2024 yılının Eylül ayında 34 kadın öldürüldü. Ve kadınların %47’si evli olduğu erkekler tarafından hayattan koparıldı.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 2024 Eylül raporunu yayınladı. 2024 yılında bugüne kadar 311 kadın öldürülürken Eylül ayında 34 kadın cinayeti işlendi. 20 kadın cinayeti ise kayıtlara şüpheli ölüm olarak geçti. Yayınlanan rapora göre 12 kadın boşanmak istemesi, barışmayı reddetmesi gibi bahanelerle, ikisi ekonomik bahanelerle öldürüldü. Ayrıca bir kadının nefret bahanesiyle öldürüldüğü, bir kadının da hedef olan kadının arkadaşının yanında öldürüldüğü açıklandı. Geriye kalan 18 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğünün tespit edilemediği belirtildi. Rapora göre 34 kadından 16’sının evli olduğu erkek tarafından öldürüldüğü görüldü.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 2010 yılında Münevver Karabulut cinayetinin ardından kuruldu. Öznesinin “biz kadınlar” olarak tercih edildiği platformda sorunun tespitini, hedefini ve bu hedefi gerçekleştirecek özneyi bir arada anlatan etkili bir mücadele örgütüne dönüştü. İlk yürüyüşünü 2010 yılının ağustos ayında gerçekleştirdi. Platform 2012 yılında dernekleşti. Öldürülen kadınların yakınları ve şiddete uğrayan kadınlar derneğin kurucuları arasında yer aldı. Platform kadın cinayeti verilerini toparlama, süreklileşen eylemler, tüm kadınlar için kamusal düzenlemeler mücadelesi, dava takipleri, Kadın Meclisleri’nin kuruluşu ve işleyişi gibi durumları kendilerine görev saymıştır.
Türkiye’de neredeyse her gün en az bir kadın öldürülüyor. Türkiye’de özellikle son haftalarda kadın ve kız çocuklarına yönelik şiddet haberleri gündemin ilk sıralarında yer alıyor. Toplumda derin yaralar açan bu acı olaylar toplumsal hassasiyeti de en üst noktaya taşımıştır. Hiçbir sorun ya da bahane şiddetin ya da cinayetin açıklaması olmamakla beraber özellikle kadın şiddeti ve cinayeti sistematik bir sorun haline geldi. Kadına uygulanan şiddet ve gerçekleşen kadın cinayetleri toplumda köklü bir güç dengesizliğinden kaynaklanmakta olup tarihsel, toplumsal ve politik bir sorundur. Yaşam haklarının bu kadar kolay bir şekilde kadınların ellerinden alınması insani değerlerimize, toplumsal yapımıza ve ahlakımıza uygun olmamasına rağmen neredeyse her yıl yaklaşık 300 kadının ölümü normalleştirildi. Kadına şiddetin ve kadın cinayetlerinin normalleştirilmemesi gerekirken bu durumun bireysel bir sorun değil toplumsal bir yara olduğu kabul edilmelidir.