KIRŞEHİR...


Bu şehirde yaşayan, nefes alan suyunu içip parasını kazanan, çoluk çocuk okutan, termalinde şifa arayan, tarlasında yetişen ürününü satıp rızkını kazanan her kez bu şehre minnet borcu olduğunu unutmasın.
Bizler ahde vefa duygusunu kaybetmeyenler, şehrini köyünü kasabasını taşını, toprağını sevenler insan olanı Yaradan’dan ötürü sevip saygı duyanlar, boz toprağın çocukları ne olur kendi kendimize saygı duyalım. Yetişen makam sahibi olan her insanımız bu şehrin ihtiyaçlarını yapılması için gerekenleri yapmak zorunda bu şekilde hareket etmek mecburiyetinde.
Ya bir de bunun tersini yapanlar var ya işte onlar bu şehrin yüz karaları kendini saklayan yeteneğini başka vilayetlere kullanan, “aman şehirden kimse beni bilmesin, görmesin ben burada böyle rahatım” diyen aklını sadece dünyaya kaptırıp aynı yanan mum için söylenen söz gibi (mum dibine ışık vermez ) şehrine doğduğu tahsil gördüğü bu toprakları ve insanını hiç sayan, kendini beğenen benden başkası tufan sözünü oynayan aklını yitirmişlere söylenecek söz bulamıyorum.
Benim sözlerim şehrine hizmet için bekleyen insanıma, dostuma, arkadaşlarıma. Ayağa kalkın bu şehrin ve insanımızın sizlere ihtiyacı var. Makamlarınızın ve elde etmiş olduğunuz servetinizin, aklınızın size sağladığı imkânları bu şehre kullanmak zorundasınız, bugün bu istenenleri yapmayacaksınız ne zaman yapacaksınız. Etrafımızdaki şehirler gerek siyasetle, gerekse yetiştirdiği insanların yaptıkları ile bizim şehrimizi katlamış durumdalar sanayileri ile işsizlik sorunu sıfıra yakın hale gelmiş diğer yatırımlar ile illeri zengin insanlarının yaşam kaliteleri yükselmiş, üreten oldukları içinde hem illerine hem de ülkeme katkı sunar hale gelmişler. İl siyasetinden sonuna kadar faydalanırken kalkınma projelerini hayata geçirerek milyon dolarlık yatırımlara imzalar atmışlar.
Bizlerin de bu şehrin sevenleri şehrimizin bekleyen yapılmayan ötelenen bütün projelerin hayata geçmesini istemek bizlerin hakkıdır, bunu kimse engelleyemez. Bu şehrin atanmışlarını, seçilmişlerini ayağa kaldıralım, sorgulayalım onlarla bir olalım kendi aralarındaki kırgınlıkları, dargınlıkları dağıtalım.
Tabu burada en büyük pay sivil toplum kuruluşlarına ve seçilmiş milletvekillerimize, belediye başkanlarımıza düşmektedir. Geçmiş tarihlerde bu şehre hizmet eden her kim varsa onları onare edelim, bir araya gelip dostluklar kurarak tarihler içerisinde bu şehre yapılan her hizmetin sorgulayıp yapılamayanları konuşup anlaşıp bir proje dahilinde tekrar gündeme getirilmesini sağlayalım yapılmayan hizmetlerin yapılmasını için elimizi değil, yüreğimizi ortaya koyalım. Ortada gezip her türlü fitneliği yapan bu şehrin kayıp etmesini isteyen her kim olursa olsun onlara fırsat vermeyelim.
Zaten şehir olarak ne kayıp etmiş isek bu şarlatan kılıklılardan kayıp ettik. Onlar kendi menfaatleri doğrultusunda yapacaklarını yaparak, elde etmek istediği, her şeye ulaşırken şehir olarak bizler kaybettik.
Uyanık olmak zorundayız, insan olarak bu şehre olan borcumuzu ödemek adına üzerimizdeki ağırlıklardan kurtulup etrafımıza bakıp bizleri oyalayanlara gereken dersleri verip tekrar dirilerek bu şehre ve insanına sevenine sahip çıkmalıyız. Günü birlik yaşamaya son verip, uzun kısa vadeli projeler ile şehrimizin hayat bulması adına çalışmalıyız.
Bizler yazıyor söylüyoruz lütfen siz değerli insanlarımız, dostlarımız, arkadaşlarımız ayağa kalkmak için ne bekliyorsunuz?
Bizler şehrimizin kalkınması adına bunları yapmak zorundayız. Yarın çok geç olabilir. Yıllardır kayıp eden şehir olduk. Ne olur artık sen-ben çekişmelerini bırakalım. Kim bu şehir ve insanımız için ne yapacaksa ortaya koysun, insanıma, yatırımcıya kolaylıklar sağlansın.
Kanun ve makamlar arkasına sığınarak, şehrime insanlarına zorluklar çıkararak yapılacak ufacık bir iş için bile dağlar aşıran her kim olursa olsun bu şehirden uzaklaştırılsın.
Kısaca liyakatli hizmet için koşan insanları seven hırsını ve kinini toprağa gömen adam gibi adamlarla bu şehri ve insanımı ayağa kaldırmanın vakti geldi geçiyor duyanlara selam olsun.