Kendi zanaatkarlarımızı yetiştirmeliyiz

 

Türkiye’de adalette, sağlıkta, güvenlikte, eğitimde ve ekonomide yaşanan sıkıntılı ve zor süreç her yöne sıçradı, içinden çıkılmaz bir hale geldi.

Bugün ülkemizde her kesimi büyük bir çıkmaza sürükleyen ekonomik sıkıntılar ne yazık ki içinden çıkılmaz bir hale geldi ve her kesime yansıyor.

Bir yandan hükümetin uyguladığı sözde tasarruf tedbirleri, diğer yandan hayat pahalılığı karşısında ezilen ve her geçen gün alım gücü düşen insanlar…

Sağlıkta yaşananlar! Bu çok ayrı ve uzun bir konu. Kendi insanını parayla tedavi edilmesini sağlayan hükümet, yabancılara gelince ücret almıyor. Yani kendi ülkesinde ikinci, üçüncü sınıf vatandaş konuma getirilmiş durumda insanlar.

İşte geçen hafta Kayseri’de yaşanan bir olay ve sonrasında yaşanan olayların Türk halkına gösterdiği ibretlik hadise. Bu duruma hangi sağduyulu vatandaşlar tepki gösterip endişe etmez ki!

Tarikatlarla yapılan işbirliği ile çağın dışında, bilimden uzak bir eğitimle ülkemiz nereye gider ki!

İşte ülkemiz böyle zor ve sıkıntılı bir süreçten geçiyor.

Bu hafta içerisinde Kırşehir’in Sanayi Sitesi’ne gittim. Malum aracımın bakım v.s. işleri vardı.

Lastik tamircisi, oto tamircisi, oto elektrikçisi, kaportacısı, oto boyacıları derken bir çoğuylagörüşme imkanımız oldu. Yani hem ticaret, hem de ziyaretler yaptım.

Bu arada yolumuz sanayinin lokantasına da düştü tabi ki. Aracımızın aktif halde olması için bakımı yapıldı ve zamanı değerlendirmek adına da sohbet etme fırsatı bulduk.

Sanayi esnafının ortak düşüncesi vardı. Her biri ayrı ayrı dile getirdiler ama birleştikleri ortak nokta çırak ve kalfa bulamamaktan yakınmalarıydı.

Evet, sanayi esnafı yanında çalıştıracak kalfa ve usta olacak eleman bulamıyor. Türk eleman bulamadıkları için mecburen yabancı uyrukluları çalıştırmak zorunda kalıyorlar.

Bunu farklı düşünceler ile dile getirseler de sorun ortak. Zira bir esnaf, “Bakınız çoğumuz orta yaş üzerindeyiz. 15-20 yıl sonra burada birçok meslek erbabımız olmayacak. Ama yerine gelen yok” diye söze girdi ve hepsi aynı sorunu dillendiriyorlar.

İşin daha da kötü yanı tüm bu meslek erbaplarımız yanlarında yabancı uyruklu çalıştırdıklarını ve bir süre sonra aracımızı tamire getirdiğimizde Suriyeli usta, elektrikçiye geldiğimde Afganlıyı usta, lokantaya geldiğimizde Iraklı döner ustası ile muhatap olacağımızdan söz etmekteler.

Bu tür hadiseler memleketimizin geleceği için hiç doğru olmaz.

İktidar yıllarca uygulamakta alan düzeni bir şekilde bozdu. Yani su artık tersine akmaya başladı. Bu yanlışlığın ivedilikle ve zaman kaybedilmeden mutlaka düzetilmesi gerekir. Bunun için muhalefet partileri bu olumsuzluğu görmeli ve dillendirmelidir. Tabi ki temelinde eğitim sistemi düzeltilmeli.

Ülke geleceğine hizmet edecek her alandan meslek erbapları yetişebilmelidir. Bu konuda muhalefet partilerine çok iş düşmektedir. Planlı, programlı bir şekilde işin uygulamasını yapan kesimle de doğrudan iletişim kurmak suretiyle çözüm yollarını bulmalıdır.

Nasıl ki “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” sözü hafızalarımızdan çıkmıyorsa, geleceğimizi yabancılara emanet etmemeliyiz.

Bilimin ışığında modern eğitimle öğrencilerimizi ihtiyaç duyduğumuz alanlara göre yetiştirmeliyiz ki geleceğimizden endişe etmemeliyiz. İşsizler ordusundan kurtulmamız için gençlerimizi yeteneklerine göre, ülkemizin ihtiyaç duyduğu alanlara göre yetiştirecek bir eğitim politikası uygulamadığımız sürece ülkemizin sorunları her geçen gün daha da büyüyecek ve içinden çıkılmaz bir hale gelecektir. Tabi ki bunun sorumluları da bu vebalden kurtulamayacaklardır.

Yoksa bu politikalarla ülkemizde millet olarak yaşadığımız sorunlar çığ gibi artar ve içinden çıkılmaz bir hale gelir.

Bu nedenle ülkemizi idare edenler önce eğitimde, güvenlikte, adalette, sağlıkta, tarım ve hayvancılıkta yaşanan tüm sorunları çağdaş bilimin gerektirdiği şekilde Cumhuriyetin kuruluş ilkelerine uygun politikalara dönmekten başka bir şeyleri kalmadığını umarız idrak ederler.