıman’la buluştum. Her yıl olduğu gibi bu yıl da bu buluşmamızda Kırşehir’i ve Kırşehirlileri konuştuk.
Çok istemesine ve özlem duymasına rağmen çeşitli sağlık gerekçeleri nedeniyle doğup büyüdüğü memleketine gelememenin, hemşehrileriyle ve dostlarıyla görüşememenin üzüntüsü içinde olduğunu idrâk ettiğim Dursun ağabey sordu, ben de tek tek yanıtladım.
Sonra “Salih, iyi ki geldin. Kendimi sanki Kırşehir’e gelmiş gibi hissettim” deyiverdi Dursun ağabey…
Tabiî ki bu kolay değil Dursun ağabey için… Çünkü o gençliğinden başlayarak yıllarını Kırşehir’de geçirmiş, tozunu yutmuş, toprağını çiğnemiş, suyunu içip havasını teneffüs etmiş, Kırşehir için yıllarca yazıp çizmiş, kafa yormuş bir kişi…
O başkaları gibi kalemini satmamış, tehdit ve şantajlarla köşe dönüp gazetecilik mesleğini ayağa düşürmemiş bir değer…
Tıpkı emm'oğlusu Şemsi Yastıman’ın yazdığı unutulmaz şiirinde dile getirdiği “Memleket Hasreti”ni buram buram yaşıyor gördüm Dursun ağabeyde…
Yaşı ilerlemiş olsa da gönlü ve beyni hâlâ genç olan Dursun ağabeyin kalbinin Kırşehir’de olduğunu biliyorum. Onu Kırşehir’e davet ettim. İnşallah eşiyle birlikte en kısa sürede memleketine gelecek ve “Memleket Hasreti”ni giderecek.
Tabi Dursun ağabeyime giderken gazetemiz “Kırşehir Çiğdem”in kurucusu, ağabeyim, gazeteci-yazar Şevket Güner’in yayınladığı 3 kitabından ikişer adet ve arkadaşım, dostum gazeteci-yazar Adnan Yılmaz’ın yayınladığı son kitabını da kendisine verdim. Hatta ağabeyim Şevket Güner ile Adnan Yılmaz’ı telefonla görüntülü arayarak hasret gidermelerine vesile oldum.
Tabiî çok mutlu oldu, duygulandı Dursun ağabey…
Buradan bir kez daha Dursun ağabeye sağlıklar diliyorum.
En kısa sürede Kırşehir’de, ya da tekrar İzmir’de buluşmak üzere…
EKİCİOĞLU’NA İZMİR’DEN SELÂMLAR GETİRDİM!
İzmir’de görüştüğüm gerek Dursun ağabeyimden, gerekse orada yaşayan Kırşehirli dostlarımdan Kırşehir’in son yıllarda yaşanılır modern bir şehir haline geldiği yönünde sarf ettikleri güzel sözlerle sık sık karşılaştım.
Tabiî bir gazeteci olarak Kırşehir Belediye Başkanı Selâhattin Ekicioğlu’nun bunu nasıl başardığını sordular bana, ben de anlattım.
Halkın içinde olan, şeffaf, çalışkan ve en önemlisi dürüst bir Belediye Başkanı olarak herkesin gönlünde haklı bir yer edinen Başkan Ekicioğlu’nun ekibiyle birlikte 24 saat Kırşehir’e en iyi hizmeti verdiğini ifade ettim.
İlk beş yılında borçlu bir Belediye devraldıktan sonra herkesin “Bırakın hizmet etmeyi, personel maaşını bile ödeyemez!” dediği Belediye Başkanı Selâhattin Ekicioğlu’nun bunu nasıl başardığını soranlara da yanıtım bunda dürüstlük, plânlı ve programlı bir çalışmanın etkili olduğuna dikkat çektim.
Şahsen ben Kırşehir’de Başkan Ekicioğlu'nun beş yıl, sekiz aylık Belediye Başkanlığı'nda yaptığı hizmetleri anlatırken asfaltı, kaldırımı, yeşil alanları ve ışıklandırmasıyla açtığı yeni ve modern yolların, cadde ve sokakların, park ve yeşil alanların, toplu taşımada sağladığı başarıların Kırşehir’in yaşanılır ve modern bir kent görünümüne bürünmesini gerçekleştirdiğini, hattâ bu çalışmalarının Türkiye’deki tüm il belediyelerine örnek olduğunu ve pek çok il belediye başkanının Kırşehir’e gelerek Başkan Ekicioğlu ve ekibinden tiyolar aldığını vurguladım.
Başkan Ekicioğlu’nun tüm şehirle ve hemşehrileriyle parti farkı gözetmeksizin görüştüğünü ve herkesin Belediye Başkanı olduğunu başardığını ve başarılı olmasından bunun da önemli etkisi olduğunu benim gibi bütün Kırşehir halkı da çok iyi biliyor.
Hemşehrilerim zaman zaman geldikleri Kırşehir’in giderek modernleşmesinden mutlu olduklarını ifade ederlerken, kamu yatırımlarından hakkı olan yatırımların gelmesi, özel sektör yatırımcılarına da gerekli desteğin verilerek yatırım yapmalarının sağlanması halinde Kırşehir’in kısa sürede nüfusunun da artmasını ve yeniden üç milletvekili ile Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde temsil edileceğini vurguladılar.
İzmir ve ilçelerinin büyük kısmını da CHP’li Belediye Başkanlarının yönetmesine rağmen beklenen güzel hizmetleri göremeyenler çoğu yerlerinin kırık dökük, çukur ve çamur olduğundan dert yanarak Kırşehir Belediye Başkanı Selâhattin Ekicioğlu’ndan övgü dolu sözlerle söz etmeleri beni daha da gururlandırdı ve mutlu etti.
İzmir’de görüştüğüm Dursun Yastıman ağabeyim başta olmak üzere isimlerini burada tek tek yazamadığım sevgili hemşehrilerimden Kırşehir âşığı Belediye Başkanımız Selâhattin Ekicioğlu’na selâm ve sevgiler getirdim.
İyi ki varsın Selâhattin Başkanım…
Seninle Kırşehir'in makûs talihinin değişeceğine ve hemşehrilerimizin de aynı görüşte olduklarına bütün kalbimle inanıyor, başarılı hizmetlerinin hep böyle sürmesini diliyorum.
***
Sevdiğim bir söz
Bırakın herkes hak ettiği yerde kalsın. Fazla değer verince ziyan, az verince gaddar oluyorsun. Herkese karşı dengede kal, çünkü ederi o kadar.
***
Biraz da gülelim!
Aslanı ne öldürür?
Aslanın biri yaralanmış. Bir ağaç altına oturup yarasını yalarken yanına bir tilki sokulmuş:
– Aman aslan baba demiş, geçmiş olsun. Ağır yaralandığını duydum da koşup imdadına geldim. Ceylan istiyorsan yakalayıp getireyim, düşmanların varsa kırıp geçireyim. Sen sağ ol da sadece emret.
Arslan bıyık altından gülümseyerek:
– Teşekkür ederim. Benim yaram herhalde geçecek ve ben bu yaradan ölmeyeceğim ama, senin şu sözlerin yok mu, işte asıl o beni öldürecek.